Canan Tan'ın Piraye'den sonra okuduğum kitapları fazla teenage geldi, yani küçük kardeşlerimize göre gibi hissettim.Yazarı severim üslubu da akıcı hatta çok başarılı fakat nedense artık okumak istemiyorum, sanırım artık tatmin etmiyor, üzgünüm..
Yazarın beni en çok etkileyen kitabı.Her ne kadar hüzünlü olsada anlatılmak istenen şey başarıyla aktarılmış.Ve hala Türkiye'de tam olarak belli bir bilinç oluşturulamayan organ bağışı konusuna da değinilmiş
Organ bağışı konusunda hassasiyetimizi arttırmayı amaçlamış ancak bunu başarabildiğini pek sanmıyorum. Genel anlamda akıcı bir kitap olmasına rağmen bazı tezatlar da gözden kaçmıyor.
Tatilde okunabilecek Canan TAN klasiklerinden biri.
"En son yürekler ölür" diyerek aşk, yaşam ve organ bağışına dikkat çekmiş, çok iyi ilişkilendirilmiş bütünüyle. Etkileyici.
sonlarına doğru ağladığım bir kitap. fakat konu ve kurgu olarak "senden başka yok" adlı kitaba çok benzettim. tek farkları bu kitapta organ bağışı vardı.
Canan Tan’la ilk tanışmam “En Son Yürekler Ölür” romanıyla oldu. Roman’ın en can alıcı yeri kuşkusuz kiraz kırmızısı spor arabayla yapılan yaklaşık 1 saatlik Kuşadası-İzmir yolculuğu, çünkü olayların akışı tamamıyla değişiyor. Şu an günümüzde çok önemli yeri olan organ nakli konusu kitaba hakim oluyor bir anda.
http://beyazkitaplik.blogspot.com/
Türk filmi gibi, çerezlik...
Lakin organ bağışı konusunda bilgilendirme içerdiğinden faydalı buldum.
Faydalı bir kitap olarak bulmamak elde değil. Canan Tan yaptığı araştırmalarla, dokunacağı noktaları çok iyi bilen biri. Bu konuda onu kıskanmıyor değilim. Kitaplarında kötü sonlarından dolayı kitaplarının sonunu tahmin edebilmek mümkün. Ama bu kitap hayata dönüşü anlatması yönünden fazla da karamsar değildi...
Çok güzel ve duygusal bir kitap. Asla aldatma tarzı klasik reyting dizilerinin konusuna benzemiyor.
Hoş bir hikayeydi. Deniz ve Nehir çok uyumluydu. Birbirlerini çok seviyorlardı ve bu aşk beni etkiledi. Ama Deniz öldüğünde gözyaşlarımı tutamadım. bunu hak etmiyorlardı ama olmuştu bir kere. Ben bu kitapta adeta Nehir oldum. Acısını, sevgisini, şefkatini, aşkını hissettim. Bu Canan Tan büyüsü..
kitapçıda gördüm ilgimi çekti aldım. canan tan hayranı değildim ama son zamanlarda çok konuşulduğu için birkaç kitabını okumuş ve birkaçına da göz gezdirmişliğim vardı.sonuç olarak üslubunu çözmüştüm yazarın. kitabı aldım ama canan tan'ın yine sıkıcılıktan kurtulamamış bir romanıyla karşı karşıya olduğumu eve gidince anladım. ha gayret biraz daha okuyayım belki sonra açılır dedimse de 100küsürüncü sayfalarda pilim bitti, bi kenara attım. kitaplığımda şimdi öylesine kalabalık yapmakta bu kitap. değerli zamanını öldürmek istemeyenlere de kesinlikle önermiyorum.
cok fazla uzun gereksiz tasvir ve anlatim var.. bi yerden sonra sayfa atlayarak okudum diyebilirim.. sonu guzel etkileyici ama beklenen bi hikaye.
Sürekli kendini tekrarlayan bir Canan Tan... Hayatın gerçekleriyle pek bağdaştıramadım ben. Çok sığ kaldı.
bu kitapta organ bağışının ne kadar önemli olduğunu ayrı bir tat kadar anlatması çok hoşuma gitti elimden bırakamadım