https://birumuthayal.blogspot.com/2018/08/sally-thorne-nefret-oyunu.html#more
Kitabı okumaya başlamadan önce tereddütteydim açıkçası ama başladıktan sonra bir baktım bitmiş.
Yayınevlerine sesleniyorum, bu tarz ama saçmalamayan kitaplardan biraz daha lütfen =D
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com/2018/07/sally-thorne-nefret-oyunu.html
yorum için: https://illekitap.blogspot.com/2021/12/sally-thorne-nefret-oyunu.html
"Beni o kadar yaraladın ki adamın biri bana güzel olduğumu söylediği zaman ne yapacağımı bilemiyorum."
Can sıkıntısı tüm yüzüne yayıldı.
"Bu yüzden ağlıyorum. Çünkü Danny güzel bir kız olduğumu söyledi ve ben az daha bar taburesinden düşüyordum. Sen beni mahvettin."
"Ben..." diye konuşmaya başladı ama söyleyebileceği hiçbir şey yoktu. "Lucy ben..."
"Bana yapabileceğin başka bir şey kalmadı. Bugün sen kazandın."
* * * * *
"Üzerinde çalıştığın kasları bana gösterir misin?"
"Beni bundan daha fazlası için istediğini düşünmüştü." Bir arabanın çalıştırıldığını duyabiliyordum. En azından sabırsız olan tek kişi ben değildim.
"Oraya kadar yarışalım. Seni terli görmek istiyorum. Bu konuda ödeşmemiz gerek."
"Bana yarım saat zaman ver. Hayır bir saat." Sesi panik içinde çıkmıştı.
"Seni lobide bekleyeceğim."
"Şimdi çıkma evden."
"Yakında görüşürüz," diye cevap verdim ve telefonu kapadım.
Arabayı çalıştırıp trafiğe çıktığımda gülmeye başladım. Bu yeni bir oyundu, Yarış Oyunu'ydu ve şehir haritasında farklı yerlerde iki arabanın merkezdeki bir noktaya doğru gitmesiyle oynanıyordu. Onun dairesinde, kanepesinde olmayı o kadar çok istiyordum ki kırmızı ışıklarda dizlerim sabırsızca titriyordu. Her şeyin üzerine bahse girerim ki o da aynı şeyi yapıyordu.
Binasının girişine doğru kaldırım boyunca hızla yürürken bütün zayıf mazeretlerimi, uyarıları ve mantığımı tüketmiştim ve işte buradaydık. Lobiye koşarak girdim.
Bütün gün Josh'ı görmedim ve onu özledim.