Zweig'in en iyi öykülerinden biri bana göre. Savaşlara, savaşta yer alıp almamaya dair kişiyi derinden düşünmeye zorlayan kısa sürede okunacak çok iyi bir iş çıkarmış.
Zweig'in en iyi öykülerinden biri bana göre. Savaşlara, savaşta yer alıp almamaya dair kişiyi derinden düşünmeye zorlayan kısa sürede okunacak çok iyi bir iş çıkarmış.
Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig İ. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve "dünya vatandaşı" kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı "eski dünya"nın değerlerinin kayboluşunu büyük ölçüde dert edinmiştir. Mecburiyet 'in ana karakteri ressam Ferdinand da savaş sırasında askere alınmamak için Isviçre'ye kaçmıştır. Bir gün askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edildiğinde, karısının şiddet karşıtı duruşuna ihanet etmemesi yolundaki telkinlerine karşın kendini gitmek zorunda hisseder. Görev duygusu, savaş karşıtı düşünceleri ve karısına duyduğu sevgi arasında sıkışıp kalmıştır. Ferdinand her ne kadar "insanlığın ötesinde bir vatanı" olmasa da, "yirmi milyon insanı boğan o zinciri" kıramayacağını düşünür...
Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig İ. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve "dünya vatandaşı" kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı "eski dünya"n... tümünü göster
Yazarın betimlediği kahraman üzerinden 20. yüzyıldaki savaşlara, isyanlara, etnik ayrımcılığa dair yüzeysel bir bakış görüyoruz bu romanında. Bazı yerlerde daha fazla detaya girilse daha güzel bir roman ortaya çıkabilirdi ama bu haliyle de okunabilir.
Yazarın betimlediği kahraman üzerinden 20. yüzyıldaki savaşlara, isyanlara, etnik ayrımcılığa dair yüzeysel bir bakış görüyoruz bu romanında. Bazı yerlerde daha fazla detaya girilse daha güzel bir roman ortaya çıkabilirdi ama bu haliyle de okunabilir... tümünü göster
"Adana'da ayaklanmalar olmuştu. Kalabalık, Ermeni mahallesini yağmalamıştı. Altı yıl sonra çok daha büyük çapta olacakların provası gibi bir şeydi. Ama bu bile dehşetti. Yüzlerce ölü. Belki de binlerce." Can çekişen Osmanlı İmparatorluğu ve Beyrut ile Fransa arasında yaşamı sürüklenen İsyan. Doğunun Limanları bu yüzyılın başını, bir insanın trajik tarihinin içinden anlatıyor.Amin Maalouf son romanı 'Doğunun Limanları'
"Adana'da ayaklanmalar olmuştu. Kalabalık, Ermeni mahallesini yağmalamıştı. Altı yıl sonra çok daha büyük çapta olacakların provası gibi bir şeydi. Ama bu bile dehşetti. Yüzlerce ölü. Belki de binlerce." Can çekişen Osmanlı İmparatorlu... tümünü göster
İçerisinde küçük küçük hikayeler bulunmakta. Çoğunu pek ilgi çekici bulmasam da dönemine göre değerlendirdiğimiz de yine de iyi bir hayalgücünün ürünü olduğunu düşünüyorum. Hızlıca okunabilir.
İçerisinde küçük küçük hikayeler bulunmakta. Çoğunu pek ilgi çekici bulmasam da dönemine göre değerlendirdiğimiz de yine de iyi bir hayalgücünün ürünü olduğunu düşünüyorum. Hızlıca okunabilir.