Kapıların Dışında, savaştan dönen Beckmann’ın hikâyesini anlatır. Ölülerin diyarından tesadüfen geri dönebilenlerden biridir o. Fakat ne eşi ne evi ne de ülkesi bıraktığı gibidir. Şimdi her yer enkaz, herkes kaypaktır ve Beckmann nihilist bir tavırla ölümü arzular.
İkinci Dünya Savaşı’nın toplumda yarattığı yıkıcı etkileri ele alan “yıkıntı edebiyatı”nın, HeInrIch Böll’le beraber en önemli temsilcilerinden biri olan Wolfgang Borchert, nasyonal sosyalizmin ahlaki ve fiziksel kurbanlarından biridir. Büyük yankı uyandıran Kapıların Dışında, yazarın tek oyunudur ve ölümünden bir gün sonra sahnelenmiştir.
Kapıların Dışında, savaştan dönen Beckmann’ın hikâyesini anlatır. Ölülerin diyarından tesadüfen geri dönebilenlerden biridir o. Fakat ne eşi ne evi ne de ülkesi bıraktığı gibidir. Şimdi her yer enkaz, herkes kaypaktır ve Beckmann nihilist bir tavırla... tümünü göster
“Yaşamak için ayağa kalkmamışken, yazmak için oturmak nasıl da beyhudedir.”
-Henry David Thoreau-
Nietzsche’nin Kara Orman’da yürürken göz çukurlarına dolan mutluluk gözyaşları, Rimbaud’nun tahta ayağıyla açılacağı çöllere dair kurduğu düş, yasaklı Rousseau’nun Alpler’deki adımları, Thoreau’nun Walden’daki gezintisi, Nerval’in dar sokaklardaki aylaklığı ve daha niceleri... Aylaklar, göçebeler, sürgünler, hacılar, kaçaklar, seyyahlar, münzeviler ve mülteciler yürüyorlar. Peki yürümek sadece evle iş arasında gidip gelmek, bir yerlere yetişmek ve koşuşturmak değil de evrenle özel bir ritim, akort ya da hafifleme içinde buluşmak olabilir mi? Yeryüzüyle hemhal olup kendimizi başkalaşmaya açarak yürüyebilir miyiz?
Yürümek iki mesafe arasında gidip gelmek değil yaratıcı bir eylemdir. Hem kendi yalnızlığımıza çekildiğimiz hem de toplum olarak bizi dönüştürecek bir ayağa kalkıştır. İki büklüm vücudun karşısında dikilmeye çalışan, attığı her adımda yeryüzünün gerçek bir parçası olduğunu fark eden Homo Viator’un eylemidir. Çünkü Yürüyen İnsan kendi üzerine çöken kaygı, haset ve korku yumaklarını çözer, varlığını yeryüzünün ebediyen yeni olan kalbine düğümler. Yürüyoruz, işte bu düğümü atmak için.
“Yaşamak için ayağa kalkmamışken, yazmak için oturmak nasıl da beyhudedir.”
-Henry David Thoreau-
Nietzsche’nin Kara Orman’da yürürken göz çukurlarına dolan mutluluk gözyaşları, Rimbaud’nun tahta ayağıyla açılacağı çöllere dair kurduğu düş, yasa... tümünü göster
Bu romanın her satırından kan sızıyor... Dr. Catherine Cordell Savannahda seri cinayetler işleyen bir katilin vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi Bostondadır. Ancak başka bir katil bu kentte de gerilim yaratmaktadır. Kadınların rahimlerini kesip alan ve korkunç işkencelere tabi tutan adama Cerrah adı verilmektedir. Catherine Cordell birdenbire bu katilin de hedefi haline gelecektir
Bu romanın her satırından kan sızıyor... Dr. Catherine Cordell Savannahda seri cinayetler işleyen bir katilin vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi Bostondadır. Ancak başka bir katil bu kentte de... tümünü göster