Orhan Pamuk'a ne kadar hayran olsam da okumakta oldukça zorlandığım bir kitap oldu. İnce olduğu halde 3 haftada bitirdiğim, akıcılıktan uzak, yorucu bir kitap.
Beklediğim gibi bir roman değildi. Tarihi unsurların olması kitaba uzun süreli molalar vermeme neden oldu. Orhan Pamuk'u severim ama bu kitabını Sessiz Ev kadar çok sevmedim.
Orhan PAMUK un okuduğum ilk kitabı. yazarın tüm kitaplarının içerisinde bambaşka bir güzelliği ve psikolojiyi barındırması açısından benim için yazarın en önemli eseri;bu düşünceme, kitabın anlatım şeklinin DOSTOYEVSKİ yi andırması neden olmuş olabilir
Azmim sayesinde bitirdi. Kış gökyüzünde alabildiğine bulutlu bir günde nefes almaya çalışmak gibiydi kitap. Bitince rahatladım. Ama bittiğine deüzüldüm. Gizliden gizliye beni kitaba bağlayan bir bağ vardı. Ben çözemedim. Belkisiz çözersiniz.
Kimlik karmaşası ile osmanli ve bati kiyaslanmis. Ağır bir eser bir anda okumak kitabi anlamakta zorlanmama neden oldu. 17. Yy osmanlinin duraklamasi ve batinin ilerlemesi hoca ve yazar uzerinden alegorik bir sekilde verilmis
Okurken birseyler olsun diye dua ettiren bir kitap. Degisik bir anlatim, itiraf edemedigim bir okuma istegi vardi :)
Hem Doğu-Batı çatışmasını hem de iki insan arasındaki benzerlikten yola çıkarak insanoğlunun psikolojik tahlilinin yapıldığı güzel bir kitap.
Yazarın çoğu kitabını okumuş ve sevmiş biri olarak bu kitabında sıkıldım. Dili diğer kitaplara göre daha akıcı olsa da anlatmak istedikleri nedense fazla örtülüydü. Bitirmiş olmak için okudum diyebilirim.
Açıkçası 17. yüzyılda geçen bir Osmanlı hikayesinin ağır ve sıkıcı olabileceğini düşünüyordum fakat gerek bir önceki roman "Sessiz Ev"e atıfta bulunarak da günümüz dilinde anlatılan kurgunun akıcılığı, gerek de benim bilgisayarda Assassin's Creed 2'yi yeni bitirmem, kaygılarımı boşa çıkardı. Bir çırpıda okudum diyebilirim. Dostoyevski'nin "Öteki" romanındaki karakterin durumunu bana hatırlatan öğelere roman sonunda Orhan Pamuk'un yazdığı sonsözde de değinilmesi ayrıca keyif verdi.
Yazarin çok acelesi var mis gbi yazdigini düşündüm .biran önce aklinda fikirlerin yeraldigi bu kitabi tamamlamaliyim diye bir acele iiçine girilmis
Okuduğum "cevdet bey ve oğuları" gibi ne ağır bir dili var ne dekarmaşık bir konusu.venedikli bir kölenin 17.yy osmanlı döneminde başından geçenleri konu alıyor.
Anlatıcının çok tuhaf bir tınısı var. sanki okurken" kulaklarınız tırmalanıyor" , ya da "dişleriniz gıcırdıyor" gibi çok tuhaf hisselere kapılıyor insan.kurulan cümleler ahenkli ve ritmik değil.okurken zorluk çekiyorsunuz ve kitaba bağlanmakta sıkıntı yaşıyorsunuz.
"Beyaz kale" ,umduğum gibi değildİ, romanda karakterler yok, iki kişi üzerine kurgulanmış ve tarihi romanın hiçbir öğeleri barındırmıyor ,mekan,o dönemin yapısı, ve padişahın bilumum hayatından neredeyse hiç söz edilmemiş, varsa yoksa "venededikli kölenin terennümleri" , "orhan pamuk" garibim ne yapsın, adam da bir "batı hayatına duyulan sonsuz aşk var" , sormayın gitsin! nobel ödülü falan alması hep bundandır! kitabın sonuna birde açıklama eklemiş,,,
Hah dedim kendi kendime, "bu da sıvama bölümü herhal"