emili

9 takip ettiği ve 11 takip edeni var. 83 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

emili, meczup tarafından yapılmış bir değerlendirmeyi beğendi.
Canistan

7

Yusuf Atılgan, insan psikolojisini sivri bir dille romanlarına aktarabilen bir yazar. Bu yönünü bu romanda çok göstermemiş olsa da akıcı dili ve köy yaşantısını, orada yaşayan insanların hal hareketlerini anlaşılır betimlemeleriyle kendini gösteriyor. Toparlayacak olursak; beni çok tatmin etmemiş ama okumakla pişman etmemiş bir kitaptır Canistan..

http://mecalsizmeczup.blogspot.com/2012/06/canistan.html

Yusuf Atılgan, insan psikolojisini sivri bir dille romanlarına aktarabilen bir yazar. Bu yönünü bu romanda çok göstermemiş olsa da akıcı dili ve köy yaşantısını, orada yaşayan insanların hal hareketlerini anlaşılır betimlemeleriyle kendini gösteriyor... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 3 ay
emili bir değerlendirme yaptı.
Nereye Gidiyoruz Baba?

6

Başlamakla bitirmek arasında çok kısa bir zaman geçiyor. İlk sayfadan itibaren devamını getirmek istiyorsunuz. Hep korkulan şey yazarın başına geliyor, bunun ne kadar zor olsa da kaçıp gitmek istemediği bir durum olduğunun farkında. Kabulleniş ama duruma esprili yaklaşmayı bilmek belki bu zor durumu daha katlanılır kılıyordur.
İçiniz parçalanmadan okumak mümkün değil.

Başlamakla bitirmek arasında çok kısa bir zaman geçiyor. İlk sayfadan itibaren devamını getirmek istiyorsunuz. Hep korkulan şey yazarın başına geliyor, bunun ne kadar zor olsa da kaçıp gitmek istemediği bir durum olduğunun farkında. Kabulleniş ama du... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 3 ay
emili bir değerlendirme yaptı.
Heba

10

Benim için diğer Hasan Ali Toptaş romanlarından daha kolay okunan bir roman. Fakat daha kolay okunması etkileyiciliğinden hiçbir şey götürmüyor. Oldukça etkileyici bir anlatım ve konu. Mutlaka okunması gereken bir roman.Özellikle askerlikle ilgili kısımlar çok vurucu. Tarık Dursun K. Kurşun Ata Ata Bİter kitabıyla bir noktada birbirini tamamladıklarını veya aynanın farklı taraflarını gösterdiklerini düşünüyorum

Benim için diğer Hasan Ali Toptaş romanlarından daha kolay okunan bir roman. Fakat daha kolay okunması etkileyiciliğinden hiçbir şey götürmüyor. Oldukça etkileyici bir anlatım ve konu. Mutlaka okunması gereken bir roman.Özellikle askerlikle ilgili kı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
emili favorilerine ekledi.
Heba

“İnceldiğinde, çeşitli sebeplerle delindiği de olur uykunun. Ne bileyim, bazen zihnimizdeki sivri uçlu bir hatıra deler onu; bazen henüz hazmedemediğimiz bir sözün acısı, bazen kolu bacağı aklımızın dışında kalan bir düşünce yahut bir duygu, bazen de etrafımızda olup biten, bizim fark edemediğimiz meçhul bir şey deler. İşte o vakit delinen yerden içerisi görünmez ama dışarısı görünür. Hakikat oradan gerçekte olduğu gibi görünmez tabii; uykunun sisi yüzünden, kendisinin biraz berisinde yahut gerisinde görünür.”

Sise benzemeyen tuhaf bir sisin içindeydi şehir. On dokuzuncu katın hizasında ben gerçeğim diyen bir güvercin kanat çırpıyordu. Binnaz Hanım'ın tombul elleri vardı. Ucu bucağı görünmeyen bir boşluğa düştü Ziya. Hışır hışır öten naylon şeritler. Te ilerde Suriye! Kaldır başını! Huoop! Yüzü çilli bir çocukluk. Efil efil tüten bir pişmanlık. Hiç işte, hiç bir şey olmadı. "Şikâyetçi misin" "Değilim Komutanım". Kolonya, limontuzu ve su. Bakma öyle karanlıkta Mensur. Aynalı kahve. Güzel Nefise. Kim o uzaktaki adam? Tufana emanet bir dünya.Her kötülük, bir iyiliğin içine akıyor işte.

Heba, göz gözü görmez insafsızlığın, doğruya benzemeye muvaffak olan yalanın, utanmazlığın, linçin, kıstırılmışlığın romanı. Edebiyatın kirişlerini çatlatan büyük bir yazardan yalnızlığın, pişmanlığın, askerliğin, heder olmuş bir ömrün romanı. İpek kadar yumuşak ve ipek kadar sağlam.

Sadık okurları için yeni keşifler sunacak, yeni tanışanları sadık okurlara dönüştürecek bir Hasan Ali Toptaş romanı...

“İnceldiğinde, çeşitli sebeplerle delindiği de olur uykunun. Ne bileyim, bazen zihnimizdeki sivri uçlu bir hatıra deler onu; bazen henüz hazmedemediğimiz bir sözün acısı, bazen kolu bacağı aklımızın dışında kalan bir düşünce yahut bir duygu, bazen de... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
emili okumuş.
Heba

“İnceldiğinde, çeşitli sebeplerle delindiği de olur uykunun. Ne bileyim, bazen zihnimizdeki sivri uçlu bir hatıra deler onu; bazen henüz hazmedemediğimiz bir sözün acısı, bazen kolu bacağı aklımızın dışında kalan bir düşünce yahut bir duygu, bazen de etrafımızda olup biten, bizim fark edemediğimiz meçhul bir şey deler. İşte o vakit delinen yerden içerisi görünmez ama dışarısı görünür. Hakikat oradan gerçekte olduğu gibi görünmez tabii; uykunun sisi yüzünden, kendisinin biraz berisinde yahut gerisinde görünür.”

Sise benzemeyen tuhaf bir sisin içindeydi şehir. On dokuzuncu katın hizasında ben gerçeğim diyen bir güvercin kanat çırpıyordu. Binnaz Hanım'ın tombul elleri vardı. Ucu bucağı görünmeyen bir boşluğa düştü Ziya. Hışır hışır öten naylon şeritler. Te ilerde Suriye! Kaldır başını! Huoop! Yüzü çilli bir çocukluk. Efil efil tüten bir pişmanlık. Hiç işte, hiç bir şey olmadı. "Şikâyetçi misin" "Değilim Komutanım". Kolonya, limontuzu ve su. Bakma öyle karanlıkta Mensur. Aynalı kahve. Güzel Nefise. Kim o uzaktaki adam? Tufana emanet bir dünya.Her kötülük, bir iyiliğin içine akıyor işte.

Heba, göz gözü görmez insafsızlığın, doğruya benzemeye muvaffak olan yalanın, utanmazlığın, linçin, kıstırılmışlığın romanı. Edebiyatın kirişlerini çatlatan büyük bir yazardan yalnızlığın, pişmanlığın, askerliğin, heder olmuş bir ömrün romanı. İpek kadar yumuşak ve ipek kadar sağlam.

Sadık okurları için yeni keşifler sunacak, yeni tanışanları sadık okurlara dönüştürecek bir Hasan Ali Toptaş romanı...

“İnceldiğinde, çeşitli sebeplerle delindiği de olur uykunun. Ne bileyim, bazen zihnimizdeki sivri uçlu bir hatıra deler onu; bazen henüz hazmedemediğimiz bir sözün acısı, bazen kolu bacağı aklımızın dışında kalan bir düşünce yahut bir duygu, bazen de... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
emili okumuş.
Tante Rosa

İletişim Yayınları Sevgi Soysalın bütün eserlerini yayımlıyor. İlk kitap Tante Rosa, Sevgi Soysalın ölüm yıldönümü olan 22 Kasımın haftasında çıktı. 1968de yayımlandığında, çocukluğu Birinci Dünya Savaşı Almanyasında geçmiş, Rosa adlı bir kadının hayat hikâyeciklerini içeren bu roman, edebiyat çevrelerini şaşırtmış ancak pek de anlaşılamamış. Sevgi Soysalı 12 Mart dönemi edebiyatı yoluyla tanıyan okura ise hiç ulaşamamış. Oysa Tante Rosa, Sevgi Soysalı 12 Mart döneminin simge yazarı yapanın yalnızca 12 Mart değil, Tante Rosada ilk filizlerini veren cesur bir kadınca duyarlılık olduğunun en güzel ispatı. Bütün Eserleri dizisinde önce kronolojik bir sırayla romanları yayımlanacak Sevgi Soysalın. Tante Rosadan sonra sırada kadın-erkek ilişkisi ve evlilik temasını işlediği romanı Yürümek var. Soysal bu romanıyla (1970) TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülünü kazanmış. Ve yine bu romanı nedeniyle müstehcenlik gerekçesiyle yargılanmış. Daha sonra gelen Yenişehirde Bir Öğle Vakti, özellikle Ankaralı solcuların çok sevdiği, etkilendiği bir roman. Oradaki Ali karakteri, ideal bir devrimci modelidir; bir kuşak onu örnek alarak devrimciliği öğrenir. Bir sonraki romanı Şafak ise Murat Belgenin sözleriyle devrimci Türkiye romanı için çok yeni ve çok önemlidir çünkü Sevgi Soysalın olayların nesnelliği ve insanların öznelliği arasında kurduğu diyalektik ilişki, Marksist bir estetiğin ürünüdür. Sevgi Soysal, kanser tedavisi için gittiği İngilterede hastalık-tedavi ötesi şeyler yapmaya çalışır. Burada yazmaya başladığı romanı Hoşgeldin Ölüm yarım kalır. İletişim Yayınlarından çıkacak Hoşgeldin Ölümün ardına Sevgi Soysalla aynı dönemde yaşamış ve yazmış, Attilâ İlhan, Oya Baydar, Tomris Uyar, Adalet Ağaoğlu, Ahmet Oktay ve Vüsat Bener gibi isimlerin tanıklıkları eklenecek. Hoşgeldin Ölüm, bu haliyle belki de bir hüzün kitabı olacak. Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu, romanlardan sonra ilk yayımlanacak anı kitabı. Muzip bir dille yazılmış bu anılar, tefrika edilirken bazı solcuların tepkisini çekmiş. Öykü kitabı Barış Adlı Çocuk, 12 Mart öncesini, daha sonraki değişimi ve hastalığı konu ediyor. Yeni Ortam ve Politika gazetelerine yazdığı yazılarının toplandığı Bakmak ise ilk öykü kitabı Tutkulu Perçemin ardından yayımlanacak. Yıldırım Türker, bu siyasi deneme yazılarının gazete yazarı olmaya kalkmasındaki en önemli neden olduğunu söylüyor. Türker, Sevgi Soysalın kendisi için ilkgençliğinde dünyayla arasına gerili; şefkatle harelenmiş bir zekâ, isyankâr bir neşe, kül yutmaz bir duruştan dokunmuş bir tül olduğunu yazıyor. Sevgi Soysalın İletişimden çıkacak son eseri ise daha önce yayımlanmamış oyunu Venüslü Kadınlar. Yayına hazırlanan bir diğer kitap da, Sevgi Soysalın eserleri üzerine edebiyat eleştirisi ağırlıklı yazılardan oluşan bir derleme. Genç yaşta kaybettiğimiz Sevgi Soysalın bütün eserleriyle yeniden gündeme gelmesi, onunla büyümüş bir kuşağın ona borcunu ödemesi, onu tanımadan büyümüş bir kuşak içinse önemli bir fırsattır.Tante Rosadan...Bu işin bir başka işten ne ayrıcalığı var? Bir adamın paltosu için para almakla b.. için para almak arasında ne... fark var? Bu da bütün insanca işler kadar pis. Günler geçiyordu bu uykuyla uyanıklık arasında. İnsan hiçbir şeylere aldırmamaya bir başladı mı. Ne kendi durumunu ne de bütün durumları üstünde durmaya değer bulmadı mı? Bu bir kış uykusudur ki hiçbir yaz sökemez. Ne ışığı kapatıp uyuyor, ne okuyor ne de sevişiyor: Yatıyordu. Bazen yorgandan ayağını çıkarıp saatlerce bakıyordu. Yarın yıkarım ayaklarımı, yarın yıkarım, yıkamıyordu, ayaklarının az kirlendiğine şaşarak bakıyordu. İnsan geçmişini unutabilir...

İletişim Yayınları Sevgi Soysalın bütün eserlerini yayımlıyor. İlk kitap Tante Rosa, Sevgi Soysalın ölüm yıldönümü olan 22 Kasımın haftasında çıktı. 1968de yayımlandığında, çocukluğu Birinci Dünya Savaşı Almanyasında geçmiş, Rosa adlı bir kadının hay... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 1 ay
Daha Fazla Göster

emili şu an ne okuyor?

Favori Yazarları (2 yazar)

Favori yazarı yok.