Filmi de dahil harika bir kitap. Objektif olduğunu düşünüyorum, çok gerçekçi anlatılmış.
Şimdiye kadar okuduğum en güzel ve en anlamlı kitaptı.Bence herkes okumalı.Özellikle ırk ve renk ayrımcılığı yapanlar mutlaka okumalı.Orjinal adı "The Help" filmi de çok güzel fakat kitabı mükemmel.
Aibileen'in küçük kızı yetiştirme tarzı çok hoşuma gitti. İsmi de Emma, Sophia tarzı değil, çok değişik. Kız isimleri listeme Aibileen Mae'i ekledim. Kitapta en sevdiğim bölüm Celia'nın 4. bebeğini düşürdüğü ve Minny'nin onu tuvaletten temizlemek zorunda kaldığı yer, Celia'nın bahçedeki o iğrenç adama haddini bildirdiği yer -"penisli çörek" lafı psikolojimi bozdu- ve Celia'nın adını unuttuğum saç rengi & dekolteli pembe elbise kombosuyla partide arz -ı endam ettiği yerdi. Minny'nin boklu tartını da unutmamak lazım ve çocuklarının Sugar tarzı isimlerini çok tuhaf buldum. Favori karakterim Celia Rae Foote, ikincisi Minny Jackson, üçüncüsü de Mae Mobley Leefolt. Yazar Mae'in ta kendisiymiş, o yüzden Mae ileride ırkçılığa karşı, çok akıllı ve güzel bir kadın olacak diyebiliriz. Ortalarda bazen cidden çok sıkıcıydı, günler yavaş geçiyordu, günlük hayatla ilgili gereksiz ayrıntı vardı. Ancak "The Help" çıktıktan sonra akıcılaşmaya başladı. Neden bilmiyorum ama Eugenia'ya (aka. Skeeter) ısınamadım. Ben kitabın üstünde filmdeki oyuncular olan versiyonunu aldığım, dayanamayıp resimlere internetten baktığım ve oynayan oyuncuyu hiç yakıştıramadığım için olabilir. Emna Stone iyidir, ama kesinlikle bu rol için değil, belki Lulabelle'e uyardı. Ayrıca Aibileen de çok genç görünümlü olmuş, filmi izleyince hayal kırıklığına uğradım. Skeeter'ın karakterinde kendimden hiç bir şey bulamadım ve her ne kadar zencilerin dostu ırkçıların -haklı olarak biraz çekingen- düşmanı olsa da içten içe ırkçı olduğunu düşünüyorum. Zencileri o da farklı düşünmüyor. Stuart eski aşkı Patricia'nın onu aldattığını anlattığı zaman bir zenciyle mi olduğunu sormuş ve bu benim için bile çok fazla diye düşünmüştü. Beyaz biriyle aldatmaktan neresi farklı? Yine de şükürler olsun arkadaşları gibi değil, Afrikalı siyah çocuklara yardım etmeye dernek kurup, zincirlerle Amerika'ya getirdiklerine köpek muamelesi çeken beyazlardan o kadar iğrendim ki. Kitap çok açık bitti, kız New York'a gidiyor ve Aibileen, Leefolt evinden ayrılıyor. Sonraki hayatları yok. Yazar son sayfalarda kendi aile hizmetçileri Demetrie'yi ve ırkçılığıyla ünlü Mississippi, Jackson'dan olmanın nasıl olduğunu anlatmış. İkinci bir kitap fena olmazdı.
İnsanların siyah-beyaz diye sınıflara ayrılmasını ve o zamanda yaşanan olayları sade bir dille anlatıyor.Dokunaklı ve eğlenceli bir kitap.
Harika bir eser, eğer filmini izlemişsinizdir bile okumak size çok şey kazandıracak.çok beğendim kesinlikle.
Roman yarısından sonra daha sürükleyici.Ama sanki sonunu çabuk getirmiş yazar.Genede güzeldi.Öneririm..
Sonu biraz havada kalmış ama Okurken davranışlarınızı, hayata bakış açınızı, etrafınızdaki insanları ve en çok siyahileri düşündüğünüz bir kitap. 1960' lara gidip " hey bende sizinleyim bu saçmalığa bir son veriyorum" demek, bir Rosa Parks olmak isteyeceksiniz.
Güzel bir kitaptı. Değişik bir şeyler okumak istiyorsanız ideal. Zenciler ve beyazlar hakkında geniş bir perspektif olusturuyor.
Eleştiri yazım: http://sar-msak.blogspot.com/2012/12/degisim-bir-fsltyla-baslar.html
Beyaz-siyah çatışması bize hiç yakın olmayan bir konu olmasına rağmen gayet rahatlıkla okunan, sizi içine alan bir kitap.
İnsanlar siyah ve beyaz olarak ikiye ayrılmazlar.
Nedenini kitap size güzel bir kurguyla anlatıyor.
Biraz geveze bir kitap. Ana kemiği oluşturan olaydan çok az bahsedilirken gereksiz bir sürü ayrıntı yüzlerce sayfa sürmüş. Kitabın çıktığı andan sonrasının ayrıntıları lazım okuyucuya.
Bitmesini hiç istemediğim bir kitaptı.
Karakterler o kadar canlı gibi ki mesela o Hilly'nin yüzüne iki tane çakasınız geliyor ya da Minny'ye sarılıp öpesiniz..
Gerçekten çok etkileyici bir kitap
filminin de aynı müthişlikte olduğunu duymuştum en kısa zamanda izlemeli
ve bu kitap mutlaka okunmalı
"Biz sadece iki insanız.Bizi ayıran çok fazla şey yok.Benim sandığım kadar farklı değiliz."
"Değişim bir fısıltıyla başlar"...
Kitabın arka kapağında "Renkler farklı olsa da duygular hep aynıdır" yazıyor. Bu sözün üzerine söylenecek çok fazla söz yok diye düşünüyorum.
Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen, oldukça iyi bir kurguyla, kelimeleri çok akıllıca kullanarak, yüreğinize dokunarak yazmış. Bu kitabı yazmasında Misssissippi, Jackson'da siyahi bir bakıcı ile büyümüş olmasının etkisi büyük olmalı..
Kitabı okuduktan sonra, filminde aynı tadı yakalayamadım. Önemli ayrıntılar atlanmış, bazıları da değiştirilerek aktarılmıştı.
Duyguların Rengi, benim kütüphanemin kıymetlilerinden..Size de tavsiye ederim.
http://kitabimhayatbulsa.blogspot.com/
Başta biraz sıkıcı gelmişti hatta bir ara kitabı bırakmayı bile düşündüm ama sonlara doğru akış hızlandı ve sonu güzel bitti
Müthiş kitap müthiş hikaye. Aslında hikaye değil gerçeklerdi bunlar. Okudukça zamanında zencilerin ne kadar zor ve ağır şeyler yaşadığını daha da anladım. Gerçi şu zamanda bile öyle muamelelere kalan birçok insan var. Okumalı okutmalı. Sıcacık, içten, samimi bir roman. Filmi de çok güzel yapılmış Oscar adaylığı filmdi zaten.
çok da uzak bir geçmişte değil, 1960larda, amerika'nın güney eyaletlerinde siyah-beyaz ayrımını anlatan etkileyici bir öykü. ilk roman olduğu için biraz eksiklikler var, ama yine de içindeki hikayeleri kah gülerek kah ağlayarak okuyacak, ve etkisinden kolay kolay sıyrılamayacaksınız. oscarlı filmini de izlemek farz oldu :)
Muhteşemdi.Okurken inanılmaz keyif aldım..Hikayenin her karakter tarafından ayrı ayrı anlatılması arada geçen olayları kaçırmışım gibi hissettirse de yine de harika bir konuya sahip nadir kitaplardan..Gerçi sonu çok ucu açık olarak bitti,kitap yayınlandıktan sonraki hayatlarıyla ilgili daha fazla detay olsaydı harika olurdu ama..