Lizbon'a Gece Treni

En Son Değerlendirmeler

8 puan

Biraz ucu açık kalmış bir kitap olsa da enteresan, dokunaklı. Emek vererek okumanız tavsiye edilir.

8 puan

Kitabı elinize aldığınızda bir kitap gibi görünüyor değil mi? Yo, yo, her ne kadar öyle görünse de aslında 3 roman, 1 deneme, 1 felsefe, 1 gezi, 1 siyaset kitabını barındırdığı söylenebilecek yoğunlukta bir kitap. Okuması beni biraz yordu, fakat değdiğini düşünüyorum. Son zamanlarda ağır kitaplar okuduysanız üstüne bir de bunu okumanızı önermem, ama bol vaktim var, yavaş yavaş okurum diyorsanız okuyun derim.

8 puan

"Kitap içinde kitap", "kayıp insan", "bireyin kendi benliğini sorgulaması" , "yakın siyasi tarih", "seyahat" temalarıyla Orhan Pamuk'un Kara Kitap ve Yeni Hayat'ını andıran, ama özellikle felsefi bölümü cezbeden, okunması gereken bir kitap.

9 puan

Severek, düşünerek, anlayarak ağır ağır keyfine vararak okudum. Çok değerli cümleler var kitapta. Okuduğum en iyilerden biri fakat sonunu pek beğenmedim. Alnına yazılan telefon ve Portekizce konuşan kadınla en sonunda bir bağlantı kurulacağını ummuştum. Hikaye yarım kalmış gibi oldu böyle sanki..

10 puan

Yasamın ölümün dinin hayatın didik didik sorgulandigi, iç dunyaların ortalığa dokuldudugu bir yolculuga tanıklık ediyorsunuz. Biz bize verilen hayatlara ne yapıyoruz, mutluluk nerededir ve son anın elbet bir gün gelecegini bildigimiz halde neden vedalaşmak hep zor gelir ve kaçınılmaz sondan hep kaçmak isteriz aslında....

*Hayat yaşadığımız şey değildir; yaşadığımızı hayal ettigimiz şeydir.

*Hayal kırıklığının kötü olduğu söylenir; dusuncesizce varılmış bir önyargı. Hayal kırıklığı yoluyla degilse hangi yolla kesfedebiliriz neler beklemiş neler ummuş oldugumuzu?

8 puan

Yakın Portekiz tarihi, kuvvetli seyahat betimlemeleri ve yaşam felsefesiyle bir kaçış romanı ya da arayış. Bakış açısına göre kendinden kaçış ya da kendini arayış. Bir açıdan da katmanlı bir eser. Prado karakterinin yazdığı kitap ve mektuplar iç katman, bunun peşine düşen Raimund "Mundus" Gregorius'un arayışı üst katman. Prado'nun mu yoksa Gregorius'un mu yalnızlığı daha çok dokunuyor insana bilemiyorum. Diğer yandan Gregorius'un sıkça sorduğu gibi hayatın boşa harcanıp harcanmadığını okuyucu da sık sık kendine soruyor. Yine de bir kelime ile her şeyi bırakıp bir anda çekip gidebilmek müthiş bir şey. Sırf bu yüzden bile, Prado'yu ölümünden sonra tanımış olmak bile o hayatı değerli kılmaya yeter bence.

Müthiş bir hafızaya sahip olan karakterler oldukça derinlikli, kanlı canlı hissi veriyorlar. Örneğin Prado'nun Oğuz Atay karakterlerini anımsatan bir hüznü ve dünyanın geri kalanına uyum sağlayamama hali var. Gregorius ise bir çoğumuz gibi hayatı belli bir kalıp içinde sürdüren çoğunlukla hayatı ıskalamış biri. Kişisel olarak çok saygımı kazanan bir karakter de Joao Eça oldu.

Dil olarak biraz ağır ama düşündüren türden bir ağırlık. Ucu açık bir tür finale sahip fakat genelin aksine benim merak ettiğim tek şey Coutinho'nun vedalaşırken sorduğu sorunun cevabıydı.

geri ileri