Markus Zusak, kitapları 20 dilde yayınlanan, mizahi yönü kuvvetli bir yazar. Mizah mı desem kara mizah mı, mizahın dibi mi offf bilemedim. Yazarın kalemi akıcı, konuyu ana karakterler üzerinden yormadan anlatıyor. Sizi son ana kadar kafa karışıklığı içinde bırakıyor. Hayır, hayırrr şikayetçi değilim sadece alışık değilim. Bundan sonra bu yazara karşı hazırlıklıyım diyelim :)
Köpek Düşleri kitap ismini görünce, bir köpek onun çevresinde dönen liseli, ergen film tadında bir eser bekledim.Okudukça kitabı yahu bu köpek nerede dedim :))) Yaşları çok yakın iki erkek kardeş de köpekten farksız haldeydiler. Güldüm bunlar mı köpek dedim :) Eee neymiş çok gülen ağlarmış da:( Kitap öyle derinden mizahını yüreklerimize bir mızrak gibi sapladı ki darma duman oldum :(
160 sayfalık bu akıcı kitap alışılmışın dışında bir şeyler okumak isteyenleri bekliyor. Bir ergenin dünyası, acıları, hayat, adaletsiz döngü bizlere en yalın haliyle anlatılıyor...
http://pudratozu.blogspot.com/2013/08/kopek-dusleri-mizahn-ters-kose-hali-bir.html
Vakit geçirmek için okunabilecek güzel bir kitap, nitekim trafiğe takıldığım bir günde tek seferde 60 sayfasını okumuştum. Kitabın kapağına bakarak kişisel gelişimsel bir etki de yapacağını hissetmiştim ama kitap yalnız öyküden ibaret ve hedef yaş kitlesi lise seviyesi.
illa okunması gerken bir kitap , aan iham etmeyin diyemeyeceğim. bir ergenin duygularını(tabiki yabancı) aktarmaya çalışmış ve bunda oldukça başarılı olmuş . bir ergen kadar garip çünkü ......, bir ergen kadar dolu ama boş. belkide yaşıma uygun bir kitap olmadığı için böyle düşünüyorum ama çok faydalandığımı söyleyemeyeceğim
Yazarın bu kitabını okuduğumda hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Kitap hırsızı ve Hiç Kimse Sıradan Değildir'in yanında o kadar sönük ve o kadar öylesine yazılmış ki onları yazan nasıl olur da bunu yazabilmiş diye düşündürüyor insanı.Gerçekten! Ya o iki kitap tesadüftü ya da bu kitap gerçekten öylesine yazılmıştı. Yine de okunabilir bir kitap. Bazı kitaplar o kadar sıkıcı oluyor ki ileriki bölümlerde düzeleceğini bilen ve okumayı çok seven ben bile sıkılıyorum ama Allah'tan bu kitapta o olmadı. Yani bu anlamda benden 5 puan aldı.
Ve son bir şey daha! Yanlış hatırlamıyorsam İt Dalaşı diye bir kitabı daha vardı. Şimdi, onu almak istiyorum ama korkuyorum açıkçası sizce almalı mıyım?
dil sade zusak gene esprili bir dil kullanmış ama "hiç kimse sıradan değildir" ve "kitap hırsızı" ndan sonra hayal kırıklığına uğradım, beklentim çok daha büyüktü...
Gelişmiş ülkelerin basit ve amaçsız ergenlik düşleri ve hayal kırıklıkları adına bir kitap. Dünyada o kadar büyük ozan ve yazarlar varken neden böyle basit reklam kitaplarına kurban gidiyoruz anlamadım. Beğenmedim. Bunun yerine yine aynı coğrafyadan ' Başka Tanrının çocuklarını' okuyun derim...
Kitap güzel, kahramanlar iyi ama olay yok bence sadece bir ailenin fakir olduğunu anladım fazla beğenmedim.
Yazarın, Kitap Hırsızı ya da Hiç Kimse Sıradan Değildir kitabı kadar etkileyici ve çarpıcı olmasa da akıcı dili ve yer yer mizahi yaklaşımıyla okunabilecek eserlerden biri.
Yorumun tamamı; http://1kitapmeselesi.blogspot.com.tr...
Kitap, çoğu kişi tarafından seviliyor. Buna güvenerek almıştım biraz da.. Fakat beni hayal kırıklığına uğrattı, zaten adından dolayı ayrı bir hayal kırıklığı yaşamıştım.. Her neyse, bu benim biraz dalgınlığımla ilgiliydi. Kitabın 1 günde okunabilmesi benim için avantajdı açıkçası. Kitabı okurken, bir heyecan yoktu. Diğer sayfa olacak şeyi merak etmiyordunuz.. Kitabın içeriğine genel olarak bakmam gerekirse; Bir çocuk var Cameron, bunun hayatı anlatılıyor. Ve bir de rüyaları anlatılıyor. Tabi ki de bugün yemek yedim gibi değil, Cameron'un 2 ağabeyi ve 1 ablası var. Cameron en çok ağabeyini seviyor *adını demeyeceğim, ama ikisi de değil sadece biri :D* belki de sadece onunla bir şeyler yapmayı seviyordur..
Bir çocuğun umutlarını , hayallerini , hayattan beklentilerini anlatıyor. Okurken tebessüm etmeme sebep olmadı diyemem , keyifli bir kitap.
Her ne kadar çocuk-genç romanı olsa da yetişkin biri olarak içime bir sıcaklığın aktığını söylemeliyim. Cameron Wolfe'un kişiliği, yaşadıkları, rüyaları ve bunları ifade edişi naif ve samimiydi.
Kitabın kurgusu açısından takdirle karşılanacak farklılığı, her bölümün sonunda bir rüyanın olması. Bu rüyalar Cameron Wolfe'un zihnini daha iyi anlamamızı sağlıyor. Yazar bu teknikle hem farklı ve özgür bir anlatım sağlıyor hem de ergenlik döneminde, varoluş kaygılarıyla cebelleşen bir çocuğun dünyasını daha yakından gözlemlememizi sağlıyor.
Çeviriye gelirsek: Böyle bir çocuk kitabında yerelleştirmelerin, uyarlamaların kitaba can kattığını bildiğimden, neredeyse sözcüğü sözcüğüne sadık olan bu çeviriyi sıcak bulmadım. İsterdim ki Selim Yeniçeri biraz daha özgür, biraz daha neşeli bir çeviriyi tercih etsin.
İlk Markus Zusak kitabım.
Yazarın insanı sıkmayan nasıl akıcı bir dili var öyle.Herkesin ilgisini çok fazla çekmeyecek sıradan bir konuyu hiç sıkmadan anlatmış, su gibi aktı kitap.
Kitap birbirleriyle pek sağlıklı bir ilişki içinde olamayan bir aileyi anlatıyor.Daha doğrusu o ailenin en küçük üyesi Cameron Wolfe'in hislerini, çevresini gözlemleyişini.
Cameron henüz 15 yaşında, çevresiyle, hatta ailesiyle bile iyi ilişkiler kuramayan bir ergen.En yakını birlikte toplumda yasal ve ahlaki olarak suç sayılabilecek eylemlere giriştiği abisi Rube.Çoğu zaman bu eylemleri gerçekleştirmiyorlar bile sadece planda kalıyor.Planladıkları onlarca soygunun sadece sözde kaldığı gibi.
Aslında sadece biraz fark edilmek istiyorlar ve planladıkları şeylerin çıkarlarını çok da göz önünde bulundurmuyorlar.Yapamayacaklarını bildikleri halde dişçiyi soyma girişimleri ve sonucunda oradan çaldıkları paralarla değilde diş tedavisi için randevu alarak ayrılmaları bu iki ergenin aslında neyin peşinde olduklarını bile bilmemelerinin göstergesi.
Ya da çaldıkları yol tabelasını ertesi gün götürüp tekrar yerine asmaları aslında ikisininde kötü olamayacak kadar saf olduklarını gözler önüne seriyor.
Ya da ablalarını terk etti diye Sarah'ın sevgilisini benzetme planları yapmaları...
Veya Cameron'un çocukluk arkadaşına düşünmeden 1 hafta babasının yanında çalışıp didinerek kazandığı parasını düşünmeden vermesi.
İki kardeşin bunun yanlış olduğunu bildikleri halde evin arka bahçesinde köpek gibi birbirleriyle dalaşmaları ve yinede aralarındaki bağ.
Cameron'ın bir kıza karşı hissettiği geçek duygular, bu duygularla kendini keşfetmeye başlaması.
Şans verilmesi gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum köpek Düşleri'nin.
Cameron'ın rüya bölümleri de çok hoştu, özellikle Hz. İsa ile konuştuğu bölümle, hoşlandığı kızı incitmekten duyduğu korkuyla ormanda koştukları bölüm.
Benim hoşuma gitti kısacası, hoş pek kısa olmadı ama :)
Kolay okunan,akıcı 1 günde tamamlanabilecek edebi açıdan biraz zayıf olsa da değişik bir tarzda yazılmış eğlenceli bir kitap!
On beş yaşında bir çocuk olan Cameron Wolfe hayatı, kendi yaşamını, ailesini ve kendisine davranış tarzlarını sorgulamaktadır. Yine de hepsinin haklı sebepleri olduğunu düşünerek, onların mutluluğu için dua eder. Ergenlik döneminde erkek çocuklarının yaptığı saçma sapan eylemlerin, düşünce ve davranış şekilleri sebeplerinin de karakterin ağzından anlatıldığı kitap, bildiğim kadarıyla yazarın ilk kitabı.
Kitap kapağı ve isimden dolayı, eğlenceli ve komik bir kitap olabileceğini düşünüp almıştım. Fakat kitaba gençler için aileyi, ebeveynler için çocuğunu anlama kılavuzu diyebiliriz. Kolay anlaşılır ve akıcı uslüba sahip olan 'Köpek düşleri' her yaşta okunabilir.
İlginc bir sekilde kitaptaki karakterler cok egleniyor gibi ama bana cok kasvetli geldi kitabin havasi. Yazarin ergenlik bunalimi gibi birsey yasayan cocuklarin cevreleriyle olan iliskisini anlatma sekli guzel olsa da derinligi olmadigi icin kitap hirsizi'ndan sonra biraz hayal kirikligi yasatabilir.