Aslinda yazarin temasi butun kitaplarinda ayni. Cok yakin olan kardes,arkadas vs. Bi sekilde ayri dusup gecmisi sorgulamalari ve bunun sonucunda buyuk bir trajediyle tekrar bi araya gelmeleri falan filan. Tamam yazarin olayi baglama bicimi, kurgusu , detaylari gercekten cok hos ama her kitapta da bu olmaz ki. Cidden sikiyor bir sure sonra. Bu kitapta da aynisi var. Mere ve annesinin sacma sapan davranislari insani cileden cikaracak duzeyde. 250 sayfadan sonra kitap halini aliyor ,onun oncesinde bir tripler savasi okuyorsunuz. Acikcasi sonlara dogru gercekten birseyler okudugumu hissettim ben. Yoksa ilk sayfalar insanin sabrini zorlar nitelikte.
Okuduğum ikinci kitabıydı bu yazarın yine harika bir kitaptı. Başta biraz sıkıldım açıkçası ama yazara güvendiğim için devam ettim iyiki de devam etmişim diyorum. Bir ailenin geçmişte yaşadıklarını bugüne ışık tutması sonucu gelişen olaylara sanki film izliyormuşcasina ya da bir kenarda durup o sahnelere tanık oluyormuş gibi hissettimeyi kesinlikle başarıyor yazar, kelimeler uçup gidiyor siz arkasından bakakalıyorsunuz ve gözyaşlarınız sizden bağımsız akıyor. Mutlaka okuyun derim, bu yazara bir kez daha hayran kaldım.
"İnsanların davranışlarını değil, davranışlarının nedenlerini sorgulamalıyız önce" mesajını en iyi veren kitap.
Her kitaba sonuna kadar hak vermeyi severim ama 200. sayfayla beraber sıkıntıdan patladım.ne sıkıcı ve basit bir dil kullanılmış.Merak duygusunu hiç harekete geçiremeyen bir kitap olmuş
3/10
kurgu okumayı sevmiyorum. düşünsel veya yaşanmış kitapları okumak daha kolay geliyor, galiba daha merak ediyorum ondan da okuması kolay geliyor.
kış bahçesini bir kitabevinde indirimdekiler arasında gördüm, konusu o anki ruh halime hitap ettiği içinde aldım.
kış bahçesi'nin edebi bir yönü olduğunu düşünmüyorum. kurgu üzerine duygusal kitap okumayı sevenler severek okuyacaklardır ama kültür olsun diye okunacak kitaplardan değil. yarım bırakmamak için zor da olsa bitirdim.