Yorumların fazla abartıldığını düşünüyorum. Okunabilir bir kitap. Sonuçta bir emek var ortada küçümsememek gerekli. Sadece yorumlara bakarak beklentimi fazla tutmuş olabilirim.
Yazarın, ilk bölümde çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlattığı, ikinci bölümde kaosun ve ölüm temasının hakim olduğu vasat(ortalama) bir otobiyografik anlatı. Yazarın sanat ve modern edebiyat ile ilgili teorilerini anlatıya dahil etmesi, kitabı vasatın üstü bir seviyeye taşımaya yetmiyor. Anlatıda, belki de her okurun kitabı okurken bekleyeceği bir climax(zirve noktası) yok. Velhasıl kelam, üzerinde oturup detaylı bir alt metin analizi yapılabilecek bir anlatı da değil. Edebiyat ile çok haşır neşir olmayan 'averaj' okuyucuya bol bol satmak için 'Tanrısal paragraflar(?!)', 'edebiyat fenomeni' vs. gibi abartılı tanımlamalar ile süslenmiş, tipik bir 'best-seller'.
Türkçe'de ikinci cildi Haziran 2016'da yayınlanan, çok tartışılan, çoksatan, türü konusunda anlaşmazlıklar devam eden altı ciltlik binlerce sayfalık bir dizinin ilk kitabı Kavgam...
Knausgård'ı da şaşırtan büyük bir başarı yakalayan, Proust'un "Kayıp Zamanın İzinde" dizisi le kıyaslanan kitapların klasik anlamda "roman" olmadığı kesin. Ancak nasıl bir tür ? halen tartışılıyor. Yazarın roman türü içinde en büyük başarısı tam da bu noktada...
Otobiyografik bir hikaye gibi görünen kitap boyunca yazar, kendi özel hayatını anlatıyor (?). Ya da okur olarak bizler öyle düşünüyoruz. Çünkü, roman boyunca yaşananlar öylesine detaylı, gündelik hayatın sıradanlığı içinde veriliyor, öylesine yakından tanıklık gerekiyor ki, okur kuşkusuz bir otobiyografi okuduğunuzu düşünüyor (altı ciltte, 3600 sayfa da benzer biçimde sürüyor anlaşılan)...
Knausgård gerçek ile kurgu arasındaki sınırı ortadan kaldırırken, her kitabında hepimizi çok meşgül eden insani konuları ele alıyor. Birinci kitap, aile içinde bir ölümden hareketle ölüm temasını işlerken, ikinci kitapta aşk ele alınıyor.
Knausgård yaşadıklarından yola çıktığını, bu nedenle hikayesinin "gerçek", "inandırıcı" olduğunu kitabında da ifade ediyor. Geçmişine, duygularına, sırlarına, hatta varlığına ilişkin öylesine özel detaylara giriyor, uzun uzun anlatıyor ki, okuru şaşırtıyor. Böylece okur kâh kendisinin de zaman zaman yaşamış olabileceği anılarla karşılaşıyor, kâh çok mahrem anılara tanıklık ediyor olmanın mahçubiyetini yaşıyor. Böylece yazar kurgusu içinde okuru da izleyici, yoldaş, paydaş, yargılayıcı konuma getirebiliyor. Kitabın bu bu tuhaf ruh haline taşıdığı okur, zor bir hikayeyi hızla okuyabiliyor. Böylesine "sıradan" görünen, gündelik hayat içinde her birimizin karşılaşabileceği sıkıntılı durumları aktaran yazarın, sayfalar boyu durmaksızın ilerleyen öyküsünü kitabı elinizden bırakmak istemeyerek okuyup bitiriyorsunuz.
Knausgård, yazma eylemi üzerine düşüncelerini de kitabında okurla paylaşıyor " ... biçim edebiyatın önkoşuludur. Bu edebiyatın tek yasasıdır. Her şey biçime boyun eğmelidir. Yazının herhangi bir ögesi biçimden güçlüyse, örneğin stil, olay örgüsü, tema gibi öğelerden herhangi biri kontrolü ele geçirirse, sonuç zayıf olur. Stil bakımından kuvvetli yazarların böylesine sık kötü kitaplar yazmaları bu yüzdendir. ... Yazmak yaratmaktan ziyade, yıkmakla ilgilidir."
Kavgam, ismi ile de çok tartışılan (ingilizceye My Struggle olarak çevrilmiş) okunmaya değer, okunması gereken bir kitap... Samimi, gerçek, sarsıcı, yıkıcı...
Tertemiz çeviri için Ebru Tüzel'e, özenli baskı için MonoKL yayınlarına çok teşekkürler... İkinci kitap aynı özenle basılmış. Umarız ki, diğer kitaplara da yakın zamanda kavuşabiliriz.
Bu sene okuduğum en vasat kitaptı diyebilirim.
Orta sınıf bir ailenin üyesi yazar. Ama kendini çok zorlu bir hayat yaşadığına inandırmaya çalıştı kitap boyunca. İlk bölümün büyük kısmında lise öğrencisi olarak yılbaşı partisine içki götürme çabasını anlattı yada benim aklımda birtek bu kaldı. İkinci bölüm daha yoğundu en azından ufak bir gizem bile barındırıyor.
Üç kitabı birden almak ne kadar doğruydu bilmiyorum umarım devaml güzel olur.
keçi boynuzu gibi bir kitap: birkaç gram tatlıya erişmek için epeyce bir odun çiğniyorsunuz. fuzuli bölümler, gereksiz ayrıntılar çoğunlukta...