neden bu kadar çok övüldüğünü anlayamıyorum bence sıradan bir kitap sonuna kadar dayanamadım bile
Benim için, Başkomiser Nevzat ile halen flört aşamasını geçemeyen Ali ve Zeynep Komiserleri yeniden görmek çoktandır sesi çıkmayan eski dostlarla karşılaşmak gibi oldu. Romanın ana konusu hem zayıf hem harika. Şöyle ki keşke olay çözülmeyip bir sır olarak kalsaymış zira gelişme aşaması ve bu esnada İstanbul tarihinde yapılan yolculuk pek nefisti. Buna karşılık olayın bağlanışı hiç olmamış. Tahmin edilebilir ve niye öyle oldu yaa hissi uyandıran bir final söz konusu. Ufak bir tüyo olarak Beyoğlu Rapsodisi ile ters kurgusu olduğunu söyleyebilirim. Polisiye bakımından çok daha zayıf. Fakat kerameti sonradan ortaya çıkan ara yazılar, en çok da final yazısı “Bizim İstanbulumuz, Çalınmış Umutların Şehri” ayrı bir roman olacak kadar güzel. Sanırım Ahmet Ümit'in polisiyesi zayıfladıkça hikayeciliği güçleniyor.