"Sizi domuzlar, sizi. Domuzlar gibi çürüyorsunuz. İçinizde en çoğu var, en azını kullanıyorsunuz. Beni duyuyor musunuz, ha? İçinizde milyon var, kuruşlar harcıyorsunuz. İçinizde bir dahi var, deliliği düşünüyorsunuz. İçinizde bir kalp var, boşluklar hissediyorsunuz. Hepiniz. Her bir, hepiniz...
Harcamanız için savaş gerek. Düşünmeniz için engel gerek. Büyümeniz için bir meydan okuma gerek. Kalan zamanda yerinizde sayıyorsunuz. Domuzlar sizi! Tamam ya, Allah sizi kahretsin! Ben size meydan okuyorum, ben. Ölün ya da yaşayıp büyük olun. Kendinizi havaya uçurup nalları dikin ya da bana gelin, sizi heybetli yapayım. Ölün sizi kahrolasılar, ya da gelip beni, Gully Foyle'u bulun ve sizi büyük yapayım. Size yıldızları vereyim. Sizi adam edeyim!"
Kitabın arka kapağında bir kısmına yer verilen bu tirat aslında Kaplan! Kaplan! 'ın temelini oluşturuyor. Sıradan bir adam olan Gulliver Foyle da 30 yıllık yaşamı boyunca yerinde saymıştır. Fakat Vorga-T:1339 adlı uzay gemisi ruhunun derinliklerindeki kapının kilidini döndürüp onu açan anahtar oluverir. Artık kaplan uyanmıştır ve kitap boyunca da sıkı sıkıya bağlandığı saplantısı kaplanı beslemeye devam edecektir.
Kitabın önsözünde Neil Gaiman'ın da bahsettiği gibi Foyle sabit fikirlidir ve saplantılarından kurtulmak için çabalamak şöyle dursun onlara sıkı sıkıya bağlanmayı tercih eder. Uyuşuk, sıradan adamın intikam arayışında en büyük gücü de bu saplantıları olur.
Kitapta olaylar hızla, okuyucunun hikayeden kopmasına fırsat tanımadan birbiri ardına gerçekleşiyor. Yazarın yazım tarzını bu yönüyle Roger Zelazny'ye benzettim. Aynı zamanda kitapta yer alan ayrıntılar ve rastlantılar da hikayeyi ilgi çekici kılıyor. (Kaplan maskesi gibi.)
Monte Cristo'dan ilham alındığı bir gerçek fakat Alfred Bester klasik hikayeyi daha da derinleştirerek bu durumu sorguluyor. Gerçekten de insanın düşünmesi için engeller, büyümesi için bir meydan okuma mı gerekli? Kalan zamanda yerinde mi sayar insan?
Sırf bize yönelttiği bu, üzerinde kafa patlatılacak derin sorular bile kitabı okumak için yeterli bir sebep olabilecekken Alfred Bester bilimi de kurgusu da güçlü, türü içerisinde kesinlikle klasik olarak anılması gereken bir hikaye ortaya çıkarmış.
Harika bir yorum, elinize sağlık. Bu kitabı okusun bilimk-kurgu seviyorum diyen.