Her ikimizde gözyaşlarımız akarken derin derin nefesler alıyorduk. Yoğun. Yürek burkucu. Ve yıkıcı bir şekilde..
Ve bu çok çirkindi.
Ama bitti..
Aşk gerçekten bu kitapta çirkinleşmişti. Ama okurken karakterlerin hiçbirine kızgınlığım olmadı. Miles’a bile. Çünkü kızmamama neden olacak bir şeyler vardı bu çocukta. Ve haklıymışım da. Ağlamayacaktım ama mutluluk gözyaşını kendimden esirgemeyeyim dedim. BA YIL DIM!
Ne diyebilirim ki. Kitaptaki her şey beni içeri davet etti. Miles ve Tate ile beraber o hayatın içinde, geldim gittim. Miles’ın geçmişinde yaşamış olduğu olayı tahmin etmiş olsam da okurken hiç tahmin etmemişim gibi beni etkiledi. Üzdü. Karmaşık birçok duyguyu yaşattı. 6 sene boyunca kendisine yaşatmış olduğu bu eziyeti anlayabildiğimi sandım AMA son sayfalarda geçmişten birini ziyarete gittiğinde o kişinin daha önceden hayatını yaşamaya başlamış olduğunu öğrenmek Miles’a koca bir haksızlık gibi geldi bana. İyi ki Tate ile karşılaşmış. Hemşireyi çok sevdim. Verdiği tepkilerden, karşılık beklemeden Miles’a yaklaşmasına kadar her şeyini sevdim. Hiç pes etmedi. Bu hikâyedeki en cesur kişi bana göre Tate. Tekrar âşık olmaktan korkan birine her şeyini sunmak, kendisini tüketmesine izin vermek kolay bir şey olmasa gerek. Ve Tate başardı. Miles, Tate’e âşık olmamak için elinden geleni yaptı ama daha fena bir şey oldu Tate’e ‘uçtu’ Miles’ın sözleriyle ifade edecek olursam; "Sana âşık olmadım Tate. Sana uçtum.”
Okunmaya değer bir kitap. Yazarın ilk kitabını okuyorum ve iyi ki bu kitaptan başlamışım. Diline, anlatım tarzına, olay kurgusuna her şeyine eridim. Her ne kadar Tate ‘in bakış açısı ile yazılmış olursa olsun hep Miles ve onun hayatı vardı kitapta. Klasik bir kurgu gibi görünmesin gözünüze çünkü yazar öyle bir dil kullanmış ki okurken sanki sıra dışı bir hikâye gibiydi. Alın okuyun. Hatta okumayan kalmasın. Beni çok derinden etkiledi. Bir şeyler yıkılsa da onları tekrar inşa edebilmenin değerini çok iyi idrak ettiren bir kitaptı benim için. Kitap bitti ve bana çok güzel bir sözü hatırlattı; ‘Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.’
Bu arada yorumu yaparken kitap için bestelenmiş şarkıyı dinliyordum bu kadar mı güzel uyar be! Buyurun dinleyin;
https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=eTEs_QhWw1A
"Aşk her zaman güzel değildir. Bazen hep değişeceğini umarak zamanını harcarsın. Daha iyi bir şeye dönüşeceğini umarak. Sonra farkına varmadan kendini başladığın yerde ve kalbini kaşla göz arasında kaybetmişken bulursun."
‘Ensemi daha sıkı kavradı. Ve beni öldürdü. Ya da öptü. İkisinin de üzerimde aynı hissi bırakacağından emin olduğum için hangisi olduğunu anlayamadım. Dudaklarını hissetmek her şeydi. Hem yaşamak hem ölmek hem de yeniden doğmaktı."
24 saatten daha az bir sürede okundu ve bitti.Özellikle orijinal dilinden okuyan arkadaşlar tarafından çok methedilmiş ve aylarca büyük bir merakla beklemiştim.Gerçi merakım kitabım ilk sayfalarında söndü gitti.Nasıl desem kitap bir iki bölüm akıcıysa 3 bölüm durgundu.Özellikle Miles, günümüzün anlatıldığı yerlerde durgun ve soğuktu.Ancak Geçmişi Miles'ın ağzından okuyoruz ve o kısımlar kitabın en güzel yerleriydi.Spoiler vermek istemiyorum.Bu puanı vermemde en büyük etken son 100 sayfadır.Sanırım kitabın en etkileyici kısımlarıydı.Bence büyük beklentiyle başlamayın çünkü klişe bir konusu var.Not: o son kısımları için kitabı aldığıma pişman değilim.:)))
Ya ama ben bu kitabın bitmesini hiç istemedim ki.Neden bu derece sevdiğimi Miles ve Tate'le tanışanlar bilir.Zira ben bu ikiliye bayıldım.Keşke daha çok kitap olsa bana bu ikiliyi anlatacak.Keşke...
Kısaca konuya değineyim.Kızımız pilot olan ağabeyinin yanına bir süreliğine taşınır.Ve burada yine bir pilot olan gizemli Miles Archer'a karşı kayıtsız kalamaz.Aralarında bir çekim oluşur.Bunun sonucunda ikilimiz bir karara varır:Duygulardan yoksun birliktelikler yapılacaktır.Kurallar konur.Ve biz de bu kuralların teker teker yıkılışıyla Miles'ın acı dolu geçmişine tanık oluruz.
Bu tür kitaplardan hiç bu kadar etkileneceğimi sanmazdım.Ve bu duyguları hissetmemde eminim ,hatta şöyle diyeyim,kesinlikle Colleen'in büyük bir payı var.Ne yazsa seviyorum.O duyguları bize o kadar net hissettiriyor ki,bir anda kitaptaki karakter oluveriyorsunuz.Onun gibi düşünmeye ve seçimlerinde onu haklı görmeye başlıyorsunuz.Ben çok sevdiğim karakterlerde bile "neden böyle yapmadı ki sanki,"dediğim çook olur.Ama bu kitapta...
Miles'ın eskiden sevmiş olduğu kadını normalde Tate'ten kıskanmam gerekirdi.Genelde öyle olur,şimdiki zamandaki karakteri daha çok yakıştırırız asıl erkek/kadın karaktere.Zira kitap onların mutluluğuyla sonuçlanır ve siz ister istemez,bunu bildiğiniz için onların tarafını (aşkını) tutarsınız.İşte bu yüzden Rachel'ı aşırı kıskanmam gerekirdi.Ama öyle bir şey olmadı.Aksine Rachel'ı da sevdim.Ve onların bu aşklarının sonuna çok üzüldüm.Hem de çok...
Tate karakterini ise çok güçlü buldum ve takdir ediyorum.Zira yılmadı ve mantıklı düşünerek her şeyin üstünden kendince gelebildi.Tabi bir ara kızmadım değil ona.Çünkü Miles'a o teklif etti neredeyse. Bilemedim,bir an kafam karıştı ama sonradan gözüme tekrar girdi.
Kitabın her bölümünü ayrı bir keyifle okudum ve tam 24 saatte bitti.Neden bitti ki?Ben çok alışmıştım.Hem bu kitap bana cidden duygusal anlamda çok iyi geldi.Demek ki bu aralar azıcık sulu göz olmaya ihtiyacım varmış.
Yorumumda "çok iyi çok hoş.." Kelimelerimi çok kullanmışım ama sakın büyük beklentilerle başlamayın.Zira ben beklentilerimi sıfıra indirip okudum ve büyük keyif aldım.Beklediğime cidden değdi.Konunun tamamından çok konunun işleniş biçimi ,benim bu kitabı sevmemde büyük rol oynadı kesinlike.Miles'ın geçmişinden bahseden yerler o kadar şiirsel anlatılmış ki,o bölümleri tamamıyla alıntı olarak eklemek isterdim.Duygular o kadar saftı ki...
Aslında şöyle bir düşününce Dillion'un kitapta daha çok yer tutacağını sanıyor insan.Ama yazar böyle tahmin edilebilinir bir kitap yapmamış.Ve öyle olaylara girmemesi de hoş olmuş.
Uzun lafın kısası ben çok sevdim bu romanı.Konudan çok yazarın yeteneğinden etkilendiğimi belirteyim.Ve beklentilerinizi çok büyütmeden,alın.Okuyun :)
Not:Filmi çıkacaaak ve Nick Bateman oynayacak.Miles'ın kitaptaki berrak mavi gözleriyle ve sarıya yakın saçlarıyla alakası yok ama ben şu gizemli havasını çok iyi yansıtacağını düşünüyorum.He bir de galiba ben Nick'in şimdiki esmer halini daha çok Miles'a yakıştırıyorum.Ve Colleen'in bir serisiyle bir kitabını okudum şimdiye kadar.Karakterlerdeki benzerlikler dikkatimi çekti.Mesela Dean ve Miles,Sky ve Tate.Dış görünüş olarak ;)
Her ne kadar başlarda yazar beni konu bakımından sinir etsede(bu kitabı colleen mi yazmış dedim bi ara) yazarın anlatım tarzını çok sevdiğimi söylemeliyim, özellikle Rachel'i anlattığı bölümlerde kullandığı o şiirsel anlatım, Miles'in aşkını anlatışı çok cok güzeldi.
Kitap bittikten sonra Rachel'a sinir oldum Tate'i aşkından ve sabrindan dolayı daha bi sevdim ve Miles'a bayıldım. Onun yaşadıklarını, - hemde daha 18 yaşındayken gerçekten çok ağır- ne hissettiğini yazar öyle güzel anlatmış ki duygulanmamak elde değil.
Ve bir kitabın kapağı içerikle ancak bu kadar uyumlu olabilirdi bir kez daha bayıldım kapağına.
kitap 8 olarak ilerledi son kısımlar da 9-10 arası değişti...Lady Maria'ya tamamen katılıyorum ;) geçmiş kısımlar merak uyandırıcıydı..Ancak archer sinir etti zaman zaman çok kastı sonra açıldı ve coleen yine yaptı yapacağını..Yazarın konuları işleyişi akıcı anlatımını seviyorum ve bugüne kadar okuduğum kitapları 8-9-10 sayılarını almıştır benden ama bu coleen'in umrundamıdır sanmıyorum :D kesinlikle tavsiye ediyorum ve favori kitaplarımdan oldu son 100 sayfa yüzünden :)
Kitaba hiç bir beklentim olmadan başladım. Şöyle iyidir ve ya şöyle kötüdür diye bir düşüncem yoktu. Ama böyle de bir kurguyla karşılaşacağımı bilmiyordum. Bir yerden sonra hadi canım dedirtmiyor değil.
Sanırım UÇTUM...
Kitap yavaş yavaş, sindire sindire okunacak sonunda da vay be ! dedirtecek bir kitap.Söyleyecek başka bir şeyim yok. Çok beğendim. Bu arada da filmini de sabırsızlıkla bekliyorum.
Colleen Hoover'ın okudugum ilk kitabı ve ben coook cook sevdim bu hikayeyi. Miles, Corbin, Ian, Kap ve tabi ki Tate hepsini sevdim. Corbin ve Ian icin de en azından bir kitap daha beklemekteyim.
Miles'in yasadiklarinı ve takindigi soguk tavırları cok güzel baglamış ve yansıtmış yazar. Tate evet fazla affediciydi ama her genc kızın karşısına bir Miles Archer kolay kolay çıkmıyor. Seni anlayabiliyorum Tate, yerinde olsam (ahhh keske🙈) aynısını yapardım😍😂😂😂
Burdan sonrası bence spoi degil ama öyle dusunebilecek varsa okumasın.
Ben Rachel karakterini zerre sevmedim. Aşırı bencil hödük ve uyuzdu. 6 yıl önceki dönemleri Miles anlatirken evet iyi hos geliyor ama bir yerden sonra bir sahne geliyor ki ( ki oraya gelince o kızdan nefret etmeyene şaşarım😠) elde degil iste kıza uyuz oldum.
Kitabın sonuna bayıldım itiraflar ucak sahnesi sahaneydi. Evet acıyı cok guzel bir sekilde mutluluga donusturdu Colleen. Agladim ciddi ciddi. Sevdigim birkac yerden alıntı yapıp bırakıyorum. Filmi icin de iyice meraklanmaya başladım. Nick umarım Miles karakterinin hakkını verirsin. Kulahlari degisiriz yoksa😂 kitabı da kesinlikle öneriyorum. Filmini izlemeyi planlayanlar lütfen önce kitaba bir göz atın. Film bir catal pasta ise kitabı tüm pastaya es deger👍💕😉
~~~~~~~~~~~~~~~~
"Yavaş yavaş olabilir, ama geçmişim artık senin. Ama geleceğine sahip olacağıma söz verirsen."
~~~~~~~~~~~~~~~~
"Sana aşık olmadım, Tate. Sana uçtum. "
~~~~~~~~~~~~~~~~
"Her şeye değerdi.
Bunun gibi güzel anlar '''çirkin aşkı''' telafi ediyordu."
Her zaman diyorum, "Bu kadın yazıyor." Yine Colleen ve yine bir baş yapıt... Bu yazara BA-YI-LI-YO-RUM! Seçtiği cümleler ve ortaya koyduğu içten kalbi ile size kitabı yaşatıyor. Çok şey anlatmak isterken hiçbir şey anlatamıyorum. Ama her şeyi iliklerime kadar hissediyorum. Yazar çöp yazsa onu bile okurum o derece seviyorum kendisini ;) İlk kitabını -Umutsuz- okuduğum zaman "Hayatımın Kitabı" demiştim ve sevgili yazarım bu kitabında da onu neden bu kadar çok sevdiğimi kanıtlamış. Sadece okuyun ve sizde benim gibi hayatınızın kitabıyla tanışın ^^
http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/12/colleen-hoover-cirkin-ask.html
Çıktığından beri okunmayı bekleyen bir kitap daha... aslında büyük bir hevesle almıştım ama nedense okumayı hep ertelemiştim. Yakın bir zamanda arkadaşlarım tavsiye edince bende artık bir Collee Hoover kalemi ile tanışayım dedim. Aslında ilk Colleen Hoover kitabım değil, Hopeless Serisi'nin novellası olan Finding Cinderella kitabını okumuş ve yazarın yormayan ama duyguları çok güzel ifade eden bir kalemi olduğunu fark etmiştim. Kurguları akıcı ve sürükleyici kaleme alıyor.
Şimdi Türkçe'ye çevrilmiş olan kitaplarından birini okudum ve oldukça beğendim. Kurgu döngüsü, olayların akışı, karakterlerin olaylar karşısındaki davranışı ve güçlerini anlatmasını çok sevdim. Açıkçası kitapta en güçlü karakterin kadın karakter olması da en sevdiğim kısım oldu.
Ancak -spoiler olabilir- sorgulamadan edemiyorum. Bu kadının karakterlerin çocuklarıyla ne alıp veremediği var. Okudunuz mu bilmiyorum ama Finding Cinderella kitabında da Six bebeğini evlatlık vermek zorunda kalıyordu bunda da Miles kendi küçük bebeği ile sınanıyor. Acımasız yazar diyesim geldi Colleen Hoover. Acaba diğer kitaplardan nasıl bir olay söz konusu...
Neyse...
Kitabın kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; Tate pilot olan ağabeyi Corbin'in yanına geçici süreliğine taşınmak zorunda kalıyor. Corbin'in en yakın arkadaşlarından biri olan Miles ile ilginç bir şekilde karşılaşsalarda aralarındaki cinsel çekime yenik düşüyorlar. Bunun üzerine bir anlaşma yapıp aralarında herhangi bir duygusallık olmadan sadece seks arkadaşı olacaklar. Bunun içinde Miles'in iki kuralı vardır. Birincisi; kesinlikle geçmiş hakkında soru sormayacaksın. İkincisi; geleceğe dair bir şey beklemeyeceksin. Kuralları kabul ederek seks ilişkisine başlayan Miles alttan alttan kendine itiraf edemese de Tate kapılırken geçmişin gölgesi ve yüreğindeki onu kavurup yakan acısı her şeyi bastırmasını sağlar. Ancak Tate farkıma varmadan Miles'a aşık olur ve geleceğe dair umutlanmaya başlar.
Kitap, Tate ve Miles arasındaki ilişkiyi, Miles'ın acısını, kendine sevmeyi yasaklamasını, sevmekten ve kaybetmekten korkmasını konu alırken aynı zamanda Miles'ın geçmişine dokunuşlar yaparken şimdiki genç adamı oluşturan geçmiş acıları karşımıza sunuyor.
Sıradan bir erotik aşk romanı gibi görülebilir ama değil! Kitap aslında çok büyük bir acı yaşayarak kendine sevmeyi yasaklamış ve içindeki acıyı hala körükleyerek alevlerinin kendisini kasıp kavurmasına izin veren bir adamın onun bütün acıların derman olabilecek bir kadına karşı aşka yenik düşmesini konu alıyor.
Kitabın insanın yüreğinde bir burukluk bıraktığı bir gerçek ama diğer taraftan da yüzünde gülümseme de oluşturuyor.
Beğendim! Cidden severek okuduğum ve zevk aldığım bir kitap oldu. Tavsiye ederim.
Yüksek beklentilerle başladım ama ortalama bir kitap buldum karşımda :)
Kitap artık sıradanlaşmaya başlayan bir konu üzerine kurulmuş,iki kişi birbirinden hoşlanır,karşılıklı bir bağ kurmadan sırf sex'e dayalı bir ilişki yaşamak üzere anlaşırlar ama zamanla birbirleri için yaratıldıklarını fark eder ve aşık olurlar :))
Miles, henüz on sekiz yaşındayken lisede aşık olduğu ve çok kötü bir olay sonucu ayrıldığı ilk sevgilisi Rachel'ı unutamaz, yaşanan korkunç bir olay ikisinin de hayatlarında dönüm noktası olur ve kadın adamı terk eder, adam kendisini suçlar mutluluğu hak ettiğine inanmaz, bir daha kimseyi sevmemeye yemin eder ve aradan geçen altı yıl boyunca hayatına kimseyi sokmaz, bir nevi keşiş hayatı yaşamaya başlar..
Fakat bir gün, kendisi gibi pilot olan en yakın arkadaşlarından Corbin'in kız kardeşi hemşire Tate ile tanışır,ondan çok etkilenir ama bunu ne kendisine ne ona itiraf edemez,zira birini sevmeye ve ona boş yere umut vermeye hiç niyeti yoktur, ama zamanla kızın kendisine karşı olan yoğun ilgisinin farkına varınca kendisini daha fazla engelleyemez ve ona bir teklifte bulunur...
Aralarında bir aşk olmadan ve kendisinin özel hayatına burnunu sokup geçmişi hakkında sorular sormadan sadece sexe dayalı bir ilişki istediğini söyler ve kızdan onayı alır, meğer bizim kızda böyle bir teklif bekliyormuş :))
Tate'i sevmediğim zamanlar oldu,zira kendisini çok kullandırttı, durması gereken yerde durmasını bilmedi ve Miles'ın aşağılamalarına göz yumdu, bir yere kadar kıza hak verdim, yani adamın yaşadığı korkunç bir olay olduğunun ve onu duygusal açıdan çökme noktasına getirdiğinin farkında bu nedenle bunun bir parçası olmak istedi,ama bırak adama soru sormayı, aklından geçirse Miles'ın çatık kaşlarıyla karşılaştı, tabi bu durumda Miles'ı kaybetmektense onun kendisine verebileceği kadarına razı oldu ...
Bu arada Miles'ın geçmişinde yaşadıklarıyla ilgili farklı senaryolar kurmuştum ama hiç beklemediğim çok üzücü bir olay çıktı karşıma :(
Not: Kitapta yazım hataları vardı biraz :)
http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/02/cirkin-ask-yorum.html#more
Son derece etkileyici, yüreklere sızan bir alt hikayesi var. Miles - Tate'den çok Rachel - Miles bence bu kitabı okutan.
http://dilarabook.blogspot.com/2018/06/cirkin-ask-colleen-hoover-kitap-yorumu.html
Nihayet okuduğunu gördüğüm herkesin kalemine hayran olduğu Colleen Hoover ile tanışabildim.
Kitap sıradan bir yetişkin roman havasında olsa da okuduğum yorumlardan sonra elbette tokat etkisi yaratacak sahneler beklentisindeydim. Çok geçmeden onlarla da yüzleştim.
Bu kitapta karakterlere hem çok kızdım, hem çok üzüldüm, hem de sanki yerlerindeymişim gibi acılarını hissettim.
Tate ve Miles aralarında bir anlaşma yaparlar. Geçmiş hakkında soru yok ve gelecek hakkında bir beklentide. Daha doğrusu Miles'ın isteği bu. Kızımız da ne olursa olsun onunla beraber olmak istediğinden söylediği her şeye tamam diyor.
Çoğu erkek karakter gibi güçlü biri olsa da en beklenmeyen anlarda Miles'ın zayıflıklarına tanık olurken üzülmemek elde değil. Az çok onun ne yaşadığını tahmin edebilirsiniz benim gibi belki. Yazar bir bölüm Tate'in bir bölüm Miles'ın geçmişe dönük bakış açısıyla ilerlediğinden merakta tırmanan duygulardan biriydi. Aslında çok etkileyecek bir konu ya da olay olmamasına rağmen yazar karakterleri öyle yoğun duygular ile donatmış ki etkilenmeden edemiyorsunuz.
Miles'a çok kızdım. Tate'i maruz bıraktığı durumlar çok acı vericiydi. Rachel' a da gerçekten çok sinirlendim. İkisi de aynı acıyı yaşamalarına rağmen aralarına set çekip olanlardan kaçmasa, ki yaşadıkları da çok kötü şeylerdi tamam ama belki Miles bu kadar yıpranmış, hasar görmüş ve kendine zarar veren biri olmayacaktı duygusal anlamda. Tate'de hoşlanmadığım şeyler yapmadı desem yalan olur, Miles'a karşı bu kadar affedici olması bazı yerlerde beni çok öfkelendirdi. Tabi onları eleştirdiğime bakmayın, özellikle Miles'ın olduğu sahnelerde fangirl havasından bir türlü çıkamadım ayrı mesele.
Karakterler kusurlu, belki bir yanları çirkin, ama ortaya çıkan ve hissettirilen duygular kitabı okunmaya değer kılıyor.
Son sayfayı kapadığımda kapak tasarımı ve kitabın adının bu kadar basit ama anlamlı olması, verdiği mesaj ayrı bir şekilde boğazımı düğümledi.
Çok severek okuduğum bir kitap oldu tavsiyelerimden biridir 🥰
Bu arada konusu gereği +18 bölümlerim çok olacağını düşünmüştüm ama birçok kitaba göre yerinde ve abartısız anlatılmıştı bu bölğmler👍