“Bu romanın kahramanı olan genç yazar ve amatör dedektif, aslında Bradbury’nin ta kendisi.” –Publishers Weekly
1949. Venice, Kaliforniya. Sevgilisinden uzakta, daktilosunun başında, öyküleriyle bezediği bir dünyada ayakta kalmaya uğraşan, üstünde çalıştığı romanında tıkandığını düşünen genç yazar, kendisini aniden gizemli bir cesedin karşısında bulur. Esrarengiz birinin gelip kulağına, “Ölüm yapayalnız bir iştir,” diye fısıldamasıyla başlayan tuhaf olaylar silsilesinin sırrını amatör bir dedektif gibi çözmeye çalışan yazarın en büyük yardımcısı ise amatör bir yazar olan Dedektif Elmo Crumley’dir.
Ölüm Yapayalnız Bir İştir, sadece belalı ve kederli başlığından bile tahmin edilebileceği üzere, Bradbury’nin şiirsel üslubundan nasibini alan bir noir örneği.
“Bu romanın kahramanı olan genç yazar ve amatör dedektif, aslında Bradbury’nin ta kendisi.” –Publishers Weekly
1949. Venice, Kaliforniya. Sevgilisinden uzakta, daktilosunun başında, öyküleriyle bezediği bir dünyada ayakta kalmaya uğraşan, üstünde... tümünü göster
“Aman Tanrım, yıldızlarla dolu!”
2001: Bir Uzay Destanı, Bilimkurgu Klasikleri dizisinin bir parçası olarak yeniden İthaki Yayınları’nda!
Gizemli bir monolit, Ay’ın yüzeyinde gömülü halde bulunduğunda, bilim insanları büyük bir şaşkınlıkla bu monolitin en azından 3 milyon yıllık olduğunu keşfederler. Daha da hayret verici olan, ortaya çıkarıldıktan sonra monolitin Satürn’e doğru güçlü bir sinyal göndermesidir. Bu sinyalin kaynağını öğrenmek için Discovery yola çıkar. Discovery’nin tayfası en iyinin iyisidir ve yanlarında, onlara destek olması için bilinç sahibi süper bilgisayar HAL 9000 de vardır. Fakat HAL’ın programlaması insan zihnine biraz fazla benzemekte ve Discovery’nin her bir parçasının kontrolünü elinde bulundurmaktadır. Monolitin peşinden gitmek istiyorlarsa, bu psikotik bilgisayarla başa çıkmak zorundadırlar.
Arthur C. Clarke’ın Stanley Kubrick ile beraber geliştirdiği, filmle aynı zamanda yazılan bu klasik roman, uzay keşfiyle insan evrimini, yapay zekâyla insanın evrendeki yerinin sorgulamasını bir araya getirdiği kurgusuyla, bilimkurgu yazınında bir dönüm noktası niteliği taşıyor.
Kitabın yazılış süreci üzerine notlar ile…
Kitaba ilham olan Gözcü ve Şafakta Karşılaşma öyküleri ile…
Arthur C. Clarke ve Stanley Kubrick’in önsözüyle…
“Aman Tanrım, yıldızlarla dolu!”
2001: Bir Uzay Destanı, Bilimkurgu Klasikleri dizisinin bir parçası olarak yeniden İthaki Yayınları’nda!
Gizemli bir monolit, Ay’ın yüzeyinde gömülü halde bulunduğunda, bilim insanları büyük bir şaşkınlıkla bu... tümünü göster
“Şimdi anlıyorum ki hayatı fethetmeden önce ona boyun eğmelisin.”
İnsan, olayların başlangıcına dönme şansı olsaydı yine aynı hataları yapar mıydı?
Yaşamındaki terslikler üzerine genç Osokin “Eğer on iki yıl öncesine gidebilseydim her şeyi farklı yapardım,” der ve bu dileği yerine gelir. Fakat bir süre sonra, yaşamın çarklarını durduramayacağını anlayacaktır. Yaşarken asla farkına varılmayan detaylar, aslında yaşamın belirleyici kuvvetleridir. Yine de, bu kısırdöngüden bir çıkış yolu vardır.
Ezoterizmin önde gelen isimlerinden biri olan ve Aldous Huxley’den Borges’e birçok yazarı etkilemiş ünlü düşünür P. D.
Uspenski’nin klasikleşmiş romanı Ivan Osokin’in Tuhaf Hayatı, Ekin Uşşaklı çevirisiyle…
“Şimdi anlıyorum ki hayatı fethetmeden önce ona boyun eğmelisin.”
İnsan, olayların başlangıcına dönme şansı olsaydı yine aynı hataları yapar mıydı?
Yaşamındaki terslikler üzerine genç Osokin “Eğer on iki yıl öncesine gidebilseydim her şeyi fa... tümünü göster