Bir önceki incelemede "eski bir dostla karşılaşmak gibi " ifadesini kullanmıştım Dostoyevski kitapları için. Netekim de öyle oldu. Arka arkaya iki Dostoyevski kitabı aktı geçti. Yazarın yazdığı ilk, benim ise yazara ait okuduğum 7. Dostoyevski kitabı. İlk kitabını 2012 yılında okuduğumu göz önünde bulundurursak şöyle bir kronoloji çıkıyor önümüze ;
1) Suç ve Ceza
2) Kumarbaz
3) Yer Altından Notlar
4) Beyaz Geceler
5) Karamazov Kardeşler
6) Yaz izlenimleri üzerine kış notları
7) İnsancıklar
Kitabı Can Yayınları'ndan okudum ve çeviriyi çok başarılı buldum. Çevirmenin notları karşılıyor bizi ilk sayfada. Kitabın çıkış hikayesini ve Dostoyevski isminin edebiyat dünyasının zirvesine nasıl yerleştiğini öğreniyoruz. Yazar, henüz 23 yaşındayken yazmış olduğu kitabı ilk olarak ev arkadaşına okutur, ev arkadaşı çok beğenir hatta heyecandan boynuna sarılır ve kitabı yayınevinde tanıdığına götürür, yayınevindeki kişi okur, o da kitaba bayılır, dönemin ünlü eleştirmenlerinden birine rica eder, okutur ve "Yeni Gogol doğdu !" denir. İşte böyledir Dostoyevski'nin kendisinin de hic beklemediği tanınma hikayesi. Sonradan çıkardığı diğer eserlerin aynı eleştirmen tarafından yerden yere vurulacağını da hatırlatalım...
Kitap yaşlı bir memur olan -Makar Devuşkin- ile genç bir kızın -Varvara Dobroseleva- arasındaki mektuplardan oluşmakta. Makar karakteri dünyanın en kibar, en fedakar, en kötü niyetlerden arındırılmış, bencillikten en uzak kişisidir. Tek beklentisi "Seni kızım gibi sevdim" dediği Varvara'dan mektup gelmesidir. Bütün kazandıklarıyla onun eksiklerini kapatmaya çalışır, üstelik kendisinin tam olan bir şeyi olmamasına rağmen... Varvara'nın mektuplarında "Nolur artık beni düşünme" şeklindeki "Ayranın yok içmeye atla gidersin gezmeye" altmetinli yakarışlarını sık sık duyarız:). Fakirliğin kol gezdiği, çalışmanın kişisel ihtiyaçları bile karşılamaya yetmediği bir dönemdir anlatılan. Bu yönden Suç ve Ceza'ya benzetebiliriz sosyal yaşamı ve gelir düzeyini. Tefeciler ve rehin eşya bırakma olayı bu kitapta da vardır. Fakat Raskolnikov için biraz daha beklenmelidir:)
Mektuplarda iki tarafın da kullandığı dil başlangıçta oldukça tuhaf geliyor. "Güvercinim, meleğim, yaşam kaynağım, hayat gayem..." gibi kelimelerin sık sık hatta her mektup başında yer alması samimiyetsiz ya da abartı gelebiliyor. Iki tarafın da oldukça nazik olduğunu görüyoruz. Belki de o dönem aşklar öyle yaşanıyordu kim bilir...Trt arşivinden 70li yıllara ait videoları izlediğimizde ordaki insanların ne kadar düzgün ve şimdikinden çok daha nazik bir şekilde konuştuğunu görebiliyoruz mesela.
Dostoyevski'nin eleştirmenler tarafından en beğenilen kitabı olmasına rağmen benim en beğendiğim olmasa da yazara ait, okuduklarım arasında ilk 4 e soktuğum bir kitap oldu. Suç Ve Ceza, Beyaz Geceler ve Yer Altından Notlar kitaplarını daha çok beğendim ben. Tabi bu, kitabın kötü olduğu anlamına gelmesin. Kitabın bu kadar beğenilmesinin sebebi Dostoyevski'nin henüz 23 yaşında bir delikanlıyken kendisinden çokça yaşlı bir erkek ve genç bir kadın karakterin ruh haline bürünebilmesi, yani bu konuda üst düzey bir gözlem yeteneğinin olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Iyi bir karakter analizcisi.
Sonuyla iç burkan bir o kadar da yarım kalmışlık hissi uyandıran bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Iyi okumalar dilerim
ilk dostoyevski kitabımdı ve çok beğenerek okudum, iki karakterin dostlukları (ben aşk göremedim bence kuvvetli dostluktu), yoksulluk, insanların acımasızlığı içime işledi adeta, yazarın da dediği gibi fakirlik gurur bırakmıyor, makar aleksiyeviç çok çelişkili, kendini çok küçük gören, hep utanan ama varvarasını çok seven, onun için her şeye katlanabilecek kadar seven bir karakterdi varvara ise neler çekti, kitap boyu hep karamsar asla nankör olmayan hastalıktan bir türlü yakasını kurtaramayan çaresiz bir kızdı. Makar varvara için yaşadı ama varvaranın yaşama umudu da nedeni de yoktu. Hepsi fakirlikten birer insancık oldular. Beni çok etkiledi, dostoyevskinin diğer kitaplarını da okuyacağım Not:iletişim yayınlarından okuyacak arkadaşlar önce önsözü sakın okumayın her şey önsezde anlatılmış çünkü
Zavallı yaşlı Makar'ı hem gülerek hem üzülerek okudum. Eskilerin naif temiz duyguları usta yazarın becerisiyle romana çok güzel yansımış. Bu kısa ama Dostoyevski'nin edebiyat çevresinde dikkat çekmesini sağlayan romanını kesinlikle tavsiye ederim.
İnsanların çoğu kendileri için değil, başkaları için giyinir. Daireye gelen pasaklı bir köylü ile iyi giyimli bir çiftlik ağası aynı muameleyi görmez. Pasaklı köylüye bağırır çağırırlar; bugün git yarın gel derler. Çiftlik ağası, general gibi itibar görür; işleri tıkır tıkır yürür. General deyince aklıma geldi. Bir general kişiliğinden dolayı mı, yoksa omuzundaki yıldızlardan dolayı mı itibar görür?
Hayat bazen ölümden daha acı verici, değil mi Makar Alekseyeviç?”
Ne kadar karanlık bir kitap! Acaba fakirlik mi sorun yoksa fakirken insanların hissettirdikleri mi? Yalnızlık, fakirlik ve zengincikler üzerine bir hikaye...
24 yaşında yazdığı ve ilk romanı olmasına rağmen tarihin yazılmış en acı romanlarından biridir. Muhteşem ötesi bir kitap.
Akıcı ve yalın bir dil ile anlatılmış, dönemine ayna tutan sıcacık bir eser. Keyifle okudum.
İnsanın yalnızlığa karşı ne kadar da zayıf olduğunu gösteren bir kitap. Dostoyevski'nin ilk eserine karşın yine de başarılı bir kitap.
İnsanlık dramını gördükçe Rus edebiyatına sinir oluyorum. Sinir olmama güzel yazılmadığından değil. Sefilliği gayet güzel yansıttığından.
Başta karşılıklı mektuplaşma parlak bir fikir gibi gelmişti ama sonradan oldukça sıkıldım.
ben varlık yayınları'ndan okudum ve çevirisini çok beğendim.dostoyevski'yi değerlendirmek bana düşmez ama şu kadarını söyleyeyim o kadar gerçekti ki okuduğumun bir roman olduğunu unuttuğum anlar oldu.
AAAA!!! Romantikler beni çileden çıkarıyor. O dönemin sosyolojik durumu içinde böylesi normal olabilir belki... Ne biliyim, sıkıldım, şiştim, sonra da kız kaçtı.
Dostoyevski'nin ilk kitabı, sonraki kitapları kadar dili kuvvetli değil tabi ama 23 yaşında yazmaya yeni başlamış biri olarak düşünmek gerek, sonuç olarak dostoyevski'nin öyle bir üslubu var ki bence bir kitabı yazarın adına bakmadan alıp elinize okuyunca dostoyevskinin yazıp yazmadığını anlayabilirsiniz...bütün kitapları okumaya değer beğenmeyecekleriniz de dahil...
Dostoyevski'nin ilk kitabıdır İnsancıklar. Burada insancıklardan kasıt, yoksul insanlardır. Kitabın neredeyse tamamı karşılıklı mektuplaşma olarak geçiyor. Kısaca sıkılmadan okudum ve beğendim diyebilirim. Ağır bir dili yok, herkesin okuyabileceği bir eser.
Üstadın ilk eseri olmasına rağmen fena değil.Toplumsal olarak sıradan insanların,dostluk ve sevgi hikayelerini çarpıcı bir şekilde ele alması yönünden başarılı...
Beğenmediğim kitaplardan sonra klasik bir kitap okuyorsam eğer, hayata tekrar dönmüş gibi oluyorum...
Çok beğendim, okunması gereken bir kitap ...
dostoyevski 24 yaşında bu romanı yazarken günün birinde bu kadar kıymetli olabileceğini tahmin etmiş midir acaba? ilk roman da olsa yazarın ustalığını gerçekten yansıtıyor kitap. Ama nedense dostoyevski'nin karakterleri beni hep kızdırıyor bir yandan da. hep zayıf, hep bencil. gerçek dünyada yaşayan gerçek insanlar da böyle olduğu için belki.
Ah Varvara...
Kitap boyu beni fitil etti resmen! Hayır, madem Makar2ın yaptığı yardımlar seni üzüyor ve mahcup ediyor o zaman sen de ona elbise al gönder, şeker yolla, çiçek ver. Çözüm üretsene güzelim hayıflanacağına...
Neticede bir kurgu. İnsana içinde birçok şey kurduran, duygular karmaşası yaşatan bir Dosto kurgusu. Bıraksanız çok şey söylerim de adı bile okumak için yeter.