Bu kitap aslında bir düşünce romanı olarak okunmalı. Diyaloglardaki fikir alışverişleri çok iyiydi. Konu ve sürükleyicilik arayanlara ise uygun değil. Sonu ise tam bir kolaya kaçış.
Amin Maalouf'un okuduğum ilk kitabı ve biraz kızdım kendime niye bu kadar geciktin diye.
Kitap Kardeşliği ile okuduk ve bu etkinlikte olmaktan çok mutluyum :)
Maaoluf'un anlatım tarzı çok hoşuma gitti. Okurken size bir şeyler katan bir kitap. Filistin-İsrail konusunda daha önce hiç okumadığım bir bakış açısı vardı mesela. Fikri olarak da yapılan tahliller çok güzeldi.
Mutlaka okunmalı.
Ülke adı açıkça verilmemekle birlikte Lübnan İç Savaşı’nı eksen alan eser, yazarın diğer kitaplarına göre kendinden daha çok şey barındırıyor sanki. Evet, Maalouf eserlerinde geniş ve renkli ailesini çokça konu etmiştir ama fikirlerine ve bir göçmen olarak kendisine ilk kez bu kadar yaklaşmış sanırım. Belki de pişmanlıklarını ve hasretlerini ilk kez bu kadar açıkça dile getiriyordur. Okuyucunun gerçekleşme olasılığını tıpkı Adam gibi önce tereddütle sonra hevesle bekler hale geldiği o arkadaş toplantısı çevresinde, bir geçmişte bir günümüzde geçen hikayede zamanın alıp götürdükleri çok çarpıcı bir şekilde ortaya konulmuş. Beni özellikle Ortadoğu hakkındaki tespitleri şaşırttı. Bizzat o toprakların insanının da benzer görüşlere sahip olmasına mı yoksa başka bir ülkenin insanı kadar dışarıdan bakıp özünden uzaklaşmış olmasına mı yormalıyım bilemedim. Her şekilde nokta atışı tespitler diyebilirim. Çokça tartışılan finale ise fikren katılıyorum, gayet cesur ve bildiğini okuyan bir final seçimi fakat işleniş olarak bir oturmamışlık ne bileyim sanki bir aceleye gelmişlik var. Belki de bir anda yarım kalan hayatlara, hayatın planlanamamasına bir atıftır. Ne de olsa “Uzun vadede, Âdem ile Havva'nın tüm evlatları yitik çocuklardır.”
’Adımda doğmakta olan insanlığı taşıyorum, ama ben nesli giderek tükenen insanlığa aidim.’’ Bu cümle beni gerçekten etkiledi ve sonrasında ise kitapta hemen sarıp sarmaladı, alıp götürdü…
Telefon ilk geldiğinde ise Doloresin arkadaşlıkla ilgili sözü ayrı bir anlam ifade ediyordu. Adam’ın ya da yazarımızın demek daha doğru olur ülkesi hakkında ki yorumları çok güzel bakış açılarına sahip. ‘’Her insanın gitmeye hakkı vardır, onu kalması için ikna etmesi gereken ülkesidir.’’ Belki de bende göçmen sayıldığımdan bu cümlenin ayrı bir yeri oldu bende.
‘’Bir arkadaşın suçları seni de kirletir ve aşağılar.’’
Çoğumuzun kafasının bir köşesinde yer alan düşünceleri de doğruluyor gibiydi bakış açıları…
Alberti çok sevdim ve benimsediğim bir karakter oldu. Ramiz ve Ramzi de aynı şekilde geçmişteki arkadaşlıklarına bayıldım diyebilirim.
Ana karakterimize gelirsek; yaptığı bazı şeyler biz okuyucular tarafından doğru bulunmayacakta olsa… Sanırsam okunan konudan, okurunu az biraz alıp rahatlatmak istemiş yazarımız. Yani Adam sevdiğim bir karakter oldu bu kitapta.
Lâkin kitap bu kadar sürükleyici bir şekilde devam ederken olmadık bir yerde bitti. Sanki yazarın elinden kalem zorla alındı alınacakta başındaki kimse ona kısa kes yeter dermişçesine bitti...
10 puanlık bir kitabı sonu ile 8e düşürdü yazar.
Yine de okuduğumdan dolayı pişman değilim.. Okunmaya değer bir kitap.
Maalouf'un Semerkant'tan sonra okuduğum ikinci kitabıydı. Semerkand'ın büyüsünü yakalayamadım ve romanın sonunu tatmin edici bulmadım ama gene de sağlam bir yazar olduğunu düşünüyorum. 20.yy ve 21.yy'a ait siyasi ve tarihi saptamalar, özellikle de Ortadoğu tahlilleri iyiydi.
Adam'ın ağzından anlatılan olaylar, kimi itiraflar, kimi suçlamalar, her biri ayrı duygu yoğunluğuna sebep oldu. Yeri geldi okurken kızdım, yeri geldi heyecanlandım, yeri geldi şaşırdım. Her duyguyu tattım diyebilirim. Kitabın sonunda ise ikilemde kaldım. Devamı gelecekmiş gibi bitti.
Kitapta, "Geldim, gördüm, hayal kırıklığına uğradım..." diyor, ben de ' Aldım, okudum, kendimi farklı bir dünyada buldum.' diyorum.
Kısacası, beğenerek okudum, tavsiye ederim.
Yazarın okuduğum ilk kitabı ve gerisi de gelecek gibi.Savaş ve dağılmış bir millet. Her biri ayrı bir yere savrulan bir arkadaş grubu. Yirminci yüzyılın ortadoğusu hakkında güzel tespitler içeriyor. Ayrıca kitap bende uzun zamandır görmediğim arkadaşlarla buluşma isteği uyandırdı. Tavsiye edilecekler listesine ekledim.