2 puanı sonundan kırıyorum üzülerek :( Quentin margo'nun bu haliyle son bulmasını hak etmiyordu bence :(
2 liseliyi konu alan bir kitap gibi gözükse de okurken daha fazlası olduğunu kanıtlıyor..John Green'in şahane cümleleri insanı düşünmeye sevk ediyor..Felsefik bir kitap bile denilebilir..
Muhteşemdi =D John Green'in okuduğum ilk kitabıydı ve oldukça sürükleyiciydi. Özellikle araba yolculuğu çok güzeldi. Zekice yazılmış.
Yine bir John Green kitabı ve yine buruk bir son... Genel olarak güzel bir kitaptı, yaz mevsiminde ayaklarınızı uzatıp biraz huzur ve felsefe bulabileceğiniz türdendi. Benim için bir Alaska'nın Peşinde değildi ama Margo'yu da Q'yu da çok sevdim. Özellikle araba yolculuğunu ve kendimi onlardan biriymişim gibi hissettiren arkadaş grubunu,mizahi anlatımını çok hoş buldum. 1 puan kırıyorum. Çünkü Q'nun Margo'yla biraz daha vakit geçirmesini ve onu takip ettiği zamanların dışında daha iyi tanımasını dilerdim. Onun haricinde sıcacık bir kitaptı.
M-Ü-K-E-M-M-E-L
:D
BUNUN GİBİ Bİ KİTAP DAHA YOK. MARGO GİBİ OLMAK İSTİYORUM. O KADAR İNCE BİR ÜSLUBU VAR Kİİ.. JOHN YİNE HARİKA ÇALIŞMIŞŞ
Okurken kahkaha attığım bile oldu.Zaten John Green'in yazmış olduğu bir kitabın güzel olmaması söz konusu dahi olamaz.Aynı Yıldızın Altında'dan sonraki en güzel John Green kitabıydı bence.
bu kitabından sonra john green kitabı almayı bıraktım tarz aynı...ama ilk kitabı çok güzel di...
Yönetmenliğini Jake Scheier'ın yaptığı ve Aynı Yıldızın Altında' da Isaac rolüyle tanıdığımız Nat Wollf, Paper Towns'da başrol Quentin Jacobsen'ı canlandırıyor. Beyaz perdede vizyon tarihi 24 temmuz olarak belirlenmiş. Kitabı Nat Wollf ve Alex Wollf'un cities şarkısıyla dinlemenizi tavsiye ederim. Kitap değerlendirmesine gelecek olursak, çoğu kişide John Green'i popüler yazar olduğu için sevmeme durumu oluştu. Ayrıca kitabın sonunun kötü bittiği de herkes tarafından başlamadan öğrenildi.Ancak ben olaya bu açıdan yaklaşmamamız gerektiğini düşünüyorum. Belki sonu biraz buruk bırakıyor, ancak yazarın yarattığı Margo Ruth Spiegelman' dan klasik tarzda mutlu bir son zaten bekleyemezdik. Kitap sadece Q'nun Margo'nun felsefesini anlaması üzerine kurulu değil. Green gerek paylaştığı sanatçılar, gerek kullandığı şiirlerle kendinize de ayna tutmanızı sağlıyor.Benim için bir başucu kitabı olduğunu söylemem ancak zaman geçirirken sıkılmayacağım bir romandı.
Aynı yıldızın altında adlı kitabı John'un yazıp yazmadığından şüphe ettiren kitap.
kitabı bitirdikten sonra fark ediyorum ki aynı hikayeyi John Green'den başkası yazmış olsaydı katlanılmaz olabilirdi belki de. Çünkü kitapta tek bir konu işlenmiş ve sonuna kadar aklınızda tek bir soru oluyor. Margo nerede? Ancak John Green'in farkının burada olduğunu düşünüyorum. Sizi okumaya ikna etmesi için çok farklı kurgulara ihtiyacı yok. Yarattığı karakterleri, sade ancak zekice oluşturulmuş diyaloglarıyla, tek bir konu üzerinden bile kitabın sonuna kadar merakınızı canlı tutmayı başarıyor. Artık sonlara doğru o kadar heyecanlanmıştım ki ne olacak diye kalbim küt küt atıyordu resmen.
Yorumumun tamamı için --->
http://rapunzelinkulesinden.blogspot.com.tr/2015/06/john-green-kagttan-kentler.html#more
Gerçekten güzeldi. John Green'in üslubu çok iyi ama bence Aynı Yıldızın Altında'dan sonra kitap biraz kağıttan kalıyor :-)
http://illekitap.blogspot.com/2013/11/john-green-kagttan-kentler.html
John Green... uzun zamandır adını duyduğum ve okurların çok sevdiği bir yazar haline gelen John Green'in son çıkan kitabı "Kağıttan Kentler"i okudum. Açıkçası hiç tarzım olmayan bir türdü ama yazar hakkında öyle yorumlar okudum ki Tüyap'ta stantta görünce de tereddütlerimi bir kenara attım ve aldım...
Öncelikle yazarın ülkemizde bu kitabı haricinde iki kitabı daha var yayınlanmış. Biri "Alaska'nın Peşinde" diğeri de "Aynı Yıldızın Altında".
Hmm... yazarın diline yönelik nasıl bir yorum yapsam bilemedim. Evet sade bir dili var bu değişmez bir gerçek ama nedense ben bu kitapta... ımmm... pek sürükleyici ve merak uyandırıcı bir kalem göremedim. Belki de kurgudandır bilemiyorum.
Her neyse... Ben şahsen bu kitabı sevdim mi sevemedim mi bilemiyorum. Evet bazen okurken çok sıkıldım ve kitabı yarım bırakma safhasına kadar da geldim ama bazı noktalarda da merakımı uyandırdı devam ettim. Yine de herkesin bu yazarı neden bu kadar sevdiğini anlamadım cidden. Belki de yazarı tanımak için yanlış bir kitap seçtim belki de okuduğum yorumlardan sonra çok fazla bir beklenti içine girdim... bilemiyorum...
Tam yoğun bir iş programındayken okumaya başladım kitabı belki de yorgunluğun ve yoğunluğun sonucunda kitabın durgunluğu da sıkıcı gelmiş olabilir bilemiyorum... çözemedim nedenini... :(
Bu yüzden kitaban dair çok uzun bir yorum yapamayacağım. Ancak demek istediğim bir şey o da Margo'nun kayboluşu ve bir bulmaca yapar gibi Margo'nun ipuçlarının takibi cidden çok iyiydi...
Çeviri çok güzeldi, kusursuzdu. Kapak tasarımı, ciltli oluşu, kılıfı, sayfaların kalitesi ve kitabın iç tasarımı takdire değerdi... İlk defa böyle bir kitaba sahip oldum ve cidden çok güzeldi :)
Kitabı tavsiye edebilir miyim bilemiyorum... ve cidden yazarı tanımak için kötü bir seçim yapıtğımı düşünüyorum ve bir şans daha vererek Aynı Yıldızın Altında kitabını alıp okuyacağım... Kitabı okuyup okumamayı... sizlere bırakıyorum. Tercih sizin ama kesinlikle kitaplıkta havalı duracak bir kitap diyebilirim :))
Konu: Quentin ile komşu kızı Margo (ilk başta erkek sandım, özür dilerim :D)arasında çocukluklarından beri değişik bir çekim var. Bir gece Margo Q'nun penceresine gelip ona hiç yapmadığı çılgınlıklarla dolu bir gece yaşatır ve puff! O geceden sonra Margo ortadan kaybolur. Gerisini tahmin edersiniz.
Bayılarak okumadım hatta sıkıldım da. Tüm eğlenceyi sona saklamış Bay Green. Bu adam gerçekten kelimelerle oynamasını biliyor. Bir şekilde farklı işte ve gerçekçi. Kitabın sonunda mutlu son beklemedim ki böylesi daha iyi oldu. Mutlu son istesem romantik, mucizevi bir şeyler istesem fantastik kitap okurdum :P Oğlan aşık kız bencil ve duygusuz. Gerçekte olan budur ki zaten. Sadece arkadaşlık ilişkilerini beğendim. Beklenti içinde okumayın, üzülürsünüz!
Beklentilerinizi yüksek tutmadan, yazarın tarzını seviyorsanız okuyun derim. Yoksa okurken sıkılabilir, kitabı yarım bırakmamak için kendinizle savaşabilirsiniz.
bu adamin kitaplarini oldum olasi severim. bu kitabida bir digerleri kadar guzel. fakat uzulerek soylemek isterimki filmini daha cok sevdigimi fark ettim. neden bilmiyorum ama filmi bana daha yakin daha sicak ve daha akilda kalici geldi. kitabi okuduktan cok sonra filmin cikmasimi buna neden oldu bilemiyorum. ama filmi tek kelimeyle harikaydi. aslinda her zaman kitabin kesinlikle filmden daha cok akilda kalici oldugunu, daha fazla duygu ve anlamyuklu oldugunu dusunurum. bu kitapta tam tersi oldu gibi. ayni yildizinaltinda kitabinda bekledigim ask hikayesi olmustu. ama bu kitap kesinlikle beni sasirtti. kitabi okumayanlara tavsiyem kesinlikle kitabi tahmin etmeye fikir yurutmeye calismayin. sadece sonuna kadar okuyun. okuduktan sonra filminide izlemenizi tavsiye ediyorum.
http://fairytaleess.blogspot.com.tr/2015/07/kagttan-kentler-kitap-yorumu.html
Paper Town gösterime girmeden kitabı hatırlamak amacıyla bir kez daha okumak istedim. Zaten John Green ne yazsa okurum dediğim bir yazar. En sevdiğim kitabıysa sanırım Kağıttan Kentler. Gece itibariyle kitap bitti ve özellikle yolculuk kısımlarındaki diyaloglara kahkahalarla güldüm.
Kitabı genel olarak çok seviyorum ancak son kısımda , okuyanlar bilir , olan şey ilk okuduğumda beni çileden çıkarmıştı. Margo'yu bir kaşık suda boğmak istemiştim. Ancak şimdi bir daha okuyunca kitabın sonunun çok makul olduğunu görüyorum. Zaten John Green kitapları genelde ucu açık bitiyor. Aynı hayat gibi. Yazar okuyucuya , hayattan karakterler sunuyor. Oluşturduğu karakterler asla mükkemmel değil. Ne çok yakışıklı veya güzeller ne de çok zekiler. Kendilerine göre değerleri ve kusurları var ve işte ben de yazarda tam olarak bunu seviyorum. Bence kitapları mutlu sonla bitseydi veya her şey dörtdörtlük kafamızdaki gibi olsaydı kitaplar etkileyiciliğini yitirirdi diye düşünüyorum.
Kitabı eleştirmeden önce çevireni eleştirmek istedim çok çeviri kokuyordu çünkü, hani motherfucker ı seni lanet zenci diye çevirmek gibi bişi olmuş.Gençlik romanı, tamam.Başlarken bir beklentim yoktu, kabul.Ama arkadaşım bu yazarı bu kadar övmüşken daha fazla şey bekledim malesef.Margo her başkarakter gibi çok güzel ve baştan çıkarıcı olmak zorunda,oh ama evet gizemli ve aslında çok derin bir kızmış meğer.Quentin yıllardır dibinde olan kıza aşkını ilan edemiyor sonra birden nereden ilham alıyorsa artık kızın evine girmeler anne babasından fazla aramalar hayatını zehir etmeler.Belki de gerçek aşk budur kim bilir.Kitabın gereksiz argosu var hoşuma gitmeyen yani banane çocuğun çiş yaptığından.Kitabın sonuna kadar Margo yu arıyoruz Margo kitabın sonunda trip atıyor aman ne güzel,biliyorum çok yüzeysel oldu.Çünkü kitabın bırakabildiği etki bu kadardı.
-"Kağıttan bir kiz için kağıttan bir kent." Bikere bu.soze bayildimmmm cidden bayildim !!
Öncelikle şunu itiraf edeyim. Kitabin başlarinda ciddi anlamda sıkıldim ve birakma durtusu oldukca cokk yasadim ama inat ettim ve devam ettim ki iyikide devam ettim. Ben karakteri beni kahkaha krizlerine soktu burda cok fena
Margo karakteri ise cidden bu kiz harikaydi. Yazar margo icin sanirim.cok calismis.
Kitabin iceriginde.hic bise bahsetmicem merak ediosaniz.sizde.fidin alin okuyun banane
@erennadiraksamoglu. Tskkuler sevgili bloger
Birde sayfa176,177 Quentin kendisi ile yapmiş olduğu konusma , buraya alinti olarak yazmak isterdim fakat acip okuyun bu coxugu cok sevdim
john greeni tanımak için yanlış tercih sanırım.çavdar tarlasında çocukları andıran bir ergen dili var ama çok az .velhasıl beğenmedim.
Aynı Yıldızın Altında kadar olmasa da güzeldi . John Green'in üslubunu seviyorum . Hem komik hem eğlenceli hem de ipuçları ile dolu gizemli bir kitap.
http://hayalperestinzamanyolculugu.blogspot.com.tr/2014/03/kagttan-kentler-yorum.html
O kadar çok övülmüş bir yazar ve bir o kadar övülmüş ve övülmeye devam edilen bir kitap.Bugüne kadar okuduğunuz Kağıttan Kentler yorumlarını bir kenara alalım lütfen başlamadan.Zira sanırsam bir ben "beğenmedim" yorumu yapacağım bu kitaba.
Beğenmedim çünkü;konuyu sevemedim.Beğenmedim çünkü;karakterler hayak kırıklığı (bkz.Benners Starling).Ve yine beğenmedim çünkü;beklentilerimi karşılamadı.
Eminim bana karşı olanlar çook olacak.Ama şimdiden şunu belirteyim;zevkler ve renkler tartışılmaz.😉
Kitabı bitirmiş olduğum şu vakit ne düşüneceğimi bilmiyorum.İnanın kitabın başını bile şimdiden unuttum.
Genelde bir kitabı güzel yazmış oldu diye (bkz.Aynı Yıldızın Altında) bir yazar,ondan sonra ne yazsa çok beğeniliyor,üstüne atlanılıyor.Her neyse,kendime bir hatırlatma;zevkler ve renkler tartışılmaz!
Ön yorumu çok uzatmışım hemen konuya geçeyim.Quentin ve Margo küçüklükten beri komşulardır.Ve küçükken de olsa iyi bir arkadaş olmışlardır birbirlerine.Sonra bu ikiliyi yıllar ayırır.İkisi de başka arkadaş çevreleri arasına karışırlar.Ama Quentin her zaman Margo'yu sever.Ulaşamayacağını bilse de.Bir gün penceresinde Margo'nun güzel yüzü belirir.Ve bir gecelik kelimenin tam anlamıyla birilerini rahatsız ederler,çılgınlık yaparlar.Bundan sonraki gün Margo kaybolur.Ve arkasında bir ipucu bırakır.Bu ipucu sadece Q'yadır.İşte bizlerde bu gizemin içinde buluruz kendimizi.
Kitabı aslında ne sevdim ne de nefret ettim.Ama bu kadar abartılınca ister istemez sevemiyor insan.
Yorumumun sonlarına yaklaşırken şunu da belirtmek istiyorum;Ben ve onun kullandığı kelimeleri,davranışlarını hiç ama hiç sevemedim."Bir kitabın gençlere(!) hitap etmesi için çeşitli argolar koymak,yeni ergen olmuş ve belirli yerinin yeni farkına varmış bir karakter yaratmak gerekir"felsefesinden yararlanılmış olması da cabası.
E,şunu da itiraf edeyim."'John Green'in kalemi'diye de bir şey var." kanısındayım.Zira başka biri bu kitabı yazmış olsaydı şöyle derdim;Bir kız olsun,şu popüler olanından.Bir erkek olsun,ezik ve sevimli olanından.Erkeğin yanına,damsız ve grubun hepsi erkek olan arkadaş grubu.Kızın yanına,zengin, zorba ve iki yüzlü arkadaş grubu. Kitaba biraz felsefe yaptıralım.Tamamdır arkadaş.Boşver kitabın dilini,üslubunu vs...
Ama John Green bu konuyu cidden okunacak hale getirmiş.Bu kitabı okumamda,yarım bırakmamamda büyük rolü var.😊
Velhasıl-ı kelam,ben tavsiye etmiyorum.Bu yorumumdan hoşnut olmayacaklardan da özür diliyorum.Biraz ağır da olmuş olabilir yorumum.Ama zevkime laf anlatmak zor diyerek yorumumu burada noktalıyorum.😊
kağıttan kentler'i ilk sinemada gördüm. Filmi çıkınca izleriz okumaya gerek yok tarzı saçma bir mantığa sahip olmadığım için önce okumaya karar verdim. Zaten izleyeceğim filmin kitabı varsa her zaman önce kitabı okumayı severim. Çünkü kitabı okuduktan sonra izleyeceğim filmden ayrı bir tat alırım. Neyse çok uzatmadan biraz da kitap ve yazar hakkında konuşayım.
Kitaba çok güzel diyemem çok kötü de diyemem zaten puanım da 7 ama okurken eğlendim. Tabi ara ara yazar sıkmış biraz. Kitabın sonlarında "ehh artık bulsunlar şu kızı" dedim. Bazı sıkıntılar var. Kitaptaki Margo bir anda kayboluyor ve arkasında ucu açık ipuçları bırakmış. Bizim yakışıklı cesur oğlanda arkadaşlarıyla birlikte bu ipuçlarını süper bir şekilde buluyorlar. İpuçları o kadar anlaşılır değilki bulmaları bir mucize. Yazar keşke biraz daha kurguyu sağlam yapsaydı. Tabi kitaptaki bu sıkıntıları göz önünde almazsak güzel bir kitap aslında. Zaten kitabı okurken elimden bırakamadım. Yaklaşık bir haftada bitirdim. Yazarda bir potansiyel görüyorum. İleriki kitaplarında daha iyi olacaktır umarım. Bakarım diğer kitaplarını da okuyacağım.
Kitabı 2014 cnr fuarında almıştım..O zaman okumaya başlayıp 30.sayfada bırakmıştım.. Kitapları yarım bırakmayı sevmiyorum diye tekrar okumaya başladım şuan kitabı bitirdim ve Okumak için ayırdığım zamana üzülüyorum ..
ilk aşk kitabından daha iyiydi sanki.ama yine de değişik bşr numarası yoktu kitabın.zaman geçirmek için okunabilir.