Kitabı aldığımda ve kitabın arka kapağını okuduğumda çok büyük hayaller içine girmedigimi itiraf etmeliyim. Ama Ahmet ümit müthiş bir yazar.
Beni hiç soluk bile almadan bir an dahi sıkmadan İstanbul'un gizli tarihinde dolaştırdı ve müthiş bir polisiye roman ile içiçe geçirip harika bir son ile finalini gerçekleştirdi.
Öyle bir haz ile okudum ki korkarım bir süre etkisini koruyacak bende.
Tarih aşıkları! İstanbul sevdalıları muhakkak okuyun bu kitabı. Pişman olmayacaksınız.
Ben bu kitabı bulmak için hiç bilmediğim o istanbulda kayboldum. Sırf istanbul hatırası olsun diye oradan almak için...Ahmet ümite bu kitap için çok teşekkürler=)
okuduğum 4 Ahmet Ümit kitapları arasında ( bab-ı esrar,beyoğlu rapsodisi,beyoğlu'nun en güzel abisi, istanbul hatırsı) konunun işlenişi ve akışı bakımından en güzeli buydu. okumanızı öneririm.
Okuduğum ilk ve en etkileyici cinayet romanı. Ahmet Ümit'in diğer cinayet romanlarını da okudum fakat hiç birisi bu kadar zevk vermedi.
İstanbul'un tarihi yerlerine bırakılan 7 ceset ve yanlarına bırakılan sikkelerden yola çıkarak İstanbul'un tarihini, şehrin kültürel yıkımını Başkomiser Nevzat'ın anlatımıyla çok keyifli olduğu kadar hüzünlüydü de. Başkomiser Nevzat'ın şair arkadaşı Yekta'nın şiiri, kültürel yıkımın kabullenişine olan ısyanı mıydı? Kim bilir...
"Şehre bakıyorduk denizden. Sisler içindeydi İstanbul... Sisler içinde deniz... Sisler içinde teknemiz. Sultanahmet'in minareleriydi görülen, Ayasofya'nın kubbesi, Topkapı Sarayı'nın kuleleri. Hiç yağmalanmamış, yıkılmamış, kirletilmemiş gibiydi şehir. Bembeyaz bir sisle örtmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren. Güneş doğmadan bir anlığına beliren bir hayal gibi... Büyülü bir bulut gibi... Bir masal imgesi gibi... Yeni kurulmuş bir kent gibi... Taze bir başlangıç gibi... Genç, umutlu, güzel...
İstanbul'a bakıyorduk denizden. Ölülerimizin yüzlerine bakıyorduk... Onların gözlerindeki kendi kederimize. Çaresizliğimize bakıyorduk, avuçlarımızda büyüyen zavallılığa, kanımızda filizlenen korkaklığa... Elimizden alman hayata bakıyorduk... Güneşli günlerimize, umut dolu sabahlara, eğlenceli bahar akşamlarına... Sönen anılarımıza bakıyorduk, ölen hayallerimize, yıkılan düşlerimize... Sönen anılarımızı, ölen hayallerimizi, yıkılan düşlerimizi yüklenip yorgun bir şilep gibi bizden uzaklaşan şehrimize... Şehrimizle birlikte yitirdiğimiz kendimize bakıyorduk..."
Bu kitap hayatımda büyük etkiler yarattı. Mimarlık okuma isteğini oluşturan, İstanbul a tekrar aşık olmamı sağlayan, insanlara karşı yeni bakış açıları keşfetmemin sebebi tamda bu kitap. Betimlemeyi kaldırabilecek herkes okumalı. Benim Türk romanları arasında en sevdiğim kitap İstanbul Hatırası.
Ahmet Ümit tarzına uygun bir kitap, seviyorsunuz gönül rahatlığıyla okuyun. Açıkçası daha güçlü bir üslup, daha konuya hakim bir olay örgüsü daha çok hoşuma giderdi. Verdiğim puan kitaptaki profesörün İstanbul'un fethi gezisi bölümünden kaynaklanıyor çünkü hem profesörün gezisi hem de fetih gözümde canlandı ama kitabın geri kalanı o kadar etkileyici değildi
Bu kitabı askerdeyken İstanbul'da okudum. Her cesedin bırakıldığı 6 mekanı gidip gezdim. Sarayburnu'nda yürürken her bir satırı adate tekrar yaşadım. Sadece okumak yetmez, gidip cesetlerin bırakıldığı her bir yeri şiddetle gezmenizi tavsiye ederim :)
İstanbul'un tarihiyle ilgili verdiği bilgilerin yanısıra en yakınlarını kaybeden bir insanın içinde bulunduğu psikolojik durumu, çarpık yapılanma ve talan zihniyetinin getirmiş olduğu şehir yapılanmasını, kadim dostluklarda yaşanan duygusal gelgitleri de başarılı bir şekilde olay örgüsüne yerleştirmiş yazar. Biraz daha kısa olabilirdi, sanki fazla uzun olmuş kitap. Yine de güzeldi.
yine bir ahmet ümit klasiği.sağ gösterip sol vurdu.muhteşem bir kitaptı.8 verme nedenim bu kısım spoiye giriyor;yekta ve demiri katil yapmasıydı.yoksa büyük bir zeka sonucu yazılmış rakiplerinin arasından sıyrılmış harika bir kitaptı.
Benim gibi Türk yazarlara bir önyargınız varsa ve hala Ahmet Ümit okumadıysanız kesinlikle okuyun. Ve ilk olarak İstanbul Hatırasıyla başlayın. Cinayet romanı seven herkes için harika bir kitap. Tabi sadece cinayet değil baş karakterimiz nevzatın hayatı ve iç dünyası da oldukça güzel anlatılıyor kitapta. Bir cinayet romanı favorilere girer mi pek sanmıyorum ama bu kitap girer 😌
Evet gerilimi yuksek, guzel bir polisiye daha, ustelik fonda Istanbul...Tarihi ile, guzelligi ile eskimeyen, eskitilemeyen Istanbul...Buna karsi cikanlarin hikayesi...Gerci romanin ortalarina dogru katilleri ortaya cikarttim (cok polisiye seyretmekten mi ya da hic tahmin edilemeyenlerin sonucta suclu cikmalarindan mi, bilemem)...gene de son cumlesine kadar severek okudum...Bir de bir gun, adi gecen tum tarihi eserleri gidip gormek, Balat da yeniden dolasmak ve bir gece Muzeyyen Senar esliginde bir raki sofrasina kurulmak lazim...
İstanbul'un tarihi dokusuyla renklendirilmiş sonu tahmin edilemeyen mükemmel bir polisiye. Kitabı okurken bütün İstanbul'u baştan aşağı yürüyerek gezmek istedim. Biraz İstanbul'u biliyorsanız okurken mekanlar gözlerinizde canlanıyor.
kitaplarindelisi.wordpress.com
İstanbul ve tarihi mükemmel tasvir edilmiş. Cinayet, katillerin de istediği gibi geri planda kalmış İstanbul tarihi ve güzelliklerinin ön planda olduğu, akıcı tavsiyeye değer bir kitap.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve soluksuz okudum. Gerek Nevzat karakterinin ağırlığı olsun,gerek olay örgüsünün insanı merakla içine çekmesi olsun. Benim için güzel bir kitaptı,tavsiye edilir
Tarihe dair aydınlatıcı bilgiler barındıran fakat sonuyla beni fazlasıyla üzen bir polisiye roman. Sonu çok daha farklı olabilirdi bence akışla çelişen bir sondu.
Tam bi Ahmet Ümit harikası çok güzeldi son ana kadar katilin kim olduğunu bilemedim. İstanbul hakkında da çok fazla bilgi veriyor. kesinlikle tavsiye edlilir.. :D
Kitabın sonu beni çok şaşırttı böyle bir son beklemiyodum, sizinde aklınızın ucundan bile hiç geçmeyeceğine eminim ,ama üzüldüğümüde söylemek isterim ,kitabın etkisinden hala kurtula bilmiş değilim
Ahmet Ümit bence çağımızın en iyi polisiye yazarlarından biri. Bir Grange dan hiç bir eksiği yok hatta zaman zaman fazlası var. Anadilimizde böyle bir yazarı okumak bence büyük bir şans...
Şu koskocaman oğlan 2 günde silip süpürttü kendini.Ne kadar katili/katilleri tahmin etmiş olsam da yine de heyecanlı, soluksuz bir biçimde diğer sayfayı adeta yırtarak açtım.
İlk Ahmet Ümit kitabım ve kesinlikle son olmayacak.Zira İstanbul'un tarihini yapılan bir dizi cinayetle pekiştirip altına da çok anlamlı bir neden vermek her babayiğidin harcı değil.
Konusuna gelirsek;Başkomiser Nevzat ve ekibi,daha hemen kitabın başında bir cesetle karşılaşırlar.Bu ceset,şu an tam hatırlayamadığım bir yerde, elleri başının üstünde, avuç içlerinden birleşmiş bir halde ve avucunun içinde ise çok eski,antik bir sikke bulundurmuş bir vaziyette Atatürk heykelinin dibinde uzanmaktadır.İşte tam da bu noktadan sonra İstanbul için önemli kişilerin sikkeleri cesetlerle beraber karşımıza çıkıyor.Ve bu kadar düzenli cinayetlerin katil veya katillerini bulmak da bir hayli zorlaşıyor.
Kitap bir Başkomiser Nevzat Serisi'nin dördüncü kitabı imiş.Ve seriye bodoslama dalmış oldum ben de. Ama hiçbir eksiklik yaşamadım.Ayrı bir kitap gibi de okunabilir.
Karakterleri bir kaç kişi dışında benimseyemedim ki bu da kitabın tek dezavantajı idi zannımca.Kitaptaki Ali karakterini genel olarak sevmedim.Bunun nedenine gelirsek,Ali'nin kendi siyasi,sosyal vs. fikirlerine uymayan kişilerin direk şüpheli listesine çekmesini çok ama çok garipsedim,yadırgadım.Hemen hemen herkesi şüpheli listesine alıp ki bu yaptığı doğru olabilir,sonra da onların arkasından daha hiçbir şey belli değil iken ağır sözler söylemesi de keza öyleydi.Hiç kimseyi yaşadığı yerden,dış görünüşünden yargılayamazsınız,değil mi?Ama bu karakterimiz bunu milyon kez yaptı.Ötekileştirmeye çok karşıyım ve bu davranışlara gelemiyorum.Ki Nevzat da öyleydi.Ali'yi her zaman böyle durumlarda aydınlattı da.
Her neyse sevmiş olduğum bir kitap idi.Türk yazar epeydir okumuyordum.Doğrusu ön yargılarım da vardı.Fakat Ahmet Ümit kalemini artık içim rahat bir şekilde tavsiye ederim.
Kavim ve Patasana'dan sonra ilaç gibi geldi. 560 sayfa, bir çırpıda bitti diyebilirim. Hikayenin, İstanbul'un tarihi ile ilgili olması en büyük artısı benim için. Polisiye severlere tavsiye ederim.
polisiye roman olsa 5-6 ederdi. Ancak İstanbul'un tarihi hakkında bilgiler içeriyor olması degerini yükseltiyor.
İlk okuduğum Ahmet Ümit kitabı. Sayfalarda ilerledikçe heyecanlandığınız, komiser Nevzatla birlikte katili aramaya koyulduğunuz bir macera. Sonu tahmin edilemez ve şaşırtıcı olmasıyla da değerine değer katan bir kitap. Tavsiyem mutlaka okunması gerektiğinden yana.
İstanbul ile ilgili verdiği bilgiler dışında kötü bir polisiye. Zorlama bir kurgu , zorlama bir duygusallık. Samimi değil maalesef.
Yine Ahmet Ümit, yine nefis bir polisiye roman. Tartışmasız edebiyatımızın bu alanda en yetkini.👌
Edebi dili itibariyle hiç sıkmayan, kendini okutturan, herhangi bir anlam kargaşasına mahal vermeyen, son derece yalın ve yetkin bir eser oldugu kanaatindeyim. 👏
Içerige gelirsek ; yine bir cinayet hatta cinayetler serisi ile karşı karsiyayiz. Basrollerde Komiser Nevzat ve yardimcilari Ali ve Zeynep var. Bu kez işlenen bu seri cinayetlerin anlami bambaşka. Çünkü ortada, tarihimize ışık tutmuş kadim şehir Istanbul var. Cinayetler Istanbul'un tarihiyle iliskili. Bizanstan Romaya, Osmanli'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar bu sehire anlam yuklemis, bu sehrin tarihine kazinmis simalara atfedilmis ölümler silsilesi...Kesinlikle iyi bir tarih arastirmasi ile kaleme alinmis bir eser. Benim gibi tarihe ve tarihsel olaylara merakli biri icin bicilmez kaftan olmus. Zira yazar, ulkemizin belki de en guzel sehiri olan Istanbul'un tarihsel elekten gecirilmis halini biz okuyuculara en guzel sekilde sunuyor. Nice imparator,yoneticiler, nice tarihi eserleri ile buram buram Istanbul kokuyor kitap. 🌁🌉🌆🌇
Cinayetlerin Istanbul'un tarihiyle harmanlanmasi beni oldukca etkiledi. Okumaktan kesinlikle bir an olsun sıkılmadım. Faillerin arandığı cinayetlerde sürekli ayni kisir döngü icinde giden surecte okuyucuya sag gösterilip sol vurulmus. Acikcasi ben,kitap içerisinde verilen bilgiler,karakterlerin yansıtılmış bicimleri ve ozellikleri, islenen cinayetlerdeki birtakim ipuclari ile son 90, 100 sayfa kala cinayetleri kim ya da kimlerin işlemiş olabileceği hakkında yaptigim yorumda hakli ciktim. Zaten polisiye kitabin okuyucuya kattığı heyecan da bu. Okurken komiser Nevzat oluyoruz hepimiz. Bütün parcalari biraraya getirmenin, zekamizi ortaya koymanin keyfini sürüyoruz. Film tadinda bir kitap yazmis yine Ahmet Ümit. Polisiye deyip gecmemek lazim. 🚔
Yine kitap icinde barındırdığı, ozellikle son kisimlarinda nirvanaya ulaşan hüzün duygusu ile hafizama kazınmış oldu. Bazen hic istemezsen bile yapmak zorunda kalirsin bazi seyleri. Hele ki mesleğin bunu gerektiriyorsa. Hic beklemediğin yerden vurur seni hayat...
Dili çok basit, anlatımı kötü, olayın işlemiş bicimi berbat kısacası beğenmedim katlanamadim yarım bıraktım bir puanı bile haketmiyor ama sanırım değerlendirme notu yazabilmek için illa puan da wermk gerekior ne saçma...