okuyabileceğimi sanmadığım halde büyük bir zevkle bitirdim. Sanki birinin hayatını film akışı içinde izlemişim gibiydi..
çok güzeldi, bir otobiyografi olmasına rağmen yaşanmışlıklar bana bazı noktalarda çok öğretici geldi
okurken kelımelerı cumlelerı yutarcasına okudum..paul auster hayatını hayallerını dususlerını hatalarını mutluluklarını cok guzel ve yalın bı dılle anlatmıs..
Paul Auster ile tanışma kitabım :) Ve iyi ki bununla başlamışım diyorum.. Kendi hikayesini çok naif bir dille, hiç sakınmadan ortaya dökmüş olması çok hoşuma gitti.. Anı kitabı okumayalı uzun zaman olmuştu, kitaptan mutlu ayrıldım :) Tavsiye ederim..
otobiyografi olduğu için bir yıldır başlamadım, nedense herhangi bir romanıyla başlamam gerekiyor gibi geliyordu paul auster okumaya. ama okudum ve beğendim. olağanın dışında herhangi bir şey okumamanıza rağmen sürükleyiciliğinden bir şey kaybetmemiş.
Yazarın 64 yaşında kaleme aldığı/yayımladığı otobiyografik niteliği olan bu kitap, sıradan/basma kalıp bir otobiyografi değil aslında. Tarihlere, kronolojiye bağlı kalmak yerine duyguların izinden gitmiş, şimdiyi anlatırken birden 5 yaşında yaşadığı bir olayı anlatıp, bunu 30 yaşında yaşadığı bir başka olayla devam ettirebildiği; üslubunun akıcılığına, anlatılanların sadeliğine ve gerçekliğine kapılacağınız bir eser.
Paul Auster ile kendi yaşamöyküsünde tanışmış olmaktan keyif aldım.
başladım iyi gidiyordu sonradan bir sıkkınlık,birkaç defa başlamayı denedim ama olmadı duruyor başucumda bitiririm bir ara heralde,biraz durağan bir kitap
Yazarin su gibi akıp giden hayatının yaklaşık ikiyüz sayfalık özeti. Bitirdiğinde, hayatın çok boş yaşanıp hızlı tükendiğine acıyor insan
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Lakin uslübunu pek sevemedim. Kendisiyle 2. tekil şahıs kipinde konuşması değişik olmanın yanında pek hoşuma gitmedi.
Hayata ve dolayısıyla ölüme dair bir kitap. Yazarın kafasının içinde gibi hissettiğim ve beyninin kıvrımlarında özgürce dolaştığımı hissettirecek kadar samimi yazılmış bir kitap. Ürkütücü derecede gerçek ve bir o kadar da kalbime dokunan bir kitap oldu.
Paul Auster ile "Görünmeyen" ile tanışmıştım. Şimdi de kendi yaşam öyküsünü birinci ağızdan okumaktan keyif aldım. Tavsiye ederim.
bir yazarın kendi kelimeleriyle kendi hayatını anlatması ve bu anlatılanı okuma düşüncesi inanılmaz heyecan verici. lakin kitap bana biraz aceleyle, üstünkörü yazılmış izlenimi verdi. bazı bölümlerde sanki farkında olmadan bize derinlere inme şansı vermiş, fakat bir anda naptığının farkına varmış, tutmuş ensemizden çıkarmış inmeye çalıştığımız derinlikten.
henüz kitabın başlarındayken; acaba bir yazarın hakkında bilmediğim bir şeyin kalmaması beni nasıl etkiler diye sormuştum.Ama okudukça gördümki; Yazarlığının dışında da çok sevdim Paul Auster'i... O kadar samimi anlatmışki kendini. Ben, kendimi anlatsaydım bu kadar samimi olabilirmiydim bilemem.
Dünyaca ünlü bir yazar da olsan, dünyanın öbür ucunda yaşayan bir ev kadını da annen aklına geldiğinde hissettiğin duygular aynı...Gece uykun bölündüğünde aklına gelenler hep kötü olaylar,taksi ararken senin dışında bir sürü başka taksi bekleyen olunca hissettiğin duygu da hep aynı...İlk gelen taksiyi kapmak.Ve eski günlerin geri gelmesini istemesen de özlediklerin hep aynı...eski telefonların zili, plaklar, siyah beyaz filmler,iki film birden oynatan sinemalar ve 30 yıl dayanan tost makinaları.Bu kitabı okurken kendinize doğru yolculuk yapmak garanti. Paul Auster ömrünün kışının kapısından içeri girerken bize bu yolculuğu hediye etmiş. Umarım ikinci bölümünü de yazma fırsatı bulur.