Yerli polisiye romanlardan sonra Agatha'nın tarzına alışabilir miyim diye merak etmekteydim. Ama mutlaka okumam gerektiğini de biliyordum. Meğersem Agatha Christie'de ne biçim bir kafa ne biçim bir olay kurgusu varmış efendim.
Bir adaya toplanan 10 vatandaş. Her birinin geçmişinde bir gizem, bir suç yatıyor. Ama o hikayeleri çoktan arkalarında bırakmış, artık önlerine bakan karakterlerimiz her şeyden habersiz, davet edildikleri bu adaya güzel bir vakit geçirmek için gelirler. Ama unuttukları bir şey vardır, geçmişleri onların yakasını bırakmayacaktır.
Hani elinizden bırakamayacaksınız derler ya, işte o sözün tam karşılığı olmuş. 200 sayfayı bulmayan hikaye, okudukça merak ettiriyor, merak ettikçe işin içinde çıkamıyorsunuz. 1 gün içerisinde bitirilecek ama mutlaka okunması gereken polisiyelerden. Şimdiye kadar çoğu kişinin elinden geçmiştir ama şöyle sağlam bir polisiye okumak istiyorum diyip de Agatha'nın On Küçük Zenci'siyle tanışmadıysanız mutlaka tavsiye ederim.
http://cineshoot.blogspot.com/2012/05/on-kucuk-zenci-agatha-christie.html
[on küçük zenci]
[kitabı okumayanların, yorumu okumaması önerilir!]
agatha chistinden "10 bilinmeyenli denklem" kitap neredeyse bundan 100 yıl önce kaleme alınmış. insan bu kadının "zekasına hayran" kalıyor.kitabın "doğallığı ve sade dili " insanı büyülüyor."
ilgi çekici olan,ada sakinlerinin birer birer ölürken,biblolarında birer birer ortadan yok olması,bu da ,tek bir şeyi gösteriyor,"katil bu 10 kişiden biri", ama kim?
acaba bir gurup içinde, insanlar gözlerinizin önünde ölse ne yapardınız?, "olay için benim kurguma gelirsek" : ilk ölen genç, bu insanlara komplo mu kurdu? öldü zannedilen genç, aslında ölmedi mi? herkes gencin garip bir şekilde zehirlendiğini düşünüyor, yoksa bu başından beri oyunun parçası mı?-"tabii ya", doktorun hiçbir şeyden haberi yok, oyunda sadece bir kukla, ona önceden aklına sokulan şey, gencin "potosyum nitratla" zehirlendiğini söylemek. doktardan başka , "bu olaya kuşku duyan" biriside yok zaten;çünkü bu "olayın başlangıcı" genç adam,çok zekice kurgulanmış bir oyun, ama olaylar ilerledikce bu kurgumun gerçek olmadığını görüyorum.
kitabı okurken "çılgın bir kurgu" olduğunu gördüm. doktorla katilin olayın bir yerinde irtibata geçtiğini "çok önceden tahmin" etmiştim.ama kiminle irtibata geçtiğini çözmek çok zordu.aklıma gelen kurguyu kitap boyunca düşündüm.ama yazar adeta "benimle dalga geçer gibi" kurguyu "genç adama" değilde "yargıca bağlamış".
genelde agatha chirsti romanlarında katil çok bariz bir ipucu verir , onu "mantıklı bir düşünce sistemiyle" bulurdunuz.ama bu kez olay çok farklı, yanı karşınızda depedüz "10 bilinmeyenli denklem var" bu olayı tam olarak çözmek çok zor, ama neredeyse çözüme çok yaklaşmıştım, sorun ise "olayı yanlış karakterlere bağlamam."
kitap bittikten sonra uzun uzun düşündüm.agatha chirstinin arka kapaktaki "yorgun, yaşlı yüzünü" seyrediyordum ha bire. ne vardı bu yüzde? sanki her zaman olduğu gibi "esrarengiz ve kusursuz" bir roman yazmış havası mı yoksa? .bu kez yanılıyordun "yaşlı kadın". zannettiğin kadar kusursuz değildin.
neden mi kusursuz değildi?
yargıç doktorla oyunun bir parçasını oluşturuyordu.kitabı okurken çok dikkat ettim, neredeyse her gün,topluca yemek yenildikten sonra bir cinayet işleniyordu . yargıç ölü bulunduğunda "sondan 3 kişi " kalıyordu evde. yani bu da en kısa yoldan "son 3 gün anlamına" geliyor. yargıç bu üç gün boyunca, kimseye görünmeden odada saklanıyordu, yemek yemek gibi, tuvalete gitmek gibi doğal ihtiyaçları vardı elbet. benim aklıma takılan soru şu :, gece mutfağa girip ,kimseye görünmeden bir şeyler yiyebilir, buraya kadar sorun yok, sorun şu ki sabah olduğunda mutfağa giren diğer insanlar burda yemek yenildiğini ya da yemeklerin eksildiğini anlamazlar mı? çünkü adada uzun zaman geçirdiler ve erzaklarının her gün azaldığını hesaba katıyoruz,
bir diğer önemli şeyde; yargıç salonun baş köşesinde ölü bulundu ve yargıcı "boş bir odaya taşıdıkları" anlaşılıyor.tabii ki, bu taşıma işlemi mantıkı düzlemde en az iki kşi tarafından olması şart. yanı yargıcın bu taşıma esnasında "ölü olmadığı", ya da herhangi bir, "insanı eylem gerçekleştirmesi" kuvvetle muhtemel, tabii bu olay kitapta es geçilmiş.
hatta üç gün boyunca odada sessiz sakin beklemesi ve cinayetlerini öyle "lanet olası ,çoçuk oyuncağı gibi" işlemesi pek akla mantığa yatmıyor. bundan daha önemli bir şey var ki, kitabın finalinde genç kadın kendini asıyor ve katil, kız kendini asarken arkasından izliyordu, kendinden emin ve vakur bir halde, kızcağız arkasında biri olduğunu nasil olurdu bilmez, yani en azından arkasında biri olduğunu hissetmez mi, ya da "lanet olası bir bakış atması gerekmez mi?", mantıksız bir şey daha,
bana kalırsa , hiçkimse " kusursuz olamaz" : "yaşlı ,yorgun ve hüzünlü kadın"
ama yinede senin "dehşetengiz bir zekan" olduğun "kuşkusuz". şimdi arka kapaktaki resmine tekrar bakıyorum ve bu kez yüzünde ; "ağlamaklı ve bir o kadar da tatsız" bir görüntü var.
çok sürükleyici bir kitap okul ve sbs yoğunluğumdan dolayı uzun sürede okumuştum ama son yüz sayfasını bir günde bitirdim. sonuna kadar ne olacağı aklınızdan bile geçmiyor. okurken yapmamanız gereken çok önemli bir nokta da arkasını açıp okumamak. oldukça zevkliydi okuması. bu kitabıyla agatha christie ile tanışmıştım ve diğer kitaplarını da okumaya başladım bu vesileyle.
agatha christie nin dili o kadar etkileyici değil belki ya da karakter yaratmada müthiş bi başarısı yok. ama kitaplarının sonunu zekice bağlıyor.
Okurken katili tahmin ettim. Tabi ki aklımdan farklı ihtimallerde geçti ama hiç aklıma gelmeyecek biri olsaydı daha etkileyici olurdu.
Bir arkadaşım küçükken okuduğunda çok beğendiğini söylediği için, zaten geç kaldığım düşüncesine kapılarak daha da arayı açmak istemedim ve Christie'nin en ünlü kitabı olan On Küçük Zenci'yi bir solukta okudum.
Kitap 1939 yılında yazılmış ve neredeyse okuyan herkes çok iyi olduğunu, katilin hiç tahmin edilmediğini ya da buna benzer şeyleri yazmış. Christie kitapta sadece olayların üzerinde durmuş.
Bir katil. Öldürmesinin nedeni de, okuyan herkesin kolaylıkla bulabileceği bir neden olan, kurbanların geçmişlerinde dolaylı ya da kasten işledikleri suçlar. İçlerinden birinin katil olduğu da bariz.
''Who done it'' temasının her kitabın ana öğesi olduğuna da okumuştum. Büyük puntolarla ve kısa sayfalarda yazılabilecek en gerilim dolu hikayeyi yazmış gerçekten fakat ben adadaki insanları daha iyi tanıyabilme isteği içindeydim okurken.
Kitapları filmlerden ayıran bu değil midir? Yazarın betimlemeleri, insanların kafalarında canlandırdıkları tasvirler ve o tasvirlere bağlı okurken yaşanılan o ''gerçeklik'' hissi. Bunun eksikliğini hissettim. Aynı zamanda, sonunun da çok tatmin edici olmadığını düşünüyorum.
Çok daha şaşırtıcı ve gerilim yüklü kitaplar okuduğum için olabilir, beklentim yorumlar yüzünden çok yükselmiş olabilir. Belki de biraz daha küçük yaşlarda okumam gerekiyordu.
Bütün bunlara rağmen, yazıldığı yılı da göz önüne alarak, kitabın bir çırpıda bittiğini ve özellikle herkes birbirini suçlarken ve birbirine katil gözüyle bakarken ''Kim bu katil ya?'' dedirttiğini söyleyebilirim.
Agatha Christie'nin okuduğum ilk eseridir On Küçük Zenci. Şunu da söyleyebilirim ki en beğendiğim kitabı da budur.
Klasik cinayet planlarından farklı olarak On Küçük Zenci bir şairanedir. Bir şiirle bağlantılı giden ölümler, katile göre haklı nedenlerden ötürüdür. "Bir katili öldürmek günah mıdır?" sorusunun arayışı On Küçük Zenci.
Agathe Christie'nin yine ustalik eseri bir eseri daha. 👍
Kitap birbirinden bağımsız, alakasi olmayan daha önce birilerinin ölümlerine isteyerek ya da isteyerek sebep olmus ama ceza almamis kimselerin bir adaya cagirirlip teker teker öldürülmesini konu ediniyor. Yani öldüren, adaleti kendisi tecelli ediyor bir bakima. ✌ Ama tabiki öldüren kim, bulmakta zorlanilacak husus da bu zaten. 🧐
Çünkü adadaki herkes ölüyor. O zaman bu cinayetleri işleyen kim? 👀
Kitabin basinda yer alan On Küçük Zenci siiri bu kişilerin nasil oldurulecegini bizlere söylüyor zaten ama kimin öldürdüğünü anlamak mümkün degil. Kitabın sonunda öldüren kisinin nasil katil olduğuna dair kendisi tarafindan üç dikkat edilmesi gereken nokta belirtilmis ama tabiki yakalanilabilirse. 😉
Akicilik noktasinda mukemmel, her zamanki gibi diyaloglarin, icsel hesaplamalarin cok iyi sekilde ifade edildiği, gerilimin on planda olduğu, surukleyilik anlaminda da okuyucuyu oldukca tatmin edecek bir roman olmuş. Herkese tavsiye ederim. 📖✔