Nora'yı sevmemek elde değil. Izabel'den çok daha gerçekçi bir karakter bence.
Ortaya çıkan sırlar efsaneydi. 9 veriyorum çünkü 5. kitaba 10 vermek zorunda kalırsam haksızlık olmasın.
Seriye devam ettikçe karakterlere daha çok bağlanıyorum. Ve Fredrik çok psikopatsın ama sana hayran kalmamam mümkün değil.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2017/11/j-redmerski-kotuluk-tohumlar-katiller.html
Katiller Çetesi Serisi son sürat devam ederken bendeniz 4. kitap Kötülük Tohumları'nı bitirdim. Veee serinin her kitabı bir öncekinden daha güzel olmak zorunda mı?
Hani bazı gerilim filmleri vardır ya bir oda iki-üç insanla filmi bitirirler ve siz soluksuz son saniyesine kadar izlersiniz aynen öyle bir kurgusu vardı...
Bir kadın... suçlu, kurnaz, akıllı, tehlikeli, seksi ve korkusuz... karşısında bizimkiler...
Bir kadın... istediğini almadan istediklerini vermeyen... Fredrik'in kıramadığı...
Kitap kesinlikle diğer üç kitaptan daha iyiydi... çok daha iyiydi... bir baktım bitmiş anlamadım nasıl oldu...
Süperdi!
Yazarın kurgu yeteneğine dair hiçbir şey söylemiyorum... Serinin 4. kitabını bitirmişim ki yazarın okuduğum 6. kitabı bitmişken kadının kitaplarını nasıl sevdiğimi anlamışsınız. Bu yüzden bu konuya değinmeyeceğim...
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Dina'yı, Tessa'yı ve James'in kızlarını kaçıran Nora bizimkilerin eline düştüğünde korkusuz ve istediğini elde edebilecek bir kadın olduğunu gösterirken bütün sevdiklerini bırakması konusunda onlardan tek bir şey istemektedir. Kimsenin bilmediği sırlarını... Üstelik bunları Nora bilirken ona itiraf etmeleri...
Açıkçası şöyle bakıldığında oldukça basit görünüyor değil mi? Ama değil... bazılarının özellikle Izabel, Niklas ve Victor'un sırları... kendilerinin bile zorlukla kabullenmek zorunda kaldıkları bir yükken bunu başkasına itiraf etmek... oldukça zorlayıcı...
Bunun yanında aralarına katılan Dorian'ın sırrı ise... hepsini hem şaşırtacak hem de bir karar almaya itecektir.
Sıra Nora'yı itirafa zorlamaya geldiğinde ve sorgucusunun Fredrik olması... işte o zaman Nora kimsenin yapmadığını yapıp Fredrik'e kırılmazken...
Allah'ım sanırım spoilere giriyorum biri beni sustursun...
Kitabın en sevdiğim sahnesi kesinlikle Fredrik'in olaya dahil olduktan sonrasıydı.
Nora... kadın... sen ne müthiş bir şeysin! Hayranlığımı kazandın! İzabel'i serinin başından beri sevmiyordum... tamam belki Sarai okurken sevmiş olabilirim ama sonra o sevgim nefrete dönüştü ama sen.. .kesinlikle hayran olduğum ve seride en sevdiğim kadın olduğunu inkar edemeyeceğim.
Bu kitap bir kez daha bana kanıtladı ki... bu kitabın bence en zayıf halkası İzabel ve en güçlü kırılmaz halkası ise Fredrik ve Victor. Hatta ikisi kapışabilir de çünkü Fredrik, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan korkusuz duygusuz bir adamken Victor'un kaybedecek bir aşkı var... bu onun zayıflığı.
Burada şu çıkıyor ki...
Izabel ölsün! :D
İşte o kadar severim kendisini. Ama belli ki Victor çok seviyor.
Kitaba dair çok söylemek istediğim şey var ama bir o kadar da bunlar spoiler olacağı için susmak durumundayım. Ama demezsem içimde kalır...
Fredrik... adamım son bölüm ne öyle yaaa ne yapıyorsun? Sen benimsin :P heheh sana Nora gibi biri lazım! Boş ver zayıf halkaları...
Seriyi severek okuduğumu biliyorsunuz ve bence siz de okumalısınız. Daha bugün bir arkadaşıma tavsiye ediyordum. Şimdi de sizlere tavsiye ediyorum! Çok şey kaçırıyorsunuz.
http://dilarabook.blogspot.com.tr/2018/01/kotuluk-tohumlar-katiller-cetesi-4-j.html
Serinin dördüncü kitabı diğerleri gibi bir çırpıda bitti. Yazar yine, kendimi her ne kadar bu serinin acımasız bir tarzı olduğunu söylesem de yazdığı şeylerden dolayı tüylerimi diken diken etti.
Aksiyon, sır, gizem ve şiddet dolu geçmişler kaldığı yerden devam ediyor.
Bu defa Katiller Çetesi, Nora adında sevdiklerini kaçırıp onları tehdit eden bir psikopatla uğraşıyordu. Kadının rehineler karşısında tek istediği şey ise, en gizli sırları.
Katiller Çetesi üyelerini bu cevaplar ile biraz daha tanırken, Nora'yla da tanışmış oldum. Bu kadını ayrı bir sevdim. Manyak, psikopat, acayip derecede entrika çevirebilen biriydi. Yaptığı şeylerin nedenini az çok tahmin etmiştim, sonunda yürü be kızım dedim.
Izabel ve Victor'un ilişkisi de tam gaz devam ediyor. Bu kitapta onların arasındaki sevgi ve tutku kadar, Izabel'in güvensizliklerinin nedenini de okumuş oldum. Haksız da değildi ama sonuçta bu Victor, hiç değişmemiş ve umarım da değişmez.
Niklas'ı fazla sevmiyordum ama öğrendiğim şeyler fikrimi oldukça değiştirdi. Onu fazla tanımıyordum, sadece Izabel'in ona olan nefreti ve Victor'un kardeşi olmasından dolayı çok fazla bir fikrim de yoktu ama bu kitapta bütün karakterlerden bir parça vardı ve bu sayede hepsi için aşağı yukarı bir hissim oluştu.
Dorian yine gizemlerle doluydu en şaşırdığım karakter o oldu. Fredrik ise bildiğiniz gibiydi, yaralı Çakal'ımız... Namı diğer seride en sevdiğim kişi.
Bu serinin olabildiğince uzun olmasını istiyorum. Karakterlerden ayrılmaya hiç hazır değilim. Ayrıca işlerin sonu nereye varacak acayip derecede merak ediyorum. Yazarın sağı solu belli olmuyor. Victor gider Izabel'i ya da Izabel gidip Victor'u falan öldürürse hiç de şaşırmam.
Hemen kafadan yazacağım; açık ara 6 seride en sevdiğim kitap, 4. kitap oldu. Oldukça hızlı bir giriş ile hikayemiz başlıyor; Nora denen kadın bizimkileri öyle bir sıkıştırıyor ve itiraflar alıyor ki Birlik içinde gerçekten ciddi yaralar, çatlaklar açılıyor; bilhassa Victor ve Niklas arasında. Bizim Izabel ise Nora'nın karşısında öyle bir sırrını açığa vuruyor ki son kitapta bu kısım açıklığa kavuşacak diye düşünüyorum(7. kitap yolda).
Şahsen gece başladım, ertesi gün en geç öğleden sonra bitirdim, yani 24 saat olmadan kitabı bitirdim ve bir diğerine başladım. Oldukça sürükleyici, eğlenceli ve heyecanlıydı; uzun zamandır beni böyle esir alan kitap okumamışım, yazarı tebrik ederim. Açıkçası 2. ve 3. kitap beklentimin altında ve sıradan gelmişti, bu yüzden sırf seriyi bitirme adına kitapları okumaya devam etme kararı almıştım ama 4. kitap ile beklentilerimi yeniden yükseltmeyi başardı.
İlk üç kitap karakterlerin iç dünyaları ve aşklarına odaklanmış iken 4. kitap ile artık Birlik/Örgüt vs. konularına giriyor, aşk 2. plana geçiyor... Yani kitap, isminin hakkını vermeye başlıyor. Bu şekilde yazmaya devam Bayan Redmerski! :)
Yorumum; http://morduslerkitapligi.blogspot.com.tr/2017/06/kotuluk-tohumlar-katiller-cetesi-4.html
Keşke 3.Kitap Kuğu ve Çakal hiç olmasaydı dedim.
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2017/06/ja-redmerski-kotuluk-tohumlar-katiller.html