Lillie biraz sıktı. Ama onun dışında çok güzel bir kitaptı. Nasıl bitti anlamadım.
Muthis bir kitapti seri icinde beni en cok etkileyen kitapti. Dilek listeme basladigimi soylememe gerek yok sanirim =D
kitabın sonunda kendimize yepyeni ve bizi mutlu edebilecek hedefler oluşturuyoruz ve bu hayatın anlamında ve hayatın bize kazandırmasını istediğimiz bir çok şeyle yakından ilgilenmemize neden oluyor. samimi bir roman
yaz günlerinde okunacak sıcak, şirin bir kitap. Debby Macomber'ın klasik iyimser, biraz Pollyannacı anlayışı sürüyor. Yine dört karakter, yine şirin bir hikaye.
yazarın diğer kitapları gibi yine muhteşemdi,bayıldım . vee bende dilek listemi yapmaya başladım .:=))
İnsana yaşamın kötü yanlarının yanı sıra güzelliklerinin de olduğunu hatırlatan bir kitap. Keyifle okudum.
Işte bu kitap tam Debbie kitabıydi. :) Çok sevdim, içimi ısıttı diyebilirım. Karakterler güzeldi aslında konu hoşuma gitti... Bu kitabı okuyan herkesin yirmi dilek listesi vardır dıye düşünüyorum ve bende hazırlamayı aklıma koydum...
Çok güzel bir hikayeydi benimde 20 dilek listemi haxırlamam gerektiğini hissettirdi bu kitap :)
http://kitapeylemi.blogspot.com.tr/2014/03/21-bir-dilekle-basladi-her-sey-debbie.html
Çok beğenmemiş olmama rağmen, seri kitaplardan birini okuduysam diğerlerini de okumak zorunda hissetme huyum nedeniyle son kitabı da okudum ve yine aynı tereddüdü yaşadım. Tüm bu kitapları yazan acaba bir yazar mı, yoksa bir lise öğrencisi mi?
Kitabın baştan sona olay örgüsü öyle basit bir dille anlatılıyor ki 16 yaşındaki bir gencin günlük dili gibi. Karakterlerin tüm hareketleri detaylarıyla ağır ağır anlatılarak insanı çileden çıkartıp birkaç satır atlayarak okuma isteği uyandıracak kadar sıkıcı…
Umut dolu bir kitaptı. Okumaktan inanılmak keyif aldım. Karakterleri fazlasıyla benimsedim. Kısacası yazarın her kitabı gibi içinize işleyecek. Sadece diyorum artık o kadar tekrar etmese. Ama her şekilde de okumaktan asla vazgeçmeyeceğim bir yazar.
4 günde bitirdim. Ağustos sıcağında hemen bitiverdi .).) İnsana çok şey kattığını söyleyemem ama1 hayata dair birazda olsa şevk veren bi yapısı var.
Debbie okumak rahatlatıyor beni sanki o dünyaya girmiş gibi hissediyorum bitirdiğimde ise yüzümde bir gülümseme içimde bir hüzünle buluyorum kendimi ,pek çok kez kitap okurken yaşadığım bu his bağımlılık haline geldi bende:) çok hoş bir kitaptı, yeri geldi güldüm ağladım da bazen, evet kültürel anlamda pek bir şey katmasa da kafa dağıtmak için Debbie kitapları birebir:) Kitapta geçen yirmi dilek yazma hususunu ben de düşünüyorum çok güzel bir düşünce:))
Anne Marie ünlü bir kitapçının sahibidir. Durumu iyidir ama hayatında ne sevebileceği ne de onu seven biri vardır. Dokuz ay önce ayrı olduğu kocası ile tam yeniden bir araya gelmek üzereyken kocası kalp krizi geçirip ölmüştür. Aylar boyunca depresif hali geçmemiştir. Kocasının ölümüyle evliliğinin dönüşmesini umduğu her şeyden çocuk sahibi olma umutlarından vazgeçmek zorunda kalmıştır. Yeniden birine aşık olsa bile kırk yaşından sonra hamile kalması risklidir. Bu yüzden kendi çocuğunu dünyaya getirme hayali kocası ile birlikte ölmüştür. Bir şeye ihtiyacı vardır. Dükkanında dul kadınlar ile bir kitap grubu düzenlemiştir. Bu dul kadınlar birbirine yoldaş olmuş ayrı olarak görüşmeye başlamışlardır.
Elise altmışlı yaşlarının ortasında emekli bir kütüphanecidir. Kocası ile otuz yıl ayrı yaşadıktan sonra yeniden bir araya gelmiştir. Üç yıl geçmeden de kocası kanserden ölmüştür. Anne Marie'nin kitapçısının müdavimlerindendir.
Lillie ve kızı Barbie'nin bir parfüm şirketinde üst düzey yönetici olan kocaları üç yıl önce aynı uçak kazasında ölmüştür. Lillie yaşlanmayan yaşını göstermeyen kadınlardandır. Barbie'de annesi gibi sürekli bakımlıdır. Üniversite birinci sınıfa giden on sekiz yaşında ikiz oğulları vardır.
Sevgililer gününde yalnız olan bu grup hayatın heyecanını yeniden yakalamalarına yardımcı olacak, geleceğe bakmalarını sağlayacak yirmi dilek yazma kararı alır. Hepsi dileklerini yazmaya başlar ve hayatları değişmeye başlar. Lillie yeni bir araba alır ve arabası hemen bozulunca yardıma servis müdürü Hector gelir. Sosyal statüleri farklı olsa da ikili birbirinden etkilenir.
Anne Marie bir çocuğun yemek arkadaşı olmak için gittiği okulda içine kapanık Ellen ile tanışır. İyi anlaşmaya başladığı Ellen'in anneannesi fenalaşıp hastaneye kaldırılınca torununa bakması, kimseye vermemesi için Anne Marie'e yemin ettirir. Böylece Anne Marie Ellen ile yaşamaya başlar. Hiç anlaşamadığı üvey kızı ayrı oldukları dönemde kocası ile asistanını birlikte yakaladığını. Kadının bir bebeği olduğunu söyler. Bebek kendisi ile çocuk yapmak istemeyen kocasından olabilirdi. Ayrıca üvey kızının sorunları ile de ilgilenir.
Çekici, güzel bir kadın olan Barbie'nin erkekler hep etrafında olmuştur. Barbie aşık olmak ister, kocasının zamanında yaptığı gibi kendisine prensesmiş gibi davranacak bir adam ister. Sinemaya gittiğinde engelliler yerine oturduğunu söyleyen sinirli tekerlekli sandalyede olan Mark ile tanışır. Kalkarken üzerine kola ve mısır döktüğü hayatında tanıştığı en kaba, laf anlamaz, huysuz ve yakışıklı bu adamdan çok etkilenir. Mark serbest çalışan bir mimardır. Geçirdiği kazadan sonra belden aşağısı felç olunca karısı terk edip gitmiştir. Böylece ikili karşılaşmaya, görüşmeye devam eder.
Dilek listeleri grubun hayatına büyük yenilik getirir. Yavaş yavaş dileklerini gerçeğe dönüştürürler. Anne Marie nihayet mutluluğu bulur. Gözlerini keşfedebileceği yeni yollara hala gerçekleştirebileceği yeni ihtimallere açar.
Yine yazarın tarzı bir kitap. Önceki kitapların karakterlerinden de bahsedilen akıcı bir kitaptı.