Paul Auster'ın bilindik lezzetinin çok uzağında. Yazarın müptelaları için denecek çok fazla söz yok ama kesinlikle Auster'a Görünmeyen'den (ya da Timbuktu'dan) başlamayın derim.
Başlardaki sıkıcılığı sizi yanıltıyor. Başlarda anlatılan şeyler de öyle. Bİrbirine girmiş bir çok hayatın anlatıltığı, okurken anlatanların anlattıklarının gerçek mi yalan mı -elbette kitabın içinde yaşayan karakterlerin gözünden bir gerçeklik- olduğunu sizin de karıştırmaya başladığınız, ikinci yarısının neredeyse akar gibi okunduğu harika bir roman.
Paul Auster -anlattıkları ilginizi bile çekmese- öyle güzel bir anlatıma sahip ki kendini çok güzel bir şekilde okutuyor.
Paul Auster'ın okuduğum ilk romanı oldu bu. Yaklaşık bir yıl önce kitaplarımı aldığım kişi Auster'in en iyi kitapları dediği onbir kitaplık bir set hazırlamıştı bana okumak yeni kısmet oldu. Çok beğendim nefis bir kurgusu var tiplemeler çok iyi tavsiye ederim.
Görünmeyen arzularımız, hayalimizin de ötesindeki isteklerimiz, dünya var oldukça sonuca varmayacak adalet arayışımız.. Bunların ışığında yazılmış akıcı bir roman. New York Üçlemesi ile adını duyduğum Paul Auster'ı okumaya karar verdiğimde Görünmeyen romanını neden seçtiğimi hatırlamıyorum. Belki 68 Kuşağı'ndan karakterler içeriyor olmasıydı sebebim belki de cinsel açlık ve adalet arayışı gibi birbirinden uzak kavramları bir ilişkiler yumağında anlatıyor oluşuydu. Sebep ne olursa olsun iyi bir seçim yaptığımı düşünüyorum, bu yüzden gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum!
Paul Auster yine çok iyi bir kurguyla, kendini sıkmadan okutan harika bir roman yazmış. Auster'ı ucundan da olsa beğeniyorsanız okumanız gereken bir kitap.