Açıkçası epey bir zamandır kütüphanemde duruyordu bu kitap ama bir türlü başlayamamıştım. Bugüne kısmetmiş =D Kitabın konusu hakkında bir yorumda bulunmayacağım çünkü nasıl yapabileceğimi bilmiyorum. Fakat üslubundan bahsedebilirim. İlk defa böyle bir anlatım gördüm. Cidden. Olayları kız anlatıyor fakat kitap kızın ağzından gibi değil. Yani kızın ağzından ama kız kendi üstünden değil de çocuğun üstünden anlatıyor hikayeyi. Yani mesela "Kafamı kaldırdığımda onu gördüm" değil de "Kafamı kaldırdığımda seni gördüm" gibi bir anlatımı var. Çocuğa anlatır gibi anlatıyor diyebiliriz sanırım. Kitabı okurken "dilime" şükrettiğim peltek mi konuşuyorum diye bazı kelimeleri elli kere söylediğim -ve birkaç kere de dilim yerinde mi diye çıkarıp baktığım- doğrudur evet. Klasik tarzda ve temada kitaplardan bıktıysanız bu kitaba bir göz atın derim Judith'in sessiz hayatı mutlaka üzerinizde bir iz bırzkzcaktır... İyi okumalar =)
Evet,kaç gündür ipini çektiğim bir yorumla karşınızdayım.Çünkü çok sevmişim olduğum bir kitabın yorumu bu.Yeri epey bir ayrı.
Neden mi bu kitabı bu kadar sevdim? Çünkü o kadar güzel anlatılmış ki olaylar,şiir gibiydi.Belki hiç etkilenmeyeceğim yerlerde bile o kadar duygulandım ki,anlatamam.Hele Lucas ile arasındaki aşk o kadar kusursuz anlatılmış ki,ben şimdiye kadar okuduğum o tutkulu kitaplar neymiş,dedim.Judith'in içinde öyle şeyler var ki,yazar kusursuz biçimde aktarmış bize.
Kitabın kurgusundan aslında pek etkilenmedim.Yani şunu söyleyeyim,sanki eksiklikler vardı.Onlar ne,hiçbir fikrim yok.Ama hani oluyor ya,sanki bir şeyler eksik ve bu yüzden oturamıyoruz kafamıza.Hah,işte tam da ondan.
Ama dediğim gibi yazar bize hiçbir eksiklik hissettirmiyor.Bayılacaksınız...
Judith'e hayran kaldım.Hiçbir şekilde kimin ne dediğine kulak asmıyor.Onu toplumdan dilsiz,konuşamıyor diye dışlasalar bile kız eziklik göstermiyor.Ama bir o kadar da annesinde nefret ettim.Hangi anne böyle bir şekilde davranabilir kızına.Ne olup olmadığını bile sormuyor kızına.Dilsiz olduğunu görünce konuşmasını yasaklıyor kızının.Daha neler neler...
Kısacası bu kitabı gerçekten çok sevdim.Tam içime dokundu.Tekrar söylüyorum bazı yerlerinde hafiften sıkılmam oldu ama neresiydi hatırlamıyorum bile,bu yüzden takmayın.Okuyun!
Edit:Kapak bir harika! Bence DEX'in çıkardığı en iyi kapaklardan biri.Tabi DEX'i kutlarım orjinal çıkarıp bu güzel kapağı hunharca katletmemişler.😍 Ama kapak biraz günümüz romanlarını çağırıştırıyor.Ona aldanmayın.Historical fiction türü.😉
Hem anlatımı hem de hikayesiyle farklı bir kitaptı. Kitabın başında konuyu anlayabilmek için ben açıkçası bayağı zorlandım.Ne? Ne zaman? olmuş diye küçük bir karışıklık yaşadım. Anlatımı da çok yardımcı olmadı. Yadırgadım...Okudukça alıştım.Sonrası su gibi aktı.
Judithin hikayesiydi. Küçük yaşlardan beri sevdiği çocuğun başka biriyle evlenmesini, yanlış yerde yanlış zamanda bulunduğu için on dört yaşında kaçırılıp tutsak tutulduğu iki seneyi, köyüne iki sene sonra döndüğünde yaşadığı dışlanmayı özellikle annesinin davranışlarını okurken, bunu hakketmedi diyorsunuz. Her şeye rağmen Judith, umudunu hiçbir zaman kaybetmiyor.
Yorumlara bakınca gerçekten güzel bir hikaye okuyacağım diyebilirsiniz. Bu tamamen size kalmış. Ben mesela başlarda çok zorlandım.Anlatımına biraz alışmak gerekiyor, benimsedikten sonra neden olmasın iyi ve gizemli bir hikaye...Okumaya değer. Tavsiye edilir.
Şimdiden etkisinden uzun süre çıkamayacağımı hissediyorum. Daha ilk birkaç sayfasını okuduktan sonra kitabın son sayfasına bakmamak için kendimle büyük bir direniş içerisindeydim. Etrafımda kitabı okumuş biri olsaydı spoiler vermesi için yalvarırdım herhalde, o derece büyük bir merak içerisindeydim.
http://kitaplarinsenfonisi.blogspot.com.tr/2014/04/bir-sr-sakl-icimde-julie-berry-kitap.html
Anlatımı desem çoğu şeyi özetlemiş olurum herhalde.Şiirsel bir anlatımla gerilim-romatizm veren bir kitap.Bunu okuyunca bile ne kadar güzel olduğunu anlayabilirsiniz.Aslında 10 puanı hak ediyor,ama kendmi tutuyorum,sebebi en başından beri Judith'in karşılıksız aşkı.Evet,ona sinirliyim.Çünkü hak etmeyen birisi için bu kadar üzülmesi beni hem üzdü hem sinirlendirdi.Sonunda tabi rahat bir nefes aldım.Hemde nasıl..
değişik bir anlatıma sahip, bu yüzden çok arada kaldım 6-7 mi yoksa 9-10 mu diye tereddütte kaldım.. şiirsel bir anlatımla karakterimizin çok gerçekçi ve klasik trajedilerin hayatına yansıyan adaletsizliği anlatmış.. anlatırken suskunluğunun içindeki çığlıkları çok güzel aktarmış... Şiirsel anlatımlı hikayeleri okumayı sevenler için tavsiye ediyorum ama dediğim gibi çok arada bir kitap herkes sevmeyebilir ...ben hala sevip sevmediğime karar veremedim :) sonu beni mutlu ettiği için 9 verdim yoksa affetmez 6 verirdim ;)
Kitabın anlatım tarzı çok farklı başlarda epey zorlandım ama devam ettikçe alışıyorsunuz.Güncel kitaplardaki konulara bakarak çok değişik bir hikayesi var ama insanı kolayca içine çeken bir anlatıma sahip değil.Günlüğümsü gibi olduğundan ara ara kopukluklar hissettim..Hal böyle olunca çokta beğendiğim bir kitap olmadı.Sanırım birazda buradaki yorumlar yüzünden beklentilerim epey bir yükseldi.Ama bu türe aşina olanlar için öyle abartılacak bir kitap olduğunu düşünmüyorum ne yazık ki.
İlk olarak kitabın o mükemmel şiirsel anlatımı için yazarı ve çevirmeni alkışlıyorum. Yazar kelimeleri büyük bir ustalıkla birleştirmiş. Normalde etkilenmeyeceğim olaylarda bile sarsıldım. O kadar güzel ve değişik bir deneyim oldu ki benim için, favori kitaplarım arasında yerini aldı.
Judith öyle bir karakter ki kelimeler anlatmaya yetmez. En yakın arkadaşının ölümüne tanık oluyor, kaçırılıyor, taciz ediliyor, dili kesiliyor sonra köyüne dönüyor. Bu sefer herkes onu dışlıyor-öz annesi bile-, görmezden geliyorlar, sakat ve zeka eksikliği olan biri gibi davranıyorlar. Tüm bunlara rağmen o, öyle güçlü biri ki tüm bunlara göğüs geriyor. Kitap o kadar büyük bir aşkı anlatıyor ki ben bile etkilendim. Ki etkilenmeyen biri olabileceğini düşünmüyorum. Böyle büyük şeyler yaşamış bir kızın, bir insanın içindeki o büyük sevgiye şahit olunca afallıyor insan. Zaten kitap boyunca Judith Lucas'a ona olan aşkını anlatıyor. Ama öyle bir anlatıyor, öyle bir hissettiriyor ki bir anda siz Judith oluyorsunuz.
Kitap boyunca beni bir çok olay rahatsız etti. Ama birine değinmeden geçemem. Judith'in annesi. Annesine karşı ne hissetmem gerektiğini kestiremiyorum açıkçası. Judith annesini anlatırken ya da bu olaylar yaşanmadan önceki halini desem daha doğru olur sanırım, sevecenliğidir, eşine olan aşkıdır, zorluklara göğüs germesi, güçlü biri olmasıdır beni etkiledi. Neredeyse kadına hayran kaldım. Neredeyse... Ancak öz evladının başına gelenlerden dolayı onu suçlayıp, hor görmesi içime oturdu. Kabullenebileceğim bir şey değil bu. Bu yüzden annesinden nefret ettim. Öyle böyle değil. Bazı yerlerde sinirden gözlerim bile doldu.
Kitabı özetleyen cümle yine kitaptan çıkıyor.
"Mucizelere inanmam, ancak eğer gerek duyarsa bir kız kendi mucizesini yaratabilir."
Kesinlikle 10 puanı hakeden bir kitap olmuş. Çoğunlukla gözlerim doldu bazende gülümsedim . Bu kitabı okumanızı şiddetle öneriyorum. Kitaplığımda en baş köşeyi almayı hak etti. Bir sır saklı içimdeyi okumamak büyük bir kayıp hele o sonu gerçekten ŞOK ŞOK ŞOK kısacası hemen okuyun!
Nasıl bir kitaptı bu böyle.. O kadar dolu doluyum ki anlatamam. İnsanların cahillikleri olaylara yaklaşım biçimleri genç bir kızın dili yok diye etrafındakilerden gördüğü iğrenç tepkiler! İşte günümüzde de devam eden çoğu gerçeklik bu kitaptaydı. O kadar sinir oldum ki kitabın içine girip oradaki çoğu karakteri boğasım geldi. Özellikle annesini. Judith’e gelecek olursak, her adımda çabaladı. Yazarın anlatımı o kadar iyiydi ki durağan olan yerlerde bile hiç sıkılmadım o şiirselliğe kaptırdım kendimi. Judith’in o ele avuca sığmayan büyük aşkını okurken duygudan duyguya sürüklendim. Ve o son… Diyorum susuyorum
Kitap tek kelimeyle muhteşemdi. Okuyun şiddetle tavsiye ederim!
"Mucizelere inanmam ancak eğer gerek duyarsa bir kız kendi mucizesini yaratabilir. Hatta bu şeytanın yardımına başvurmak anlamına gelse bile"
Müthiş bir kitaptı.
Kitapta geçen zamandan önce birtakım olaylar olmuş. Judith ve arkadaşı kaybolmuşlar. Judith geri döndüğünde dilinin bir kısmı kesilmiş ve konuşamaz. Bildiklerimiz bunlar. Yazar neler olduğunu pat diye söylemiyor da kitabın sonuna kadar okuru meraklandıra meraklandıra ipuçlarıyla olayların bir kısmını veriyor. Bu bakımdan kitap biraz da polisiye ve gizeme giriyor.
Kitap şimdiki zaman ekiyle yazılmış,ama ilk defa bir kitabın başından itibaren bunu yadırgamadım.
Kitabın hangi bakış açısıyla yazıldığını söyleyemeyeceğim. Lisedeki edebiyat dersinde biz böyle bir şey görmedik :D Judith'in ağzından ama Lucas'a hitaben yazılmış. Lucas da Judith'in sevdiği çocuk. Hatta ben bu yüzden biraz vıcık vıcık aşk hikayesi olabilir demiştim ama kitap bu konuda daha gerçekçi.
Kitap 260 sayfa ama yazar o kadarcık sayfayı dolu dolu geçirmiş. Unutamayacağım kitaplar arasına girdi :)
Kitabı çeviren Dilek Şendil'i tebrik ediyorum öncelikle. Bir kitap ancak bu kadar iyi çevrilebilir.
Aslında 10 puanı hakeden bir kitap. Kırdığım bir puanın nedeni ise kitabın başında - belki de bu üslupla bir başka kitaba denk gelmediğimden- olayları toparlamakta zorlandım ama sonra kitap öyle bir çözüldü ki. Kitabı okurken ürperdim resmen. O kadar ... söylemiyorum. Alın okuyun bu kitabı. Her şeyi mahvedip spoiler vermek istemiyorum. Bir de okurken farkedeceksiniz zaten, Judith'in ağzından anlatılan kitap Lucas'a ithafenmişçesine yazılmış. Daha önce böyle bir yazım tarzına denk gelmemiştim. Olayın trajedisi biraz da burada bence.
http://dilarabook.blogspot.com/2018/07/bir-sr-sakl-icimde-julie-berry-kitap.html
Kitap türünün diğer örneklerine nazaran oldukça farklı. Historical romance diyebilirim sanırım. Gizem de araya serpiştirilmişti. Anladığım kadarıyla roman Amerika kıtasındaki kolonilerden birinde geçiyor. Tarih net değil. İnsanların zor iklim şartlarında hayatını sürdürmeye çalıştığı ve küçük köyler halinde yaşadıkları bir yer. Tabi kitapta sadece Roswell Üssü'nü görüyoruz.
Judith, iki yıl önce kaçırıldıktan sonra evine döndüğünde herkes ona onu kaçıran kişinin dilini kesmesi yüzünden sırt çevirir. Sanki bir suçluymuş gibi, kendi annesi dahil herkes onu görmezden gelir, cadı muamelesi yapar. On sekiz yaşında bir genç kız olarak, onu en çok da sevdiği erkeğin kendisini fark etmemesi, üstelik başka biriyle evlenecek olması üzer.
Lucas'a dair hislerini tarif ediş şekli gerçekten çok güzeldi. Tabi Lucas'ı sevdiğimi pek söyleyemeyeceğim. Judith'in onu nasıl sevdiğini iliklerime kadar hissederken aynı şeyi onda pek görmedim. O da onu görmezden gelmeyi seçen biri oldu. Kasaba için önemli bir dönüm noktasında parmağı olmasaydı Judith'in hayatı muhtemelen ölene kadar görmezden gelinerek geçecekti.
Bağnaz toplumlarda, özellikle tarihin gerideki dönemlerinde kadınlar cadı görülerek kolayca yakılıyordu. Vücutlarında olan bir ben bile buna sebep olabilirdi. Böyle bir toplumu Judith'in gözünden okumak sinirlerimi oldukça gerdi. Daha kötü şeylerde başına gelebilirdi kızın. Yazar yine insaflı bir olay örgüsü ele almış.
Tekrar konuşmaya çalışmak için verdiği mücadele, okumayı ve yazmayı öğrenmek istemesi, sürekli kötü davranışlara mazur bırakılması ve kendi evinde köle olması bile onu yıldırmadı. Alın size gerçekten örnek alınmayı hak edecek bir karakter.
Tabi gizemli noktası ne diyeceksiniz işin. Kaçırılmasının ardındakiler ki yıllar önce en yakın arkadaşıyla kaybolduğunda kasabaya bir tek o sağ dönebildi. Onu kim kaçırdı, arkadaşını kim öldürdü, hepsinin sebebi aynı kişi mi yoksa olaylara dahil olan başka biri mi vardı?
Düz bir olay örgüsü ile ilerlememiş yazar. Bazen Judith'in düşüncelerine, bazen geçmişten bir sahneye, bazen de asıl zamana geri dönmeyi tercih etmiş. Başlarda okuması bir değişik geldi ama alışınca keyifli oldu.