Uzak geçmişten süzülüp gelen Neşideler Neşidesiydi Gaye. Ben, eski, mutlu bir Amerikan filmi? Kahramanlarının aptallık derecesinde saf ve iyi niyetli oldukları o stüdyo filmlerinin sahte yağmurlu sokakları kadar içli, aşk dışında hiçbir seçeneğe yüz vermeden korkusuzca sigara içen jönleri kadar kararlıydım. Gözükaraydım. Aynaya baktığımda tanınmayacak kadar değişmiş olduğumu gördüm. Gaye bana baktığında ne görüyorsa o olmuştum. Başka insanlarla yaşarken varlığını hissettiğim kuşkuladan örülmüş o şeffaf duvarın eriyip gittiğini hissetmiştim. Kendimi... Şu evrende yapayalnız olmadığımı... Şu anlam veremediği hayatın içinde zavallı bir nokta olmadığımı... Hissetmiştim.Günahlar zamanaşımına uğrar mı? Suçlar belki... ama günahlar? Kendine biçtiği rolü oynadığı mutsuz evliliğini kendine rağmen sürdüren ve üçlü bir aşk ilişkisinde İzzet ile Gayenin yanında geçmişini arayan başarısız bir yazar: Önder; aynı mutsuz evlilikten geçerli bir yolla olmasa da sıyrılmaya çalışan Defne; dört kişinin yaşamını değiştiren garip bir intihar... Türkiyede, şehirde erkek olmanın alçaklığını ve yüceliğini baba figürüyle hesaplaşarak sorgulayan Murat Gülsoy, sıradan kötülüğün sırlarını arıyor.
Uzak geçmişten süzülüp gelen Neşideler Neşidesiydi Gaye. Ben, eski, mutlu bir Amerikan filmi? Kahramanlarının aptallık derecesinde saf ve iyi niyetli oldukları o stüdyo filmlerinin sahte yağmurlu sokakları kadar içli, aşk dışında hiçbir seçeneğe yüz ... tümünü göster
Tozak köyü şu koca yeryüzünde, kıyıda köşede kalmış bin yamalı bir yoksul yorganı, alabildiğine kurak, bakımsız, unutulmuş. Ahalisi desen günümüz köylüsü: Hâlâ devletten medet uman, Hökümetimiz en iyisini bilir diyen, cahil, kaba saba ama bir o kadar çalışkan, sahici ve vicdanlı. Köyün Eğitmen Rızası, Muhtar Battalı ve akıllı delisi Kır Abbası gün olur akıl yürütür, el ele verir, köylüyü de peşine takıp bir bağ kurar, hem de taşlı bir tarlada, bin bir emekle, özveriyle ve gece gündüz çalışarak. Tam ağızları üzümlerle tatlandı, yürekleri umutla doldu derken, hiç ummadıkları bir anda hükümetin tokadını yerler... ama ne tokat! Bir anda, bürokrasinin çarkında bir çapak olup çıkarlar. Hak hukuk ararlar aramasına ama neyin hakkı, neyin hukuku?Mazimizde yer etmiş ama bugün hala varlığını sürdüren sorunlara değinen, yalın ama zengin bir dille yazılmış, özgün ve aydınlık bir edebiyat eseri olan Kaplumbağalar, yaratıcı ülkemiz köylüsünün olduğu kadar, onun bürokrasi karşısındaki çaresizliğinin ve cehaletinin de hikayesini anlatıyor.
Tozak köyü şu koca yeryüzünde, kıyıda köşede kalmış bin yamalı bir yoksul yorganı, alabildiğine kurak, bakımsız, unutulmuş. Ahalisi desen günümüz köylüsü: Hâlâ devletten medet uman, Hökümetimiz en iyisini bilir diyen, cahil, kaba saba ama bir o kadar... tümünü göster
2025 yılında kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2025 yılında kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
“Bu romanın kahramanı olan genç yazar ve amatör dedektif, aslında Bradbury’nin ta kendisi.” –Publishers Weekly
1949. Venice, Kaliforniya. Sevgilisinden uzakta, daktilosunun başında, öyküleriyle bezediği bir dünyada ayakta kalmaya uğraşan, üstünde çalıştığı romanında tıkandığını düşünen genç yazar, kendisini aniden gizemli bir cesedin karşısında bulur. Esrarengiz birinin gelip kulağına, “Ölüm yapayalnız bir iştir,” diye fısıldamasıyla başlayan tuhaf olaylar silsilesinin sırrını amatör bir dedektif gibi çözmeye çalışan yazarın en büyük yardımcısı ise amatör bir yazar olan Dedektif Elmo Crumley’dir.
Ölüm Yapayalnız Bir İştir, sadece belalı ve kederli başlığından bile tahmin edilebileceği üzere, Bradbury’nin şiirsel üslubundan nasibini alan bir noir örneği.
“Bu romanın kahramanı olan genç yazar ve amatör dedektif, aslında Bradbury’nin ta kendisi.” –Publishers Weekly
1949. Venice, Kaliforniya. Sevgilisinden uzakta, daktilosunun başında, öyküleriyle bezediği bir dünyada ayakta kalmaya uğraşan, üstünde... tümünü göster