Hep gazeteler dergiler yapar bu listeyi. İlk defa okuyucu oluştursun bakalım
Hep gazeteler dergiler yapar bu listeyi. İlk defa okuyucu oluştursun bakalım
Ergenliğini hala atlatamamış, kafayı hatıralarla bozmuş, çok sigara içen ve sürekli kaybeden adamların sıkıntıları. Emrah Serbes, ağız dolusu dert üflüyor sayfalardan. Bu kitaptaki her şeyi sadece öykülerdeki adamların değil, Emrah Serbes'in de yaşadığına gerçekten inanıyorum. Tıpkı Dostoyevski'nin baltayla iki kadını katlettiğine inandığım gibi.
Ergenliğini hala atlatamamış, kafayı hatıralarla bozmuş, çok sigara içen ve sürekli kaybeden adamların sıkıntıları. Emrah Serbes, ağız dolusu dert üflüyor sayfalardan. Bu kitaptaki her şeyi sadece öykülerdeki adamların değil, Emrah Serbes'in de yaşad... tümünü göster
Annemin öldüğünü anlatma, onun etkisi altında olduğum için kendisini sevdiğimi düşünmesin.
Tamam Galip.
Karanlıkta uyuyamadığım için gece lambasını açık bıraktığımı anlatma, beni ottan boktan korkan biri zannetmesin.
Tamam Galip.
İlk defa âşık olduğumu anlatma, beni bu konularda tecrübesiz biri zannetmesin.
Tamam Galip.
Geçen sene el frenini çekmeyi unutup Kartal`ı boklu dereye yuvarladığımızı anlatma. Malının kıymetini bilmeyen biri olduğumu düşünmesin.
Tamam Galip.
Babamın orospu çocuğu olduğunu anlatma. Onu bizzat ben anlatmak istiyorum.
Tamam Galip.
Gecenin ilk müşterisi olan, sabahçı kahvelerinde, çorbacılarda ayılan genç adamlar. Bazen en anlamsız yüzü yaşamanın ve bazen yel değirmenini arayan içli bir hatıra. Henüz ölmemişler ve ölümle tanışmamışlara yazılmış hikâyeler... Namluya sürülmüş küfür... Büyümemiş bir çocuk... Pati yapan arabalar, yutkuna yutkuna dinlenen şarkılar ve hayattan meseleler. Kutlanan yenilgiler, hayat kerpiçten bir gökdelen sevgili kardeşim, yanlış bir parantezde yaşıyoruz. Bırak konuşalım, iki çift laf edelim, yüz yüze bakıyoruz...
Emrah Serbes, hayatı kendine katık eden, sokaktan çağlayan bir sesle yeraltının dumanını anlatıyor bize. Bitmez bir ergen öfkesiyle kuyuya düşmüş çocuklara sesleniyor.
Emrah Serbes`ten parça parça anlar, parça parça anılar, paramparça hikayeler...
Annemin öldüğünü anlatma, onun etkisi altında olduğum için kendisini sevdiğimi düşünmesin.
Tamam Galip.
Karanlıkta uyuyamadığım için gece lambasını açık bıraktığımı anlatma, beni ottan boktan korkan biri zannetmesin.
Tamam Galip.
İlk defa... tümünü göster
İstanbul'daki ilköğreniminden sonra, Konya Askeri Okulu, Işıklar Askeri Hava Lisesi ve Askeri Memurlar Okulu'nu bitirip Posof, Terme ve Ankara'da personel subayı olarak görev yaptı. İlk evliliği annesinin isteği ile oldu. 18 yaşında baba olan Uyar ilk eşinden olma 3 çocuğunu memurluk yaptığı yerlerde büyüttü. 1958'de askerlikten ayrılarak Türkiye Selüloz ve Kağıt Sanayisi'nin Ankara şubesinde çalışmaya başladı. 1966 yılında eşinden ayrılıp İstanbul'a yerleştiğinde o dönem Cemal Süreya ile ilişkisi bitme aşamasında olan Tomris Uyar ile şiir üzerine mektuplaşmaya başlarlar. Bu mektuplaşmalar evlilikle sonuçlanır. Tomris Uyar ile evliliklerinden bir erkek çocukları olur.
Hece ölçüsüyle yazdığı ve toplumsal konuları işleyen ilk iki kitabı Arz-ı Hal (1949) ve Türkiyem (1952)'den sonra, Dünyanın En Güzel Arabistanı'yla bireyin iç dünyasına yönelerek yalnızlığın ve çıkışsızlığın peşinde olmuştur. Tütünler Islak(1962) ve Her Pazartesi(1968) 'de koruduğu bu çizgiyi, Divan(1970)'la geleneksel şiirin kalıplarına, Toplandılar (1974) ve Kayayı Delen İncir (1982)'le söz konusu dönemde yaşanan sınıfsal mücadelenin yansımalarına yerini bırakmıştır.
İstanbul'daki ilköğreniminden sonra, Konya Askeri Okulu, Işıklar Askeri Hava Lisesi ve Askeri Memurlar Okulu'nu bitirip Posof, Terme ve Ankara'da personel subayı olarak görev yaptı. İlk evliliği annesinin isteği ile oldu. 18 yaşında baba olan Uyar il... tümünü göster
Şair ve yazar. Asıl adı Cemalettin Seber'dir.
Cemal Süreya 1931'de Tunceli'nin Pülümür ilçesinde doğdu. 1938'de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik'e sürgün edildi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nü bitirmiştir. Maliye Bakanlığı'nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü, Kültür Bakanlığı'nda kültür yayınları danışma kurulu üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yılı aşkın Türk Dil Kurumu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yapmıştır.
Ağustos 1960'tan itibaren yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini Haziran 1966 - Mayıs 1970 arası 47, 1980 -1981 arası iki sayı daha çıkardı. Pazar Postası, Yeditepe, Oluşum, Türkiye Yazıları, Politika, Yeni Ulus, Aydınlık, Saçak, Yazko Somut, 2000'e doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazılarını yayımladı.
İkinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan Cemal Süreya'nın ilk şiiri "Şarkısı Beyaz" Mülkiye dergisinin 8 Ocak 1953 tarihli sayısında yayımlanmıştır. Geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle ikinci yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. Ölümünden sonra adına bir şiir ödülü kondu. 1997'de de Cemal Süreya arşivi yayımlandı.
Şair ve yazar. Asıl adı Cemalettin Seber'dir.
Cemal Süreya 1931'de Tunceli'nin Pülümür ilçesinde doğdu. 1938'de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik'e sürgün edildi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nü bit... tümünü göster
Sosyal adaletsizliğe karşı duran, kamunun vurdumduymazlığıyla savaşan; bürokrasiyle, devlet dairelerindeki tekdüzeklikle ve de yaşamla zaman zaman gırgır geçen, tüm zamanların en sevimli ve çapkın kahramanı Arsen Lüpen´in maceraları başlıyor. Paris´i dolaşmaya gelen ´Pırlanta Kralı´ Rudolf Kesselbahc gücünü daha da pekiştirecek esrarengiz bir adamın peşindedir. Ancak Kesselbahc projelerini hayata geçirmeye fırsat bulamadan bir sabah otel odasında ölü olarak bulunur. Maktülün üzerinde Arsen Lüpen´in kartı vardır. Cinayet, Kibar Hırsız Arsen Lüpen´in nefret ettiği bir eylem olmasına başaran gizemli bir şahsı, onun adına cinayetler işleyip, onu pes dedirtecek durumlara sokmaktadır. Ne var ki Lüpen, yüksek dehası sayesinde olayları bazen dört duvar arasında çözerken, Alman İmparatoru´nu dahi ayağına getirtecek kudrette olduğunu kanıtlar. Lüpen´in tek zaafı kadındır; bu kez de aşık olacaktır... Acaba bu aşk mutlu sonla mı bitecek?.. Göreceğiz. ...
Sosyal adaletsizliğe karşı duran, kamunun vurdumduymazlığıyla savaşan; bürokrasiyle, devlet dairelerindeki tekdüzeklikle ve de yaşamla zaman zaman gırgır geçen, tüm zamanların en sevimli ve çapkın kahramanı Arsen Lüpen´in maceraları başlıyor. Paris´i... tümünü göster