Günah Prensi (Notorious, #5)

Yazarın iki kitabını okuduktan sonra yeni çevrilen kitabının konusu güzel olursa bir şans vermeyi düşünmemle kitabı okudum bitirdim.

Kitabın başında çiftimizi birbirine aşık bir şekilde görüyoruz ancak ben tanıştıkları andan ayrılıklarına kadar geçen süreyi oradan da asıl konuya gelinmesini isterdim, ara paragraflarda nasıl tanıştıklarının ve ayrıldıklarının anlatılmasını değil.

Julienne birçok okuyucuya kendini sevdirecek bir karaktere sahip. Dıştan normal bir insan gibi dursa da içinde fazlasıyla acı bulunduran ve kocaman bir yüreği olan bir kadın var karşımızda.

Dare ise... Ben şahsen onu da çok sevdim. Değişim üstüne değişim geçiren bir karakteri tanımış oldum. Önceden boş bir hayat, Julienne'yle ayrılıklarından sonra daha da boş bir hayata düşmüş olması ve yedi sene sonra Julienne'yi elde etmek için gösterdiği çabalar gayat başarılı bir şekilde aktarılmıştı.

Ama bunların dışında kitabın çok da istenileni vermedi bence.

En önemli eksiği aksiyondu. Yazar konu olarak gayet aksiyonlu bir şey seçmiş ama romantizmle dengelemeyi başaramamış. Sürekli Caliban kim diye araştırıldı duruldu. Asıl maceranın başlaması gereken yerde (17. bölüm) hep bir durağanlık sonrasında oldu da bitti bir hava vardı. Romantizm fazlaca ön plandaydı.

Konuşmadan çok iç sesler mevcuttu. Hadi onu geçtim bu iç seslerin bir süre sonra kendini tekrar etmesi hoş değildi.

Kitabın sadece Julienne, Dare, Lucian ve şu an adını hatırlayamadığım Julienne'den hoşlanan diğer adamın üzerinden gidilmesi bir süre sonra sıktı.

Ve Epsilon'un bu sene olmazsa olmazı çeviri faciaları.

Sanırım bu yazara bir şans daha vermeyeceğim benim için eh'lik bir yazar olarak kalacak kendisi.

Kitabın her sayfasında yazım hatası vardı. Epsilon bu başarısıyla gönlümde yerini aldı.

Kitap önce yedi yıl önce ki kısa bir bölümle başlıyor.
Julienne Laurent İngiltere'ye annesi ile gelmek zorunda kalan bir Fransızdır. Dört yaşından beri İngiltere'de yaşamış olmasına rağmen Fransız göçmeni olduğu için çoğu kişi tarafından yabancı olarak kabul edilmiştir.Babası Fransa'daki terör rejimi sırasında idam edilen bir konttur. Şimdi ise annesi ile birlikte bir şapka dükkanları vardır. Günah Prensi yani Dare Wolverton ile sevgilidir. Dare'in büyükbabası evlenmelerine onay vermez. Tek varisinin seçkin olsa bile bir Fransız göçmeniyle evlenmesini istemez. Kendi aralarında nişanlanmışlardır ama Dare kaçıp evlenmek ister. Julienne ise sevgilisinin tek ailesi olan büyükbabası ile arasına girmek istemez. Biraz zaman tanımak ister fakat o zaman olayları daha kötü bir hale getirir. Büyükbabası onaylamak yerine Julienne'yi vatan hainliği ile suçlamıştır. Parayla tuttuğu birini Julienne'nin sevgilisi gibi gösterir. Daha fazlası var ki çok çok sinirlendiren ve üzen olaylar. Julienne ise klasik bir durum olarak sevgilisini reddedilmekten kurtarmanın tek yolunun nişanı bozmak olduğunu bildiğinden her şeyi kabul eder. Okurken Türk filmi izliyor hissine kapılmadım dersem yalan olur ama sevdim.
Aldatıldığını düşünen Dare aralarında ki nişanı bozar ve aşıklar böylece ayrılmış olur.
Dare nişanı bozduktan sonra İngiltere'nin önde gelen hovardalarının kötü şöhretli kulübü Hellfire Derneğinin liderliğini üstlenmiştir. Kendisini bırakmış, çapkınlıkları ile ün salmış ve zevklerin prensi lakabını almıştır. Başka kadınlarla Julienne'nin anılarından kurtulmaya çalışmıştır.
Olanlardan sonra çıkan skandal Julienne'nin orada yaşamasını zorlaştırmış,herkes kendisine sırt çevirince annesi bu duruma dayanamamış mecburen taşınmışlardır. Annesinin hastalığı için paraya ihtiyaçları olduğundan aktris olarak çalışmıştır. Hatta kazancı yetmediği zamanlar da başka çaresi olmadığından koruyucu bile bulmuştur.

Julienne yıllar sonra Dare ile karşılaşma riskine rağmen kazanacağı para için Londra'ya gelir. Şehrin gözbebeğidir. Herkes peşindedir ve Londra'nın en parlak mücevheri olarak anılır. Ama o yeterince başarılı olup para kazanırsa kendi geleceğine karar vermek için özgür olacağını düşünür. Bir daha asla bir erkeğe karşı korumasız olmamaya kararlıdır.
Dare Julienne'e karşı savunmasız olmamaya kararlıdır tabi Julienne'de. Ama daha ilk andan Julianne'nin ortaya çıkması ile Dare'nin uzun zaman önce öldüğünü sandığı duyguları uyanmıştır.

Dare yakın arkadaşı olan önce ki kitaplardan tanıdığımız Lucian Wycliff'in ölümcül bir haini yakalamak için kendisini ataması ile Julienne ile tekrar bir araya gelir. Şüphelendikleri kont Julienne ile ilgilendiğinden Dare Julienne'i konta yaklaşmak için kullanmaya karar verir. Ayrıca Julienne'ninde Fransız casusu olabileceğini düşünür.Önce Julienne'in peşine düşen taliplerinden biri gibi davranır aralarında bir iddia da olur ve en sonunda haini yakalama işine Julienne de katılır.

Böylece yolları yedi yıl sonra kesişen çift duygularına yenik düşmemeye çabalarken uzak duramaz. Bir de haini yakalamak için girdikleri mücadele ile aksiyonda katılır. Bence iki durumun dengesi de çok iyiydi aşk geri planda kalınca sevmiyorum çok çok iyi olmuştu dengesi.
Yazarı seviyorum sadece aşk dolu çiftler yazmıyor hayatın acı gerçeklerine de yer veriyor. Başlarına talihsizlikler gelmiş karakterleri yazma da çok iyi.
Julienne'i çok sevdim yedi yıl önce ki çaresizliği, umutsuzluğu üzücüydü. Dare harikaydı Julienne için yaptıkları güzeldi. Onun için değişmeye kararlı oluşu ve kıymetli mücevherim demesi çok güzeldi sevdim.

Önce ki kitapların kahramanlarından Damien Sinclair ve Vanessa, Lucian Wycliff ve Brynn'da vardı. Tüm kahramanların toplandığı bölümleri seviyorum keyifle okudum akıp gitti.