İçeriden Ölmek

En Son Değerlendirmeler

9 puan

David Selig, kırklarının ortasında dışarıdan belirgin bir özelliği olmayan bir adamdır. Mezun olduğu üniversiteye yakın oturmakta öğrencilere karşılaştırmalı edebiyat sunum ve tezleri konusunda "hayalet yazarlık" yapmaktadır. Yalnızdır, ancak kafasının içinde herkesin düşüncelerini okuyarak büyüttüğü bir alem vardır, başka zihinlere dokunarak yaşamakta hayatını 3. kişilerin deneyimleri üzerinden algılamaktadır. Ancak tıpkı yeni başlamış olan kelliği gibi telepatisindeki dengesizlikler ve azalmalar bir gün söneceğini düşündürmektedir. Entropiye verilecek bir kurban mı olacaktır? Selig'in, geçmişini, gücünü, etkilerini ve ilişkilerini sorgulaması gerekecektir....

Orta yaş kriziyle beraber azalan güçleri, kelliği ile özdeşleştirilmiş ve iktidarsızlıkla vurgulanmış. Benmerkezci bir karakter olan Selig kendine acıma çukurunda gün geçtikçe çürüyen bir adam. Hayatları ve insanları transparan algılayan Selig dolaylı bir yaşam sürüyor. Şizoidliği gücünün kaybolşuyla özdeşleştiren karakter yaptığı şeyi röntgencilik olarak algılamasına rağmen bundan geri duramıyor. Selig'in başarısız ilişkileri ( aile, dost ve sevgili...) üzerinden yazar bize yalan söylenmesine muhtaç olduğumuz argümanını yürütmüş. Her bilgi parçacığına zahmetsiz sahip olmak ve kesinlikle bilmek karakteri insanlara güvensiz ve içine kapanık hale dönüştürmüş. Şiirsel tasvirler ve detaylı tanımlar son derece başarılı bir aktarımla okuyucuya sunulmuş. Selig'in yaptığı edebi incelemeler en son aktarılan konunun derinliğine güçlü vurgular yaparak anlatıyı zenginleştiriyor. Göndermeler ve incelemelerde vurgulanan kavramlar yerinde ve abartısız, net.

Selig'in özdeşleştiği karakter olan üvey kardeşi ile olan ilişkisi kendi gücüne atıf olarak da rahatlıkla algılanabilir. Sevgi / nefret ilişkisine sahip bir ailenin son üyeleri birbirlerine olan güvensizliklerini yenmek için ciddi çabalar harcıyorlar, araya karışan ensest korkusu gibi parazitler ilişkiyi vurgulamaktan ziyade Selig'in gücüne haddinden fazla abanması ve kendini bu koşul olmadan tanımlayamamasının altını çizen muhteşem bir metafor. Selig üzerinden yürütülen tartışmalar içedönük / dışadönük, bilgi / cehalet ikilemleri olduğu kadar uyum / uyumsuzluk'u da içeriyor. Freudyen göndermelerle katman kattığı kardeş ilişkisi, sevgi için rekabet kavramına dikkat çekiyor ve toplumdaki sosyal darwinist algıların altını çiziyor.

Karakter temas etmekten korktuğu için gücünü kullanarak önce güvence arıyor, kendini kabullenememiş, bir ucube olarak algılanacağını düşündüğü için sırrını paylaşamamış. Kendini değiştiremediği çin başkalarını değiştirmeye çalışması hüzünlü ve motif olarak, çarpıcı önermelerle okurla buluşuyor. Entropi açılımı yapılan pasaj gözden kaçacak gibi değil. Galathea göndermesi, karakterin benmerkeciliğini göz önüne koyan en güçlü öğe. Başka karakterlerin algıları üzerinden Amerikan Rüyası eleştirisi ve son bölümdeki Tanrı sorgusu çarpıcı ve sert önermelerle dolu. Kendi gibi bir telepat olan Nyquist karakteriyle olan zıtlıkları, kendini sorgulamasına neden olurken, gücünün onu nevrotik yapmadığı gerçeğiyle yüzleşmesine neden oluyor.

Akıcı dili, eleştirel yapısı, sert önermeleri, göndermeleri ustalıkla ve yerinde kullanması döneminin tarz ve akımlarını irdelemesi yoluyla geniş bilgi aktarması gibi özellikleri basit bir orta yaş krizi senaryosunun varoluşsal bir mücadeleye dönüştüğü kurguyla taçlandırılmış bir modern çağ klasiğine dönüştürüyor, bir okuma şöleni sunuyor.

7 puan

özgün bir konu, ilk 80-100 sayfa müthiş ancak daha sonra kitap duraksıyor bence, daha iyi olabilirdi...

9 puan

Çok çarpıcı.

Profil Resmi
9 puan

Hani bazı kahramanlar güçlerinin hem bir hediye, hem de bir lanet oluşundan bahseder, ama biz yine de onların günü kurtarışını izler pek de lanetlik bir yanı yok bence deriz ya. İşte bu hikayede kahramanlar yok. Olayın tamamen lanet tarafu ele alınmış bunu da çok güzel bir şekilde yapmış yazar. Niye bu tarz daha çok eser yok dedirtti.

10 yıl, 10 ay
Profil Resmi
9 puan

Özel güçlere sahip olmanın hem güzel bir şey, hem de bir lanet olabileceğini gösteren bir roman, ama asıl anlattığı konu her insanın bir gün içeriden öleceği, insanoğlunun kaçınılmaz sonu. Çok değişik bir kitap. Edebiyat seviyesi çok yükseklerde.

8 puan

Oylum Yılmaz'ın eleştirisinden alıntı;
"Robert Silverberg’in “İçeriden Ölmek” dediği şey bu. Mucizevi bir yetenekle donanmış bile olsa düşünen, hisseden bir varlığın mutsuzluğa ve elbette ki kaçınılmaz bir şekilde ölüme yazgılı olması. Süperkahraman mitinin budalaca yanlışlığı…"

10 puan

Karanlık, etkileyici.

6 puan

Anlatımı güzeldi fakat ortada takip edilecek, meraklandıran, net bir konu yoktu. Ayrıca yazarın entelektüelliğini gözüme gözüme sokması çok rahatsız etti beni. Ödev bölümleri çok gereksizdi. Sadece yazar, "Bakın neler biliyorum ben," demek için yazmış.

10 puan

Olmuş yine. Bu sefer Robert Silverberg farklı bir üslup kullanmış. Oğuz Atay tarzı bir şekilde diyalog kuruyor kahraman kendisiyle. kendini üçüncü şahıs, ikinci şahıs, bazen tekil bazen çoğul olarak tanımlıyor. Sosyolojiden, aşka insanın çöküşüne neden olan şeyleri kısa bir romanda başarılı bir şekilde tanımlamış. Bulabilirseniz alın okuyun.

10 puan

Yorum yapması kolay bir eser değil gerçekten. Hepsini toparlayıp da bir kaç kelimeye sığdırmak gerekirse kullanacağım kavramlar şunlar olurdu: İlginç, gerçek, etkileyici, derin, açık...

Edebi göndermelerin bolluğu ile başlamak istiyorum. Altı çizilesi pek çok bölüm var kitapta. Düşüncelerin aktarılış biçimi ciddi anlamda çarpıcı bir etkiye sahip; öyle ki, David Selig ile birlikte içeriden ölmenin nasıl bir şey olduğunu biz de deneyimliyoruz. Anlatımı baş karakterin beynine tam olarak girmemize olanak sağlıyor; tıpkı onun da başkalarına yaptığı gibi. Ve o beynin içinde görmekten hoşlanmayacağınız pek çok şey var; umutsuzluk, çürüme, ucubelik, üzüntü... Tüm bunlar müthiş bir bilgi birikimi ve belki biraz da boş vermişlikle birleşiyor ve karşımıza düşündüren, etkileyen, mutlaka bir şeyler kazandıran özenli ve kesinlikle farklı bir yapıt çıkıyor.

Kitabın içindeki pek çok gönderme anlatıma harika yedirilmişti. David Selig'in kendi düşüncelerinde yaptığı alıntılar sadece yazarın değil baş kahramanın da kültür birikimini gösteriyor, onu daha iyi tanımamızı sağlıyor. Sayfalar arasında dolaşırken onun yaptığı gibi beyin kıvrımları arasında dolaşıyorsunuz aslında; her şeyi çürümekte olan bir adamın gözünden görüyorsunuz. Eğer sadece bitsin diye okumuyorsanız etkilenmemek gibi bir şansınız yok çünkü kitabın size sunabileceği en büyük nimet bu. Farklı bir görüş, farklı bir tarz, farklı bir bakış açısı, farklı bir düşünce yapısı... Pek çok klişenin aksine hiçbir şey mutlu sona bağlanmak zorunda değil, hiçbir şey olması gerektiği gibi olmak durumunda değil bu kitapta. Her şey çürür, her şey değişir. Selig'in en sevdiği söz de buradan geliyor işte: Yaşarken, çürüyoruz. Ölürken, yaşıyoruz.

Üslubun David Selig'in düşünce biçimini yansıtıyor oluşunun bir etkisi de cinsellik faktörü elbette. Şöyle bir baktığınızda sahnelerde hiçbir şekilde sansürleme ya da çekinme durumu olmadığı, her şeyin olabildiğince açık bir şekilde anlatıldığını görüyoruz hemen. Ve bu o kadar sıradan bir şekilde, o kadar üslubun içine yedirilmiş halde yapılıyor ki bir süre sonra alıştığınızı hissediyorsunuz. (Bu noktada görüş farklılıkları çokça olabilir, ben böyle hissettim desem daha doğru) Çünkü Selig için sahip olduğu yetenekle paralel olarak her zaman için normal bir şey olmuş. Ben bunu çok mantıklı buldum, hiçbir zaman insanların sırlarını sizden saklayamadığını düşünüldüğünde aksi bir durum daha da garip kaçabilirdi bence. Birazcık abartılmış olsa da bu unsurun da kararında olduğunu düşünüyorum. (Bu düşüncemin içinde yukarıda dediğim gibi bir süre sonra alışıyor oluşumun payı çok büyük, zira dünyaya o adamın gözünden baktığımızda hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.)

İçeriden Ölmek aksiyon barındırmayan ve bunu tek bir cümlede dahi aratmayan bir kitaptı. Derin, vurucu, edebi göndermelerle dolup taşan ve mutlaka bir şeyler kazandıracak olan bir eser. Her şey bir yana, farklı bir eser. Her okuyucu kaldıramaz ama kaldırabilecek olanlar da denediğine pişman olmayacaktır.

12 yıl, 10 ay
10 puan

Yaşarken, çürüyoruz. Ölürken, yaşıyoruz.

Kitap hakkında söylenecek şeyleri herkes söylemiş zaten. Zor bir kitap, herkese göre değil. Ama bu muhteşem olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Olağanüstü bir deneyimdi benim için.

10 yıl, 10 ay
9 puan

Müthiş keyifli bir kitap. Ortayaş sendromu metaforu, insan ilişkilerindeki sorunlar, iç çatışmalar güzel betimlenmiş kitapta.İlaveten kahramanımızın 1950 ve 1960 yılları arasında A.B.D. çok okunan kitapları isim isim vermesi, çok az yazarın yapabileceği bir cesaret doğrusu.

3 puan

Kısaca çöp..

Yüzde sekseni sekse odaklanmış araya ödevler için bakın biliyorum abisi tarzı biraz fizik biraz mitojoloji biraz edebiyat tarihinden susamlar serpilmiş, gülünç bir varoluşsal acıyla kalbe dokunmaya çalışılmış yahudi pazarlama uzmanlığınca sunulmuş.

7 puan

http://moonlightcat13.blogspot.com/2017/03/iceriden-olmek-robert-silverberg.html

geri ileri