Bir solukta okuduğum bir kitap, sonu benim için süpriz oldu, Tin Win'in hikayesinden o kadar çok ders çıkarılacak şey varki, kitabın sonunda ağladığımı itiraf etmeliyim, kitabı okuduktan sonra sık sık gözlerimi kapatıp çevremi dinlemeye başladım..Herkese tavsiye ederim
Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler / Jan-Philipp Sendker
Bir gün sabaha karşı babasını karısında gördüğünde Julia,bunun onu son görüşü olduğunu düşünmemişti. Aradan geçen dört yıl sonrasında babasına ait bir mektup bulur. Bu mektubu Mi-Mi adlı bir kadından gelmektedir.
Julianın yapması gereken babasına ne olduğu ve şuanda nerede oldugunu öğrenmektir.
Mektubun geldiği adrese gitmek için uzun ve yorucu bir yolculuk yapsada gizli kalan her şeyi ortaya çıkarmaya kararlıdır. Ama karşılaşacağı Mi-Mi ve Tin Vin’in hikayesi yıllardır neden babasının hep hüzünlü olduğunun açıklayacaktır…
Babasının doğduğu ve hikayenin başladığı kasabaya gider ve U Ba adında bir adamla karşılaşır.
U Ba hikayeyi anlatmaya başladığında gerçekler yavaş yavaş kendisini etkilemeye başlayacak ve tanıdığı babasının aslında hiç tanımadığına şahit olacaktır.
Tin Vin’i annesinin uğursuz olduğunu düşünüp terk ettiğinde ve günlerce bir ağacın altında gözlerini kaybettiğini öğrendiğinde hikayenin başladığını sanar ama asıl hikaye,görmeyen gözleri ile sakat olan ve her yere beraber gittiği Mi-Mi’ye aşık olduğunda başlayacağını öğrenir..
……………………………
Daha uzun bir şekilde anlata bilirim, bu kitabın üzerine okuduğum 8 kitap daha olmasına rağmen hala satırların arasında ki ilişkiyi hatırlıyor ve bu ikilinin aşklarına imrenerek bakıyorum…
Ne oldu da bu ikili ayrıldı? Ne oldu da Tin Vin görmeye başladı? U Ba bu kadar deri bir hikayeyei satır atlamadan nasıl bu kadar şey biliyordu? Ve daha da önemlisi aradan geçen kırk yılda Tin Vin ve Mi-Mi ye ne oldu?
Tavsiye edebileceğim sevdiğim kitaplardan biri oldu diye bilirim bu kitap için ve kesinlikle TAVSİYE EDERİM…..
Babası öldükten sonra küçük yaşta annesi tarafından terkedilen ve görme yeteneğini kaybeden Tin Win ile doğuştan engelli olan Mi Mi'nin etkileyici hikâyesi...
Tin Win ile Mi Mi ' nin hikayesi öyle dokunaklıydı ki , böyle bir aşk görmedim ben . Okurken soluğum kesildi sanki , gözlerimin dolmasına engel olamadım diyebilirim . Çok duygu yüklü , okumanızı tavsiye ederim .
Kitabı isminden etkilendiğim için aldım. Okuduktan sonra da çok doğru bir tercih yaptığımı anladım. J.P.Sendker'i ilk kez duyuyordum ve bu, okuduğum ilk kitabı oldu. Romanda anlatılan olayı çok beğendim. Konuyu etkileyici bir üslupla işlemiş. Sonraki sayfaları merak ettirdiği için bir çırpıda bitiriveriyorsunuz. Ancak ilk kısmına biraz sabretmeniz gerekiyor. Yazarı okunacaklar listeme aldım. Mutlaka tavsiye ederim.
bazı kitaplar bende daha derin iz bırakıyor.bu kitapta onlardan biri.ne olacak nasıl bitecek diye büyük merak içerisinde okudum.çok farklı anlattıklarıyla hissetirdikleriyle..
Çok farklı ve bence insanı böyle etkileyen ama nasıl etkilediğini anlamadığınız bir kitap. Tuhaf bir kitap farklı bir havası var. Şimdiye kadar okuduğum hiç bir kitap böyle bir duygu bırakmamıştı bende :)
Bilmiyorum belki yazar sadece bende öyle bir etki bıraktı ama elimden düşürmeden okudum. İnanılmaz sürükleyici bir hikaye ve güzel tasvirler sayesinde gözümde canlanıyormuşcasına okuduğum bir kitaptı. Şiddetle tavsiye ederim...
Beni duygusal yönde etkileyen ender kitaplardan biridir.Kitap hakkında mistik,tuhaf,garip,güzel, ilginç...gibi herşey söylenebilir ama okuyana bir şekilde farklı duygular hissettirdiğini kabul etmek lazım..
http://fairytaleess.blogspot.com.tr/2016/07/her-kalp-kendi-sarksn-soyler-kitap.html
Kitabı kurgusundan tutun anlatımına kadar her şeyiyle çok sevdim. Özellikle yazarın olayları masalsı bir dille aktarması çok çok çok hoşuma gitti. Öyle ki, kitap bu kadar akıcı olunca bir oturuşta çok fazla okuyabiliyordum. Bazı günler hiç kitap okumadığımı da hesaba katarsak, kitabı çok kısa sürede de bitirdim. Dışı kadar içinde de sıcacık duygular barındıran bu kitaba bir şans verin derim.
https://illekitap.blogspot.com/2020/01/jan-philipp-sendker-her-kalp-kendi.html
Kitabın Arkadya Yayınları'ndan çıkan baskısı ile karşınızdayım. Daha öncesinden Koridor Yayınları logosuyla çıkmıştı bu kitap, o zamanlar okumamıştım ama Arkadya logosuyla okumadan geçemedim. Çünkü yayınevinin çıkardığı kitapların türünü bildiğimden ve sevdiğimdan bu kitabı da okumalıydım.
Öncelikle demezsem içimde kalır, kesinlikle bu basımın kapak tasarımı diğerinden çok daha güzel :) aşağıda yorumda sağ taraftaki resim diğer basımın kapak tasarımı :)
Bu sefer Arkadya maceramız, bir kızın babasının geçmişine yaptığı yolculuğu... Yeni bir yer, yeni bir kültür, yeni bir inanç ve yaşam tarzlarıyla tanıştık bu kitapta.
Kitabın konusuna gelirsek eğer, üniversite mezuniyetinin olduğu gününün ertesi günü babası ortadan kaybolan Julia, bir mektup bulur. Babasının Mi Mi adında bir kadına yazdığı mektuptur bu. İçinde babasının annesini aldattığına, başka kadınla başka bir hayatı olduğuna dair şüphelerini gidermek ve babasının gitme sebebini öğrenmen için mektuptaki adrese gider. Orada kendisini bekleyen U Ba adında bir yaşlı adam babası hakkında bir hikaye anlatacağını söyler. Babası Tin Win'in doğumundan itibaren başlayan hayatının hikayesini anlatırken, babasının aslında bir sır gibi sakladığı hayatının ilk 20 yılını yılını öğrenir. Ve gizemli kadın Mi Mi'yi de öğrenir. Babasının yaşadığı tüm karamsar, içine kapanık dünyasını aydınlatan, kalbini çalan genç kızı... ilk aşkını ve belki de tek aşkını...
Toplumlardaki batıl inançları, onlara delicesine inanan ve onlara göre yaşayan insanları okumak aslında zaman zaman beni sinirlendirdi. Çünkü böylesine cehalet nasıl olabilir dedim. Düşünsenize size diyor ki adamın biri aralık ayında herhangi bir cumartesi doğan çocuk lanetlidir ve siz buna inanıyorsunuz. Olan her türlü olaydan o çocuğu sorumlu tutuyor ve onu geride tek başına bırakıp terk ediyorsunuz... Evet, böylesine cahilce batıl inançlı insanları asla anlayamayacağım sanırım.
Tin Win'in başına gelen de tam olarak öyle bir şeydi. Annesi onu terk ettikten sonra gözleri görme yetisini kaybedip de keşişlerle eğitime başlar. Aslında görmek için gözlere ihtiyacı olmadığını öğrenirken kendini de oldukça iyi bir şekilde eğiten Tin Win, bir genç kızla tanışır. Mi Mi...
Mi Mi'de yürüyememektedir ama onun ailesi Tin Win'in ki gibi onu terk etmek yerine ona destek olup yanında olmuştur. İkisi arasındaki arkadaşlık aşka dönüştüğünde ve tam mutluluğu yakaladıklarına inandıklarında Tin Win'in amcası ortaya çıkıyor ve onu alıp götürüyor.
Aslında kitabı okurken hayatın Tin Win için ne kadar acımasız planları varmış onu gördük çünkü ne zaman mutlu olabileceği bir durum olsa hep onun mutluluğu elinden alınmış.
Kitap bir hikaye anlatırken aynı zamanda alttan alttan mesajları çok güzel veriyordu. Tıpkı göremiyorsak da diğer duyularımızla çevremizi algılayabileceğimizi, yürüyemiyorsak da bu hayattan kopmayıp savaşabileceğimizi çok güzel bir şekilde okurun önüne koyuyor.
Hayatın aslında gördüklerimizden ibaret olmadığını da okura gösteriyor.
Okuduğum Arkadya kitapları arasında en değişik, en farklısıydı diyebilirim. Biraz ağır gidiyor, hareket, aksiyon, olaylar yok belki ama kurgu çok güzeldi.
Resmen lanetli olduğuna inanılan bir çocuğun hayatına dokunmuştuk ve ben bunu okurken oldukça zevk aldım.
Eğer ki böyle kitapları seviyorsanız deneyin derim, güzel, kalbe dokunan bir hikayesi var. Evet, sizi üzecek veya kızdıracak detaylar var ama bunun yanında Tin Win ve Mi Mi'nin hikayesinde yüzünüzü gülümsetecek çok fazla şey de var.
Bilindik hikaye gibi gelse de okurken ilginç hissettiriyor. Çok basit ve yalın bir anlatımı olmasına karşın yazarın demek istediği herşeyi ve her duyguyu aktarması çok şaşırtıcı geldi bana. İçinde anlatılan o hüzünlü hikayeye son ana kadar çok inanmıştım ama final epeyce yavan geldi. Tahmin edilebilir bir kurgusu olduğundan okurken heyecan isteyenlere bir tık sıkıcı gelebilir.
Sonunu az çok tahmin etmeme rağmen yine de okutan,akıcı bir dille yazılmış ve gözlerimin dolmasına neden olan kitap.Okuduktan sonra bir dakika durup etrafımdaki sesleri algılamaya çalışmam da etkisinde kaldığımın göstergesi herhalde.