Dorian Gray'in Portresi

En Son Değerlendirmeler

8 puan

uzun yıllar önce okumuştum, kendine saplantılı bir hayranlık besleyen bir adamın ,gerçek ve hayal arasında yaşadığı karmaşa çok güzel anlatılmış, bir insanın çöküşüne adım adım şahit oluyorsunuz, sonu ise tam on ikiden :)

7 puan

Kolay okunan ama edebi değeri yüksek olan okunması gereken bir roman.

8 puan

Oscar Wilde ki kendisi şu dünyada hayranlık duyduğum, tanışmak isteyeceğim ender adamlardan biridir, kişiliği bana her zaman gerçeküstü gelmiştir, gerçek bir karakterden ziyade bir film karakteridir sanki. Bu kadar alaycı, bu kadar küstah, bu kadar zeki... Feminen tavrını da düşünürsek evet; Jack Sparrow... Pardon, pardon... Kaptan Jack Sparrow!
Cidden hoş bir kitap yalnız dil fazla ağdalı, gereksiz ağdalı(bunu da Cem Yılmaz' dan duymuştum, ağdalı dil) Okuduğum kitaplar içinde gördüğüm en sıkıcı karakterlerden biri bu kitapta; Basil Hallward. Yani neredeyse Sartre' nin Bulantı kitabında kütüphanede takılan gereksiz şahsiyet kadar ya da Kürk Mantolu Madonna' nın sünepesi Raif Bey kadar sıkıcı. Olsun; tüm zamanların en renkli karakterlerinden biri de yine bu kitapta çünkü; Lord Henry. Kendisi azılı bir hedonizm temsilcisi hatta hedonizmin ta kendisi. Adam size en ters gelecek kavramı bile o kadar güzel savunuyor ki sadece saygı duyabiliyorsunuz kendisine. Bu Lord Henry şeytanın sağ kolu gibi bir şey, ağaçtaki yılan, kadın olsa adı Lilith olurdu muhtemelen. Lilith demişken ne seksi hatundur o be, neyse.
Dorian Grey de yakışıklı bir eleman. Bu şeytanla bir tanışıyor, sonra seyrele eğlenceyi. O günah senin bu günah benim diyerek altını üstüne getiriyor dünyanın. Gerçi kitapta tam olarak böyle demiyor ama siz bana güvenin, aslında böyle. Haz veren ne kadar günah varsa hepsini işliyor Dorian. Ne diyordu Woody Allen? ''Şu hayatta hoşuma giden ne varsa ya ahlak dışı, ya yasa dışı ya da şişmanlatır.'' Dorian da ahlak dışı her haltı yiyor ve Lord Henry' nin muhteşem bakış açıları sayesinde zerre pişmanlık duymuyor. Dahası zaten hiçbir olumsuzlukla da karşılaşmıyor.
Portre kısmına gelince; ya şu sıkıcı bir karakter var dedim ya, işte o ressam. Bizim Dorian o kadar yakışıklı ki ressam etkileniyor ve onun bir tablosunu yapıyor daha kitabın başında. Dorian' a hediye ediyor tabloyu. Dorian' ın yediği her haltın bedelini bu tablo ödüyor işte kitap boyunca. Kitabın sonunda da Dorian ''I see death people'' diyor bir bakıma.

8 puan

Oscar Wilde'in tek romanı. Yakışıklılığı ile tüm çevrelerin dikkatini çeken Dorian, ressam Basil ve arkadaşları Lord Henry arasında geçen roman. Bir kere üç karakter analizi de çok iyi sunulmuş. Basil kendini sanata adamış , güzelin , güzelliğin , hazzın yoluna baş koymuş ; yakışıklılığı ile Dorian'a tapan bı ressam. Lord Henry ise müthiş zekası , felsefik konuşmaları ile özellikle Dorian Gray'a yön veren karakter , Dorian Gray ise güzelliğin timsali , tüm çevre tarafından hayranlık uyandiran, çevresindekileri güzelliği ile etkisi altına alan bir genç.

Basil ilham kaynağı olan Dorian'in portresini yapar. Zaten tüm eserlerini ondan ilham alarak yapmaktadır. Yaptığı portre o kadar mükemmeldir ki Dorian esere hayran kalır ve kendisini bir sıkıntı alir: ben yaslanacagim ama bu hep genç kalacak. Lord Henry'nin verdiği kitabı okuyarak da hayatı ve anlayışı değişen Dorian kötülüklerle dolu bir hayat sürmeye baslar ve kendisi genç kalırken portrenin yaşlanmaya başladığını fark eder. Ruhunu şeytana satan Dorian'in yaptığı tüm kötülükler portreye yansır. Sonrası ise zaten tahmin edilebilecek bir son.

Hazzı , güzelligi on plana çıkaran kitap , eşcinsel unsurlar da barındırmakta beraber yazıldığı dönemde ahlaki anlamda tepki çekmiştir. Dorian'in zaman içinde özellikle kitabı okuduktan sonraki değişen kişiliği oldukça dikkat çekicidir. Zaten tanistiktan sonra fikri yönden Henry'nin büyük tesiri altında kalmıştır.

Kitapla ilgili dikkati çeken unsur güzelliğin inanılmaz derecede dikkat çekici etkisi , ve güzel olanın kötü olmasının mümkün olmayacağı yönündeki kanıdır.

Oscar Wilde kitapla ilgili olarak Basil karakterini "ben olduğumu sandığım " , Lord Henry karakterini "Dünyanın ben sandığı " ve Dorian Gray 'i ise " olmak istediğim kişi, belki başka bir çağda. " Diye nitelendirmistir.

10 puan

http://fairytaleess.blogspot.com.tr/2016/10/dorian-grayin-portresi-kitap-yorumu.html

Yaptığı bütün kötülüklere, kibrine ve açgözlülüğüne rağmen, Dorian Gray'e karşı merhamet beslemekten kendimi alamıyorum. Başlarda o masum bir delikanlıydı. Belki Lord Henry'le hiç tanışmasaydı, hırs ve kibir onu asla bulmayacaktı. O yüzden ona kızmıyorum, kızamıyorum. Çünkü ruhu, güzelliğiyle zehirlenmiş, lanetlenmişti. Zaten cezasını da fazlasıyla çekti. Aslında dış görünüşün insanlar üzerinde bıraktığı çarpıcı etkiyi de kitap boyunca bariz bir şekilde görüyoruz. Dorian o kadar güzeldi ki, kötü biri olamazdı topluma göre. Çünkü kötü insanlar ancak 'çirkin' kimselerdir. Bu algı şu an bile topluma yerleşmiş vaziyette. İşte tam da bu yüzden kitap boyunca Dorian'ı değil de çevresindekileri suçladım. Ona cesaret verdikleri için.

Ayrıca Oscar Wilde'ın şu sözü beni çok etkiledi:

'' Basil Hallward ben olduğumu sandığım kişidir; Lord Henry dünyanın ben sandığı kişidir; Dorian ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda..''

Yazarımız hayatı boyunca tercihleri nedeniyle toplum tarafından baskı görmüş ve parasızlık çekmiştir ama buna rağmen daima neşesini, yaşam gayesini korumuş. Keşke yazarın başka romanları da olsaydı diyorum. (Çocuk kitapları ve öyküleri dışında tabi.) İç dünyasını daha iyi tanımak isteyeceğim bir kişilik çünkü.

Demem o ki, Dorian Gray'in Portresi'ni herkesin okumasını üstüne basa basa öneriyorum. Okumak için içinizde küçücük bir istek bile varsa alın okuyun derim.

geri ileri