10 üzerinde 10.
Mine hanım'ı büyük bir keyifle okudum. İnsana hayat mücahadelesinin nekadar önemli olduğunu her cümlesinde hatırlatıyor
yabanıl düşünme yaşam kültürü ve objektivite adına çok sevdiğim yazarın pek az kitabından biri.
Kitabı daha yeni bitirdim sayılır. Çok geç okuduğum bir kitap oldu. Bu kitabın binler satması çok doğaldır. Çünkü gerçekten değişik bir hayat yaşamış Mina Urgan'ın anlatıcı dili kitabı okutturuyor. Bir hafta bile sürmeyecektir bu kitabı elinize aldığınız vakit. Fakat sevmeyebilirsiniz de.
"Gençliğimde Tanıdığım Bazı Kişiler" bölümü tartışmaya açık olduğu gibi aynı zamanda ilgi çekici...
Kesinlikle türünün en iyi kitabı. Kendisiyle tanışamadan öldüğüne bencilce çok çok üzüldüm. Nur içinde yat Mina Urgan!
İnsana çok şey katan kitaplardan, bilmediğim çokça şey öğrenmiş oldum. Edebiyatımızın sevilen isimleri ile ilgili anıları okumak, onlara farklı bir açıdan bakmak açısından oldukça ilginç ve güzeldi.
Çok severek okudum, bir devirden bir devire geçiş yapıyorsunuz okurken.Sıkmadan, tatlı bir üslupla aktarmış yaşamını.
kitabı okurken cok etkilendım. kesınlıkle verılen yasam mucadelesini okurken yazara gıpta etmekten baska yapacak bir sey kalmadı banada. kıtabı elıme alırken bir onyargım vardı ama bu kıtapla oda kırıldı.biyografi tarzında bir ktap okunacaksa bu kitap kesinlikle okunmalıdır...!
Mina Urgan’ın muhteşem insanlarla dolu hayatına imrenmemek elde değil. Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, hem Türk edebiyatının hem de Türk siyasetinin önemli isimleri kitap boyunca eksik olmuyor. Anıların sırasız şekilde aktığı, laf lafı açıyor tarzındaki anlatımıyla yer yer eğlenceli yer yer öğretici hatta yer yer azarlayıcı ama gayet sürükleyici bir otobiyografi. Aslında sadece otobiyografik bir eser değil, Cumhuriyetimizin ilk dönemlerinin de bir belgesi niteliğinde. Gerçekten ilham verici bir insan. Özellikle öğretmenliğe olan tutkusu çok etkileyici. Kitabı ilk kez, staj gördüğüm işyerindeki ilk patronum okumam için vermişti. (Bu şimdi bana da bir dinozorun anıları kadar uzak geliyor :) ) Mutlaka ileride tekrar okumak istediğim bir eser olarak aklımda kalmıştı fakat çoğu yeri unutmuşum. Beni en şaşırtan nokta ise Zülfü Livaneli’nin Serenad romanını okuduğumda beni adeta çarpan Struma’nın aslında Mina Urgan’ın anılarında geçiyor olması. Bunu nasıl unutabildiğime cidden hayret ettim. Bu da bazı eserleri hayatın ilerleyen yıllarında tekrar okumanın gerekliliğine güzel bir örnek olsa gerek.
Güçlü kadınların hayranıyımdır. Böyle değerli bir insanın anılarını okumak çok keyifliydi. İyi ki geçmişsin bu dünyadan canım Mîna Urgan 💙