Bizim Büyük Çaresizliğimiz

En Son Değerlendirmeler

7 puan

Sade dili ve gündelik olayları anlatma kabiliyeti çok başarılı. Gerçek bir Ankaralı olarak olayın bir kısmının Ankara da geçmesi aslında daha çok sevmemi sağladı. Çok severek okuduğum çok hoş bir kitap tavsiye ediyorum

7 puan

Dili güzel, anlatımı akıcı, samimi bir kitaptı...
Zaman kaybı diyenler olmuş, bence değildi...
Tabii ki daha fazlasını bekledim okurken ve yarım kalan şeyler oldu ama haksızlık edemem, tavsiye ederim...

8 puan

Barış bıçakçının en güzel kitabı. Okumaya burdan başlamıştım, iyi ki de öyle yapmışım.

6 puan

kitabın anlatımı çok detaylı olmasına rağmen.havada bırakılan şeyler var.Barış Bıçakçı'nın okuduğum 2.kitabı olmasına rağmen sanki kitapları arasında benzerlikler vardı.

10 puan

Birinin arkadaşlığına aşık olmanın mümkün olduğunu anlatan etkileyici bir kitap .

6 puan

Çağdaş Türk Edebiyatına olan ilgimi yeniden canlandıran, klasiklerden sonra da güçlü kalemlerin olduğunu hatırlatan yazar Barış Bıçakçı.
Ama diğer kitapları bu kadar etkileyemedi ne yazık ki.

Profil Resmi
10 puan

Okunası değil yaşanası kitap.

10 yıl, 11 ay
9 puan

Fazla güzel bir kitaptı, neden bilmiyorum ama çok sevdim. Çok ısındım Ankara'nın o soğuğuna rağmen, sevdim oraları. Garip.. Yeri hep başka olacaklardan. :)

6 puan

Çok etkileyici bulamadım.

Belkide okuduğum dönemden kaynaklıdır.

10 puan

Çok beğendim. Dili su gibi duru ve akiciydi.

8 puan

Nihal'e çok fena laflar hazırladım. Biraz adam ol, çevrene bak!

Bıçakçı güzel yazmış o ayrı, o kadar ki garip derecede birbirine yakın olan iki orta yaşlı adamın kendilerine emanet edilen bir kıza aşık olmalarını bile neredeyse sevimli gösterdi.

Ankara iyi ya!

7 puan

ankara' dayken ankara'yı özleten kitaptır. barış bıçakçı iki dostu o kıza aşık ederek bakın böyle aşklarda yaşanıyor diyerek gözümüze sokmuştur bazı şeyleri. kitabı okurken gönülden yazılmış cümlelerin altını çizmekten gayet hoşnuttum.
ayrıca filmininde dinginleştirici bir tesiri vardır. sinemadan çıktığımda rahatlamış bir şekilde ayrılmıştı salondan.

"o zamanlar durduk yere terk edilmiş gibi hissetmiştim.
O gün büyüdüm ben, yani birdenbire büyümek zorunda kaldım. O gün!"

10 puan

"Evet, diyor Ender, bazen edebiyat hayattan daha açıklayıcıdır." (s. 37)

"Elimi daldırıp bir avuç dolusu kayısı çekirdeği aldım. Birkaç tanesini aylandıza doğru fırlattım. Düştükleri yerde ağaç çıkarsa acı olacaktı meyveleri." (s. 103)

"Yaptıklarımızı olumlayan yasalar buluyoruz; sanırım aklımız böyle işliyor: Buyurgan iç huzurumuzun boynu bükük kölesi olarak. (Çetin, burayı anlamadıysan lütfen üşenme, bir kere daha oku!)" (s. 106)

''Hayatımızın, uzun mihnet, lezzetsizlik, renksizlik ve keder devrelerinin arasına serpiştirilmiş kısa saadet dakikaları...'' (s. 139)

6 puan

Barış Bıçakçı'nın okuduğum ikinci kitabı. Kitabı bitirdikten ertesi gün sonra filmini de izledim. İyice yerleşti içime. Ankara'sı ile, müziği ile, naifliği ile.
Şimdi, bu hikayenin rahatsız edici bir yanı var. İlk başlarda ısınamadım bu yüzden, okumakta direndim ve suçladım kendimce yazarı. İki adamın, bir kız çocuğuna aşık olması. Bu cümle, bu kitabın özeti olamayacak kadar çirkin. Ama yazar bunu öyle bir yazmış, duygusallaştırmış ve derine indirmiş ki saflaşıyor ve yumuşuyor bu gerçek. Biraz çocuksulaşıyor.

Sanırım, mükemmel bir dostluk, en fazla bu samimiyetle anlatılabilirdi. Ender ile Çetin'in dostluğu, benim için ayrı bir ulviyete sahiptir. Barış Bıçakçı'yı ve bu romanı sevme sebebimdir. Taze fasülyeyi sevme sebebimdir.
Altı çizilecek çok satır, üzerinde konuşulacak çok ayrıntı var. Bir de Reşit Bey'in güzel bir doğu-batı anlatımı var yaşamak ve yaşamamak üzerine. Tatlı, sakin (bknz: hamur işleri) ve sade hayatlar.

10 puan

İlk olarak filmini izlediğim BBÇ`yi kitabını okuduktan sonra daha çok sevdim. Çetin ve Ender benimde yanlarında yaşamak istediğim insanlar.

10 puan

İnsanoğlunun daha az çaba harcama eğiliminin toplumlara yansıması, Osmanlı'nın bu sebeple Batı'ya yönelişi, Batının bu eğilimle birlikte "yaşamak" fikrinin de üzerine kurulduğu, Doğu'nun yaşamamayı bir halt sanması... Bu bölüme bittim. Tabi bir de bizim büyük çaresizliğimiz ve çocuk seslerine...

8 puan

Hikaye birbirini çok seven iki arkadaşın bir diğer arkadaşlarının kız kardeşine aşık olmalarını konu alıyor. Kafamda oluşan resimde bu durum itici görünüyor ama Barış Bıçakçı bunu anlatırken bu iki arkadaşın ilişkilerini öyle kuvvetli öyle masumane anlatmış ki Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar kitabındaki George ve Lennie’nin ilişkilerine benzettim . O yüzden hikayeyi aşk değil de dostluk hikayesi olarak okudum. Hani hep ilişkilerimize bir isim koyması çabası içinde oluruz ya Ender ile Çetin arasındaki ilişki öylesine güzel ki kitapta geçen şu satır ;
- “Seni aramıştım Çetin, çünkü sen ilktin. Biz ilktik”, “Sınır var mı? İlişkiler için gerçekten bir sınır var mı?… İnsan severken basit sınıflandırmaların sınırlarını değil, kendi sınırlarını görür, kendi sınırlarında dolaşır, kendi sınırlarına değer. Benim bildiğim tek sınır bu”, “…Evli olduğumu söylediğimde aklıma hanginizin geldiğini gerçekten bilmiyordum… Seninle mi evliydim, yoksa Nihal’le mi?” İşte dostluk dediğinde olması gerek bu dedirtti..

Kitapta aşk, dostluk, aynı ve yalnız bir kıza aşık olmanın ulaşamamazlığının vermiş olduğu melankoli var ama en önemlisi büyümekle çocuk kalmak arasında bir sıkışmışlık onun verdiği bir hüzün var.

-“Bizim büyük çaresizliğimiz Nihal’e âşık olmamız değil, sesimizin dışarıdaki çocuk seslerinin arasında olmayışıydı. Asıl çaresizlik buydu”.

Bir kitabın filmini izlememeyi eğer kitaptan haberim olmadan filmini izlediysem de kitabını okumamayı prensip edindim kendime. Çünkü okuduğum kitaplarla bir bağ kuruyorum aramda. Ve gerek hikâyeyi gerekse karakterleri hayal dünyamdan bir şeyler katarak zapt ediyorum belleğime. İşte o zaman o kitap benim için özel oluyor ve zaten genellikle de sinemaya aktarıldığında aslını yansıtmıyor. Bu kitabında filmi varmış izlemedim tabi.. Filmi güzel oldu mu bilmem ama kitapta anlatılan hikaye bilindik ama duygu yüklüydü diyebilirim.

Kitaptan Altını Çizdiklerim:

- Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi? Anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?

-Benden okumak için kitap önermemi isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum; hâlâ öyle!"

-Birlikte geçirdiğimiz o güzel günlere ne olmuştu? Benim aklım hep o günlerdeydi. ne olmuştu o günlere? Yaşanan şeyler ne olur çetin, nerede durur? Hatırlamaya ve belleğe ilişkin eğretilemeler beni kesmiyor. Tozlu tavan arasına girmek, eski bir sandığı açmak, sararmış bir defterin sayfalarını çevirmek filan diyorum, beni kesmiyor. Geçmişimizle bağlantı kurmanın tek yolu hatırlamak mıdır? Başka bir eylem yok mu, olamaz mı?"

6 puan

Birbiriyle mükemmel uyumu yakalamış iki arkadaşın, çok sevdikleri bir arkadaşları kız kardeşini onlara emanet edip yurt dışına gider. Kızın annesiyle babası trafik kazasında ölmüştür. 2 sene sonra fakültesi biteceği için abisiyle gidemez. 2 erkek, bir körpe genç kız. Tabi ki ikisi de kıza aşık olacaklar ama neyse ki fırsat kollayıp kıza kötü bir şey yapmak yerine, içi dünyalarındaki fantazileriyle idare edecekler. Tema hoşuma gitmese de yazarın anlatışının hakkını vermeliyim. Akıcı bir dili var. Altı çizilebilecek baya da bir satır var. Kısa bir kitap olduğu için de hemen okunabilir. Aşkın anlatılışında sınır tanımayanlardansanız bence okuduğunuzda pişman olmazsınız.

9 puan

Filmini çok beğenen biri olarak kitabı daha da beğendim. Su gibi akıp geçiyor bizi anlatan hikayesi. Mutlaka okuyun.

10 puan

Ciddi anlamda hayatımdaki ilk 10 a rahat girecek bir kitap.Her kelimesinden etkilenir mi insan.Vurucu cümleleri ile deftere not almama gerek kalmadı.Başucumda dursa yeter:)

2 puan

Düğün hazırlıkları telaşından mıdır bilmem, hikâyeye bir türlü odaklanamadım. Sonra bir kez daha okur muyum... emin değilim!

Profil Resmi
3 puan

Ne yazık ki bunu da okudum. Vakit kaybından başka bir şey değil.

7 puan

Çok güzel bir kitaptı. Okumaya doyamadım. O kadar güzel cümleleri vardı ki bu kitapta, cümleyi çeksen, alsan hiçbir işe yaramayacak. Ama orda, o kullandığı yerde öyle güzel durmuş ki bir daha bir daha okuyası geliyor insanın. Anlatım, kurgu hepsi çok güzeldi yalnız kitabın sonunda küçük bir bölüm Çetin'e de söz düşsün isterdim. Yine de kalemine sağlık diyorum Barış Bıçakçı.✌

10 puan

anlatılmayacak kadar vurucu, unutulmayacak kadar etkileyici, doğru olamayacak kadar gerçek,

9 puan

barış bıçakçı'nın orta yaş bunalımlarından oluşan ve kendisinin okuduğum ilk kitabı. su gibi akıyor.

"bizim büyük çaresizliğimiz nihal'e âşık olmamız değil, sesimizin dışarıdaki çocuk seslerinin arasında olmayışıydı. asıl çaresizlik buydu."

kısmıyla sizi, bir elinizde top, bir elinizde salçalı ekmek tuttuğunuz günlere götürerek kitabı da bir anlamda özetliyor aslında. geçmişi hep bir adım önde gören ve anın içinde olamayan iki yakın arkadaşın bir kadına duyduğu sevgiyi, aşkı ve ondan öte bir hezeyanı konu alıyor.

yazarın tarzına gelince, sabahattin ali'ye çok benzettim. aynı naiflik, aynı dolaysız, açık ve duru anlatım... bu sebeple bir süre yere paralel gittikten sonra isimli kitabını da aldım. onu da begenecegimi düşünüyorum.

ve son olarak sana gelelim çetin:
uzağımızdaki her şey biraz olağanüstüdür, olduğundan biraz daha fazladır...

1 | 2 ileri