Şimdi kitabın genel konusuna bakarsak Heather'in annesi doğumda, babasıda kızımız 16 yaşındayken ölmüş..Ve akrabalık derecesini hatrılamıyorum -ya amca yada dayı- amcası ve yengesiyle kalmak zorunda kalmış..İki yıldırda onlarla yaşamakta..
Amca sönük, ezik bişey..Hanım ne derse o..Kısacası yenge hanım kızımıza hayatı zindan ediyor..
Brandon ise ingiliz olmasına rağmen amerikada yaşayan bir insan..Hayatını denizlerde geçirmiştir...ve son bir iş için ingilterede bulunmaktadır..Daha sonra amerikada nişanlısı ile evlenip çiftlik işleriyle ilgilenmeyi düşünüyor...
Tanışmalarına gelince, Brandon adamlarına bir kadın getirmelerini söylüyor ve sapık fikirli yengesinin kardeşinden kaçarken yetkililer tarafından yakalandığını düşünen Heather'i kamarasında buluyor..genel olarak olaylar bu yönde ilerliyor...
Şimdi esas yoruma geçelim:)
Öncelikle Heather'in başlardaki durumuna çok acıdım..hele hele o cadoloz yingesi yokmu..tut saçını başını yol..bu kadın düpedüz kıskanç kardeşim..kızı çekemiyo...
garibim kızda sırf ondan kurtulmak için saf saf sapık düşünceli bir adamla sözde öğretmen olmak için Londra'ya gidiyor.Ama Londra'ya gittiği akşam -adamın adını unuttum ya- adamın saldırısına uğruyor..onu itiklerken adam bıçağın üstüne düşüyor ve kız kendini katil sanıp kaçıyor...
tabi sonunda kendini Brandon'la buluyor..:)
Brandon''da kızımızın yanlışlıkla geldiğini öğreniyor ama olanlar çoktan olmuştur..gerizekelu..kızı dinlese olmazdı...
neyse efendim..kızımızı bırakmayı düşünmesede kızımız Brandon gemide yokken herkesin gözü önünde salına salına kaçıyor ve yingesine yalan söyleyip eve dönüyor..
aradan zaman geçiyor..ki kızımız hamile...buraları kısa geçiyorum yorum uzammasın..:)İşte cadoloz yinge bunu öğrenince feryat figan kızı aldığı gibi Heather'in yüksek mevkideki tanıdığı birine götürüyor..sonuç olarak Brandon'u tehdit ettirip evlendiriyorlar..Ama aslında durum farklı çünkü abimizde zorla evlendirilecek biri diil:)
neyse işte gidiyolar amerikaya..ama araları baya açık..sık sık kavga ediyolar..Abimiz çokta kıskanç çünkü Heather baya güzel...
Tabi olaylar bununlada kalmıyor..Tahmin edileceği üzre araları düzeliyor..ama bu seferde Brandon'ın üstüne cinayet suçları kalıyor...Bi bu bide kıskanç nişanlı, sonra Geri zekalının önde gideni bay hint ortalığı karıştırıyor...:)
esas katilide unutmayın..Birde şu salak kızı -eski nişanlısını- gördüğünüz yerde imha edin..
aslında buna pek gerekte kalmadı..başına gelenler geldi:)
şey şey..bide Brandon'un kardeşi Jeff var..bn onuda çok sevdim:)çok tatlımsı bişi:)
sonuç:çok sevdim kitabı..daha ayrıntı vermek isterdim ama
okumayanlar olabilir:)tavsiye ederim okuyun..:)
İlk KEW kitabım ama eminim ki son olmayacak.Gayet zevkli bir kitap ; mükemmel bir aşk hikayesiydi. :) Tavsiye ederim.
Gereksiz yere çok çok uzatılmış olmasına rağmen gayet güzel bir kitaptı. iyi okumalar canlar...
Beni gulumseten eğlenceli sahneleri ve Brandon'ın "kuşum, tavsanim, sincabim " gibi ilginç sevgi sözcükleri için 7 veriyorum.
Bunun dışında genel olarak cok acemice ve basit buldum. Ceviriden mi kaynaklı bilmiyorum ama bazı sahneler çok birbirine girmişti. Ayrıca kahya, terzi, köle, eski nişanlı tüm bu yan karakterlerin iç seslerine yer veren bir kitabı ilk defa görüyorum. Gereksizdi bence bu iç ses olayları.
Ne öneriyorum ne de okumayın diyorum.
Heather'ın annesi onu doğururken ölmüştür. Babasını kaybedince tek akrabaları olan ödlek amcası ve cadaloz yengesinin insaf ve merhametine kalmıştır. Babası ile ne kadar rahat, bolluk içinde yaşamışsa akrabaları ile o kadar kötü, sefalet içinde yaşamıştır. Evde tüm söz hakkına sahip olan yengesi geçinilmesi zor bir kadındır. Hiç kimse onu ziyaret etmez, arkadaşı yoktur. Her şey yengesini hoşnutsuz eder. Yengesi kimseyi beğenmez İrlanda'lı annesini aşağı bulurdu. Heather'e yarı yabancı olduğunun hatırlatılmadığı tek bir gün olmamıştır. Yengesi annesinin güzelliğini hep kıskanıştır Heather'de annesinin güzelliğini aldığından yengesinin eleştirilerini kazanmıştır. Annesi gibi bir cadı olduğunu bile iddia eder. Babası öldükten sonra küçük mirasını almışlar Heather'in giymesine bile izin vermedikleri pembe elbisesi dışında tüm giysilerini satmışlardır. Yengesi tüm işleri hep Heather'e yaptırmış, sürekli dövmüştür. Buna rağmen evde sevilmez. İki yıldır o evde tek bir mutlu günü bile olmamıştır. Evden kurtulmak istediği için yengesinin kardeşi öğretmen olabilsin diye onu Londra'ya götürmek isteyince hemen kabul eder. Yengesinin kırıcı sözlerinden, şiddetinden kurtulacağı umudu ile Londra'ya gider. Ama yengesinin kardeşinin niyeti iyi değildir. Heather'e tecavüz etmeye kalkınca da giriştikleri mücadelede bıçaklanır. Onu öldürdüğü korkusuyla kaçan Heather bazı adamlar tarafından yakalanınca suçundan dolayı yakalandığını düşünür. Götürdükleri yer bir gemi olunca bir yanlışlık olduğunu anlar ama artık çok geçtir. Onu götürdükleri adam kendisini bırakmamaya kararlıdır.
Brandon hayatı denizler de geçen biridir. Son bir kez daha denizlere açılıp Amerika'ya dönecektir. Çiftliğinin sorumluluğunu üstlenip, bir aile kurma niyetindedir. Bir zamanlar ailesine ait olan toprakları alabilmek için nişanlanmıştır. Nişanlısı ile evlenip oradan ayrılmamaya kararlıdır.
Adamlarından kendisine bir kadın getirmelerini ister. Getirilen kadını itirazlarına rağmen dinlemez. Yanlışlık olduğunu anladığında ise iş işten geçmiş olur. Üstelik Heather'i çok beğenmiştir. Bırakmaya hiç niyeti yoktur.
Heather ise tüm olanlara rağmen kaçmayı başarıp evine döner ama bu olay küçük bir sürpriz ile sonuçlanınca kendisini Brandon ile evli bulur.
Evlilikleri o kadar sıkıntıdan, kıskançlıktan sonra nihayet yoluna girer ama bu süre o kadar uzuyor ki sinirlenmemek elde değil. Brandon'ın üstüne yıkılan cinayet suçları, kıskanç nişanlı başka sorunlar derken kitap bitiveriyor.
Heather'a çok üzüldüm tecavüzden kaçıp tecavüze uğradı. Çok güzel olmanın sonu bu olmamalı. Önce ikilinin arası çok kötü olsa da sonra o büyük aşk onları da sarınca her şey düzeldi. Kitap çok güzeldi. İkiliyi de Brandon'un kardeşini de çok sevdim çok tatlıydı baya güldürdü. Su gibi aktı kitap mutlaka okunmalı.
Uzun süredir kitap okuyamama derdime çare oldun canım yazarım :)
Çok sevdim kitabı ama tabii brandon biraz daha kibar olabilirdi ,hareketleri çok ayı gibi ya :D
Kathleen E. Woodiwiss benim çıkan kitaplarının fazlalığı ve kitapların yorumlarını pek fazla ortalıkta görmediğimden dolayı merak ettiğim bir yazardı. Okuduğum ilk kitabı İhtiras Çiçeği’nin dilini beğensem de oldukça eksik bulduğum noktaların olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Heather, babasının ölümünden sonra tam anlamıyla cehennem gibi bir hayat yaşamıştır. Amcasının karısının psikolojik ve fiziksel baskısının eşliğinde günlerini oradan kurtulma hayaliyle geçirse de bunu gerçekleştiremeyecek kadar korkaktır. Ki Heather’in bu çekingenliği, konuşması gereken yerde konuşmaması beni kitabın ilerleyen kısımlarında oldukça rahatsız etti. Yengesinin kuzeni onu Londra’ya öğretmenlik vaadi ile götürünce sözlerinin yalan olduğunu fark eder. Niyeti Heather’e tecavüz edip onu bir geneleve satmaktır. O da bir boğuşma esnasında yanlışlıkla onu öldürdüğünü zanneder ve oradan uzaklaşırken uzun zamandır peşine takılmış adamlar tarafından bir gemiye götürülür. Onlar Heather’in bir fahişe olduğunu sanmıştır o da onların güvenlik güçleri. Onu alıkoyduran Kaptan Birmingham’la beraber olmak zorunda kaldıktan sonra ise adamın hiç de kendisini serbest bırakmaya niyeti olmadığını anlar.
Devamı blogumda
http://dilarabook.blogspot.com.tr/2017/05/ihtiras-cicegi-kathleen-e-woodiwiss.html