Roman çıktığı tarihte adı "Hedefim Yıldızlar" (The Stars My Destination)'dı.Ancak sonraki baskılarında William Blake'in "Kaplan!Kaplan!" (Tyger,Tyger) şiirinin ilk sayfaya eklenmesiyle adı değiştirildi.
Gully Foyle,hikayenin ana karakteridir.Okuma yazması yoktur,iyi para kazanmaz,düşüncesiz kimi yerde aptal,potansiyeli olan ama motivasyonu olmayan bir serseri,tecavüzcü,eğitimsiz aşağılık bir adamdır.Karakter bizi uzayda geçirdiği kazadan sonra içinde bulunduğu gemi enkazının içinde hayatta kalmaya çabalarken karşılar.Yalnızdır,ona yardım edecek kimse yoktur,havası ve yiyecekleri tükenmektedir,ancak ölümü reddeder.Zaten çok iyi durumda olmayan küçücük akıl sağlığını korumak için kendine sürekli bir tekerleme tekrarlar:
"Gully Foyle is my name
Terra is my nation
Deep space is my dwelling place
The stars my destination"
Gully Foyle,onda eksik olan şeyi bulmuştur:Motivasyon.Öfkeyle ve intikam ateşiyle yanmaktadır.Bu yoğun duygular onu kırar,yeni bir insana gebe bırakır.Gully Foyle,onu bu çaresizliğe ve kesin ölüme mahkum eden uzay gemisinden(çok zeki olmadığını belirtmiştim),Vorga'dan intikam alabilmek için yaşamaya ve gelişmeye açar kendini.Enkazdan gemiyi onararak kurtarır hayatını.Artık yeni bir insandır.İnsandan çok daha fazlasıdır:Bir avcı,bir cellattır artık.Gully Foyle böylece bir kaplana dönüşür.Daha sonra egzantrik bir kabilenin yaşadığı asteroide çarpar ve o baygınken aralarına kabul töreninden geçer.Yüzünde artık kaplan çizgilerini andıran şeritler vardır:Öfkesine her yenildiğinde çizgiler kan kırmızı yanarlar yüzünde,nasıl bir canavar olduğunu ortaya çıkarırlar.(Bu ikonik dövmeler iç çatışmayı net bir şekilde yansıtır)Normal koşullarda belli olmayan dövmeler Gully'e zorla kendini kontrol etmesini öğretecektir.
Av başlar...
Gully,kendini yıkar ve baştan yapar,tüm zorluklara intikam güdüsüyle katlanır.O zaten bir kez kırılmıştır,bir daha kırılması mümkün değildir.Sosyal kastın basamaklarını atlayarak çıkar,onu hedefinden alıkoyacak güçte bir şey yoktur.Büyük zorluklardan sonra hedefine ulaşır ancak ödediği bedel çok ağır olur.Gully toplumun üzerinde bir seviyeye ulaşır.Hastalıklı toplumu ve bireyleri yerer,onlara mücadele sunar.Kendi özgürlüklerini söküp almaları gerektiğini haykırır,insanları ve koşulları sarsar:
"Sizi domuzlar!Hepiniz domuzlar gibi çürüyorsunuz.İçinizde çoğu var ama azını kullanıyorsunuz..Düşünmeniz için engellenmeniz gerek.Büyümeniz içinde bir meydan okuma.Kalan zamanınızda yerinizde sayıyorsunuz.İşte size meydan okuyorum!Ölün ya da yaşayıp büyük olun,nalları dikin ya da bana gelin!Ölün kahrolasılar ya da gelip beni,Gully Foyle'u bulun!Sizi büyük yapayım.Size yıldızları vereyim.Sizi adam edeyim!"
Gully Foyle,postmodern bir Monte Kristo Kontudur.Benzer aşamalardan geçer ve sonunda büyük biri olur.Toplumun dışladığı bomboş ve ruhsuz bir adam,"170 gündür ölen ancak henüz ölmemiş olan" o adam skalaları altüst eder:Toplumu kırar ve seçenekleri,olasılıkları aşağıladığı insanlara bırakır.
Bester,gördüğüm en iyi bilimkurgu yazarlarından biri:Kurgusu çok güçlü,akıcı ve sürükleyici.Ele yapışan kitaplardan biri bu.En az bir kez okunmayı talep ediyor.
Alfred Bester'ın şaheseri! Kitap cidden bir bilimkurgu klasiği hatta bundan da fazlası. Esin kaynağı olan Monte Kristo Kontu'nu çok sevdiğimden biraz abartıyor muyum diye düşündüm objektif olmak açısından ama en ufak bir abartma olmadığına karar verdim. Türü seven sevmeyen herkesin fırsat bulursa okumasını öneririm.
Son sayfalardaki aydınlanma bölümünde aşırı zorlama ve inandırıcılığı öldüren açıklamalar olmasaydı, benim için efsane bir kitap olacaktı. Sürükleyiciydi zira. İlginç fikirlerle de doluydu. Öyle ki zorlamalara rağmen sevdim kitabı.
Bilim kurguyu pek sevdiğim söylenemez ama bu kitap oldukça sürükleyici ve ilginç geldi bana.. Okunası..
Macera boyunca, Göçebe’nin kendisine has bir sırrının olmasının yanısıra özellikle odaklanılan nokta Gully Foyle’un intikam almak için çıktığı yolculuk. Bu yolda başına gelenler ve bir macera filmini aratmayan görüntüleri gözünüzün önünde tereddütsüz oluşturabilen anlatım sayesinde su gibi akan olaylarla beraber kendinizi geleceğin içinde, bir kovalamacada buluyorsunuz.http://umutbabilon.blogspot.com/2013/09/alfred-bester-kaplan-kaplan.html
Gezi Parkı hatırası... Güzel kütüphaneden aldığım mükemmel kitap...
Yarattığı karakterlerin özgünlüğü, hayal gücünün sınırsızlığı ve oluşturduğu kurgunun muhteşemliği... Bester'ın zekasına hayran olmamak elde değil. Böylesi bir romanın 1956 yılında yazılmış olması gerçekten inanılmaz.
Jaunte'lemek istiyorum!
Yıkıma Giden Adam'ı bitirdiğimde bayılmıştım. Kaplan! Kaplan! bittiğinde ağzım düştü. Alfred Bester yine sürekli ters köşeye yatırmış. Psikolojik gerilimi yine yüksek, temposu hiç düşmeyen bir kitap. Adamdaki hayal gücü ve bilgi inanılmaz. Universal 2006 yılında film haklarını almış. Yapılması çok zor ama iyi yapılırsa kitap gibi efsane olabilecek bir film çıkabilir.
Altıkırkbeş Yayınları güzel bir çeviri yapmış. Tek sorun kitabın piyasada bulunması yıkıma giden adam gibi oldukça zor. Ben sıfır olarak geçen sene aldım bir kitabevinden ama kitap 2000 basımı. Umarım yeniden basımı olur
"Sizi domuzlar, sizi. Domuzlar gibi çürüyorsunuz. İçinizde en çoğu var, en azını kullanıyorsunuz. Beni duyuyor musunuz, ha? İçinizde milyon var, kuruşlar harcıyorsunuz. İçinizde bir dahi var, deliliği düşünüyorsunuz. İçinizde bir kalp var, boşluklar hissediyorsunuz. Hepiniz. Her bir, hepiniz...
Harcamanız için savaş gerek. Düşünmeniz için engel gerek. Büyümeniz için bir meydan okuma gerek. Kalan zamanda yerinizde sayıyorsunuz. Domuzlar sizi! Tamam ya, Allah sizi kahretsin! Ben size meydan okuyorum, ben. Ölün ya da yaşayıp büyük olun. Kendinizi havaya uçurup nalları dikin ya da bana gelin, sizi heybetli yapayım. Ölün sizi kahrolasılar, ya da gelip beni, Gully Foyle'u bulun ve sizi büyük yapayım. Size yıldızları vereyim. Sizi adam edeyim!"
Kitabın arka kapağında bir kısmına yer verilen bu tirat aslında Kaplan! Kaplan! 'ın temelini oluşturuyor. Sıradan bir adam olan Gulliver Foyle da 30 yıllık yaşamı boyunca yerinde saymıştır. Fakat Vorga-T:1339 adlı uzay gemisi ruhunun derinliklerindeki kapının kilidini döndürüp onu açan anahtar oluverir. Artık kaplan uyanmıştır ve kitap boyunca da sıkı sıkıya bağlandığı saplantısı kaplanı beslemeye devam edecektir.
Kitabın önsözünde Neil Gaiman'ın da bahsettiği gibi Foyle sabit fikirlidir ve saplantılarından kurtulmak için çabalamak şöyle dursun onlara sıkı sıkıya bağlanmayı tercih eder. Uyuşuk, sıradan adamın intikam arayışında en büyük gücü de bu saplantıları olur.
Kitapta olaylar hızla, okuyucunun hikayeden kopmasına fırsat tanımadan birbiri ardına gerçekleşiyor. Yazarın yazım tarzını bu yönüyle Roger Zelazny'ye benzettim. Aynı zamanda kitapta yer alan ayrıntılar ve rastlantılar da hikayeyi ilgi çekici kılıyor. (Kaplan maskesi gibi.)
Monte Cristo'dan ilham alındığı bir gerçek fakat Alfred Bester klasik hikayeyi daha da derinleştirerek bu durumu sorguluyor. Gerçekten de insanın düşünmesi için engeller, büyümesi için bir meydan okuma mı gerekli? Kalan zamanda yerinde mi sayar insan?
Sırf bize yönelttiği bu, üzerinde kafa patlatılacak derin sorular bile kitabı okumak için yeterli bir sebep olabilecekken Alfred Bester bilimi de kurgusu da güçlü, türü içerisinde kesinlikle klasik olarak anılması gereken bir hikaye ortaya çıkarmış.
Kusursuz “Alfred Bester” romanı.
Amerika baskısının ismi romanın içeriğine gönderme yaparken, İngiltere baskısının ismi baş karakter Gully Foyle'un roman boyunca süren devasa değişimine gönderme yapar.
Bester, kitabın İngiltere baskısına bu ismi, İngiliz şair William Blake'in “The Tyger” adlı şiirinden etkilenerek verir.
Roman, temelde ışınlanmanın (romandaki adıyla jauntelemenin) keşfedilişi ve bunun toplumsal yaşamdaki etkilerini fon alır. Bu bildik (romanın yazıldığı dönem için yaratıcı) fonun üstüne; ışınlanma konusunda çok özel bir yeteneği olan Gully Foyle'un, intikam ve güçle harmanlanmış olağanüstü değişimini işler. Romanı renklendiren onca benzersiz karakter ve şaşırtıcı buluşlar, okuyucuyu daha önce deneyimlemediği bir düşünce akışına bırakır; zihin açar.
“Alfred Bester”ın iki üstün romanında (“Yıkıma Giden Adam” ve “Kaplan Kaplan” yani The Stars My Destination) iki üstün yetenek ve bunun toplumsal etkileri ve gelişimi işlenir; ama asıl kurgu intikam üzerinedir; baş karakterler bu yetileri intikam almak için kullanır.
Bir zamanlar, superman ve batman çizgiromanlarında metin yazarı olarak çalışan Bester, romanlarında üstün yetilerin "süper" etkilerinden ziyade insan ilişkileri eksenindeki yıkıcı yönlerini işler. Belki de bu yüzden onun eserleri, bilim kurgu edebiyatının yeni serpildiği yıllardan bu yana kaçış edebiyatının bir parçası olarak değil has edebiyatın üyeleri olarak anılmış ve okunmuştur.
Kitap, uzayda ölüme terk edilen Foyle'un takıntılı intikam dürtüsüyle hayata tutunmasıyla başlıyor. Akıcı bir şekilde olaylar gerçekleşiyor.
24. yüzyılda jauntlamanın etkileriyle baş etmeye çalışan taraflar da işin içine girince intikam, gizem, bilim, sırlar birbirine giriyor.
Okunması kolay bir bilim kurgu. O yıllarda böyle bir kitap yazılması da etkileyici.