kitap az evvel bitti ve bende tamamen tükenmiş hissediyorum. İki kuzenin masum sayılabilecek çekişmeleri ve atışmalarıyla başlarda epey eğlendim. Sayfalar aktıkça kendimi neredeyse polisiye bir kitabın sayfaları arasında gerilime kapılmış halde buldum. Baştan sona "vur patlasın çal oynasın hobaaaa eğleniyo rmuyuz ey okur?" tarzında bir kitap asla değildi. Brendan evet soğuk olarak yazılmış ama adam baştan beri zaten sinirlerine hakim olaya kendini adamış bir adamdı ve üstüne sinirlerini her dakika oynatan, tanımlanamayan bir cisim gibi dünyasının etrafında dönmeye başlayan bir kız yüzünden iyice bir gerildi tabi. Haklı demiyorum ama ne yapsın yani adamın huyu böyle anacım :))))) Klasik açıklama yapmaktan kaçınan dizginleri elinde tutmaya çalışan zayıf gözükürüm korkusuyla hislerine gem vuran "odun" diye tabir edilen bir tür erkek cinsi olan Brendanın en sonunda makul mantıklı ölçülerde bir adama dönüşmesini zengin ve zeki diyaloglarla süslemiş yazar ve bazı cümlelerini baş ucuma not almam gerekti fakat okurken akıl edemedim, artık 2. okumaya :))))) Lily e fena halde sinir oldum. O nasıl katıksız bir kötülük öyle ve yazar bu kötülüğü nasıl ortaya dökmüş yeminle gerilim macera okusam bu kadar kötü bir karakteri orada bile zor bulurdum. Bu yazardan bir polisiye beklentisi içine girdim; ama yani eser miktarda yer alıyordu kitapta buna rağmen çok iyiydi. OOO anlatırım sabaha kadar kitabı ama siz en iyisi kendiniz okuyun :))))
RUHUN ATEŞİ...
her ne kadar bitirmemek için oruç-temizlik ve yorgunluk üçlüsünden faydalanıp 5 güne uzatabilmiş olsam da kitabı , yine de bitti... vallahi çok zor ayrıldım ben Shopie'den... baya bir üzüntü duydum... son sayfayı kapatmak istemedim... tek tesellim canım her istediğinde tekrar okuyabileceğimi biliyor olmam
genel de erkek karakterlere aşık falan olurum ama bu sefer tüm sevgim, ilgim Sophie içindi...
yazarımız bence karakter kurgulama işinde nirvanaya ulaşmış... karakterlerin her biri kendi çapında harikaydı... Sophie bi tanem nasıl da sıcak, neşe veren, cesur, içi dışı bir karakterdi... sevmek ve korumak isteği uyandırıyor insanda... ben belki de Sophie'de ki aşka aşık olmuş olabilirim... nasılda kendini düşünmeyen, nasıl da hemen tutuşan, nasıl da yoğun,nasıl da keyifli,nasıl da ruhunun derinliklerinden taşan, nasıl da acemi ama acemiliği ile tutuşturan bir aşktı... yerim ben Sophie'ciğimi
Brendan ise Rita'nın en odun erkek karakteri Connor derken ne oldu bilin bakalım ??
Brendan onu solladı geçti... adam insana saç baş yolduracak kadar ruhsuzdu (şükür ki Sophie'de beş altı kişilik bir ruh gücü ve güzelliği vardı )
yine de farklı bir karakterdi... sinir de olsam okuması keyifliydi... onun ruhsuzluğunu çok iyi hissettirmişti yazar... ve adamın karakteri yüzseksen derece dönüp değişmedi en iyi kısmı buydu bence ... genelde böyle soğuksa karakter yazarlar bir şekilde onu yumuşatır ya da çok neşeli bir tipse seri de onun kitabına sıra gelince bir şekil de o neşeden keyiften eser kalmaz erkek karakter de... bu kitapta o yoktu... Brendan neyse oydu... tabi ki sonradan aşk meşk olaylarına karıştı ve bulaştı ama o maço ve odun halinden pek taviz vermeden kendince aşık olmayı başardı
ilk kitaptan hatırladığımız Adrian ve Deli Kızıl İsabel de kitabı şenlendirdi ki kendileri de çok sevilesi hatta içe sokulası karakterler...
ve dünyanın en iyi kayın validesi Maddy' yi kim sevmez ki!!! ben de çok sevdim....
ama bu kitabın en favori, en muhteşem, en sevilesi, en içe sokulası, en eğlenceli karakteri Kate'di....
o nasıl bir şeydi... kendisi bizzat fırtına yada tsunami olabilir
onun olduğu her bölüm de kitaptan aldığım keyif yüz kat arttı....
yakalayıp mıncıklamak isteği uyandırdı bende
yazarımız Lily' de ki o çirkin karakteri bile o kadar iyi kurgulamış ki benim de sürekli ellerim kaşındı, o gıcık şeyi tartaklamak ve tokatlamak istedim
kitabın konusu zaten harikaydı.... son derece keyifle okunan sayfaların su gibi aktığı bir kitap bu.... her Rita kitabı gibi
amma benim Rita Hunter sevgimin en önemli sebebi kurduğu cümleler... o nasıl güzel cümlelerdir kardeşim!!!!
yani kitabı okumuyor da izliyor gibi hissediyorum okurken... her karakteri ve sahneyi gözümde canlandırabiliyorum... sonra öyle ince espriler var ki kelimelerin arasın da bool boool keyif aldım... ama hüznü ve üzüntüyü de çok güzel anlatıyor... yazarın kurduğu cümleler tam yerine tesir ediyor... konuyu ve durumu tam benim anlamaya uygun olduğum gibi yada benim içime işleyecek şekilde anlatıyor... ben Rita Hunter kelimelerine en az kendisi kadar hayranım
veee kapak reminden bahsetmeden olmaz... yine resimde ki sahneyi birebir okuduk... nerede çıkacak acaba bu sahne derken farklı bir heyecan katıyor okuma keyfime
şimdi sırada KALBİN ATEŞİ için gün saymak var.... onu da en kısa okumayı çoooook isterim... yazarımız o kitapta nasıl bir aşk yaratacak merak içindeyim.... bizi çok bekletme Rita!!!!
Hiç şüphesiz beklediğim gibi muhteşem bir kitapdı Çalıştığım için sadece akşamları okuyarak bukadar zamanda bitirdim yoksa 1 günde yalayıp yutardım :).... İlk Kitap Aşkın Ateşi'nde tanıdığımız soğuk ve kayıtsız adam Brendan kendine yakışır şekilde hikayesindede aynı soğukluğunu ve gıcıklığını devam ettirip beni küplere bindirdi itiraf ediyorum Fakat bu adam sevgisini kendi anlayamadıki birde göstermeyi becersin :)) Sevgili Sophie ♥ sana hayran kaldım. Katıksız bir çirkef olan kuzeni Liliana dan intikam almayı planlarken yanlış ağaca tosladı ve kendini Buz gibi soğuk Brendan'na aşık ve onunla evli buldu ama dertleri bittimi ? Hayır zavallım :)... Bu kitapda İsabel ve kızı Kate yi de sıksık görmek acaip eğlenceliydi bu anne kıza bayılıyorum :)) ve Maddy Hele sen beni şoke ettin :D sen neymişsin be canım... Kitabın bazı kımlarını ağzım kulaklarıma yapışmış bir şekilde okurken birden kendimi küçük bir gerilim romanının içinde buldum yemin ederim tüylerim sıksık diken diken oldu... İşte bunu beklemiyordum ! acaba gerçek bir gerilim romanı okuduğumda bukadar gerilirmiyim merak ediyorum :))... Kesinlikle okunması gereken bir seri .
http://www.kitabisevda.com/2013/07/14-ukg-turu-ruhun-atesi-rita-hunter.html
Annesi babası öldüğünden beri Liliana -kuzen-, Sophie ile aynı evde yaşıyor, aynı onun kız kardeşiymiş gibi davranılıyordur. Ne yazık ki, fazla şımartılmış olmasından gelen bir kendinden eminlikle, Sophie'nin herşeyine göz koyan Liliana'nın en son gafı, Sophie'yi çileden çıkarıyor. Aynı onun önerdiği gibi evlenmek için gözüne kestirdiği bir lordu ele geçirmeye çalışıyor Sophie. Amacı Liliana'ya ders vermek. Ama işler hiç de onun umduğu gibi gitmiyor tabii.
Ruhun Ateşi, Ateş serisinin ikinci kitabı. Ancak seri farklı karakterleri ele alıyor. Benim gibi ilk kitabı okumayanlar bir sorun yaşamayacaklardır. Ben gayet güzel okudum. Hatta daha da bir gizemi vardı kurgunun. Kim kimdir bilmediğim için daha çabuk adapte oldum -spoilerlerla ilgili problemlerim var-.
Yukarıda da söylediğim gibi ben pek tarihi aşk romanı okumam, tür beni itiyor. Tur için Ruhun Ateşi önerildiğinde pek sevmesemde olur dedim. Zaten ben demesem, Romancekolik ve Yorumbaz bir kiralık katil tutup beni vurdurtabilirdi; hayatta kalmak istiyordum... :D
kitabisevda"Böyle kaşlarınızı çatarak taliplerinizi korkutmaya mı çalışıyorsunuz Bayan Langford?"
"İnanın bana bunun için özel bir çaba sarf etmiyorum lordum. Fakat benden kaçmak için hep bir neden buluyorlar."
"Pek de kalbiniz kırılmış gibi görünmüyorsunuz."
"Şeker yemiş bir at kadar kederliyim."
Liliana kitapta ki çirkef, sürtük kuzen; asıl olay yaratan şahsiyetti. Aslında her şey onun yüzünden ürüyordu bile denilebilir. O olmasa Sophie'nin hayatı bu kadar karmaşık olmayacak, zavallı kız hayatını bir öküzle harcamak zorunda kalmayacaktı. Liliana aslında benim Brendan için uygun gördüğüm bazı özellikleri taşıyordu. Liliana'nın sebepsiz sürtüklüğünü çıkarıp, Sophie'nin saflığını koysak muhteşem olurdu.
Kitap bildiğiniz deli etti beni. Neden mi? İlk önce Sophie'den gireyim olaya. :D Bir insan bu kadar su katılmamış salak olabilir mi? İlk 200 sayfa benim için bir aç bir kapa oldu. Oradan sonra su gibi aktı. Kitabın başından size ufak bir örnek vermek istiyorum. Demek istediğimi anlayacaksınız.
Liliana'ya olan hoş görüsü bazen gerçekten sizi bunaltabiliyor. Hayatınızın 10 yıldan fazlasını bencillikleri ile rezil etmiş, her fırsatta ailenizi size karşı çeviren birine bu kadar müsamaha göstermezsiniz.
Olayların akışı bazen çok çabuk dedirtti bana. Özellikle 115 ve 124'ü not ettim. Çünkü o sayfalarda geçen olay yüzünden ÜKG'nin çok başını ağrıttım. :D Anlatım bakımından akıcıydı. Yazım hatası gözüme çarpmadı.
Önceki kitaptan tanıdığınız kızıl afeti de bu kitapta görüyoruz. Ancak benim ilgimi en çok Mimi ve onun cinsiyeti çekti. Gülümsememi, kitaba ısınmamı sağlayan nedenlerden biriydi. Kate'in meme takıntısı da benim için doruk noktalarından biriydi. Fifty'de gasplar varsa bu kitaptada meme olayı vardı. İlk 30 defada anlamıştık memelerinin güzel olduğunu kızam. :D
Sonuç olarak bana türü neden sevmediğimi hatırlattı. Ancak nefret etmedim kitaptan, sadece sinirden, öfkeden kudurdum. :D Diğer arkadaşların yorumlarını azçok inceledim. Onlar bayılmışlar, o yüzden türü seven arkadaşlara öneriyorum.
Yazarı seviyorum. Her daim takip ettim ve edeceğim Historical romanın sağlam kalemlerinden.
ateş serisinin 2. kıtabı . yazar kesınlıkle kendını gıttıkce gelıstırıyor buda ılkı kadar hatta ılkınden daha muhtesem ..
aradakı dıyaloglar cekısmeler ask kıskanclık hüzün hepsını hıısedebılıyorsunuz . helekı kıtap kapagındakı resme kıtabın ıcınde yer vermesıde ritayı dıger yazarlardan bıraz daha fazla one cıkarıyor . Kesinlikle okunması gereken bır kıtap ne verdıgınız paraya nede harcadıgınız zamana acımıyıcaksınız ..
Aşkın Ateşi'ni yazan kişiyle aynı kişi yazmış olamaz dedim. Çok sıradandı. konu ve olay olarak pek bir şey yoktu. Branden'in nazını okuyup durduk
Kitap şahaneydi ama Sophiee ahh Sophie beni deli etti yaa... bu kadar da iyi olunmazki canım.. içine ata ata ne hale düştün tuta tuta çatlayacaksın be kadınnn diye diyee bi hal oldum kitabı okurken :/
Sophie'nin küçükken anne ve babasını kazada kaybedip onlarla yaşamaya başlayan,başının belası olan kuzeni Liliana'dan çekmediği kalmamıştır. Liliana daha gelmeden babası artık kardeş olacaklarını söylemiştir. Ondan büyük olmasına rağmen çok kırılgan olduğu için ne olursa olsun kuzenini koruma görevi Sophie'nindir. Fakat kuzeni daha gelir gelmez en sevdiği saçındaki kurdeleyi istemiştir.Sophie bitmek bilmez isteklerine,kaprislerine senelerce şikayet etmeden katlanmıştır. Fakat kuzeni ona ait olan her şeyi ister. Buna anne babası ve ilk aşkı da dahildir. Hoşlandığı çocuğu elinden alarak ona hayat dersi vermek istemiştir. Sophie artık dayanamayınca kuzeni, Sophie'e meydan okur. İlgimi hak eden erkeği bulduğumda onu baştan çıkar der. Tabi asla beceremeyeceğini de eklemeyi unutmaz. Böylece ödeşme şansı verir. Beş yıl sonra balolara katılmak için Londra'ya giderler. Kuzeni zaten üç sezondur sosyeteye dahildir. Kendisine layık birini bulamadığı için evlenmemiştir. Uyduruk unvanlı biri ile evlenecek değildir. Dük peşindedir. Kendisini çok beğenirken çok mütevazi görünür. Hatta annesi asıl züppenin Sophie olduğunu düşünür. Onunda kuzeni gibi uyumlu,zarif,hanımefendi olmasını ister.Kuzeni en son babasının hediyesini bilerek mahvedince Sophie nin de artık dayanma gücü kalmaz. Ona yaptığı her kötülüğün bedelini ödetecektir. Nihayet kuzeninin ilgisini çeken Leighton Kontu Brendan Blackmore ortaya çıkınca onun ilgisini çekmeye çalışır.
Brendan kibirli, buz gibi, aşık olmamış, aşka inanmayan biridir. Evlenmek gibi bir niyeti kesinlikle yoktur. En yakın arkadaşı,aynı zamanda ölen kardeşinin eski kocası Adrian birkaç sene önce evlenmiştir. Çok mutludur ve annesi sürekli onu örnek gösterse de o yollardan geçmek gibi bir niyeti yoktur. Bu yüzden Brendan'ın ilgisini çekmek Sophie için hiç kolay olmaz. Birçok denemesi boşa gittikten sonra Brendan'ın annesinin sevgisini kazanan Sophie onun planı sonunda Brendan ile skandala karışır ve evlenmek zorunda kalırlar.Çok zorlu bir süreç olsa da Sophie sonunda aşık olduğu adamı da kendisine aşık etmeyi başarır.Böylece hem gerçek aşkına kavuşur hem de Liliana'ya hak ettiği dersi verir.
Liliana dan nefret ettim. Başına gelen her şeyi fazlasıyla hak etti. Çok daha fazlası olsaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.Kitabı beğendim. Sophie'i sevdim. Brendan ne kadar odun olsa da yinede sevdim. Brendan'ın annesi ve Isabel de harikaydı bu aşkta emekleri büyük. Kitap tavsiye edilir.
Bu kitaba uzun zaman önce yorum yapmıştım ancak zamanında sitede yaşanan aksaklık yüzünden yorumum silinmiş.
Kitabın kapağı okuduğum birçok kitaba göre en iyi kapaklardan biri bence.
Aslında kitap gayet güzel ama sevilecek karakter sayısı çok az. Bu kitapta Sophie, Brendan'ın annesi ve Adrian-Isabel çiftimiz sevilmeyecek gibi değil.
Ancak Brendan'ı hiç sevmedim. Resmen Sophie adına üzüldüm ben. Brendan keşke o Lilliana cadısıyla evlenseydi de iyice sürünseydi.
Aşkın Ateşi'ne göre daha olaylı ve heyecanlı bir kitaptı ancak okurken bir yerden sonra sıkıldım bunun da baş sebebi elbette ki Brendan'ın odunlukları. Ben normalde erkek karakterlere bu sıfatı yakıştırmam hoşlandığıma hayran olunası, asil; hoşlanmadığıma şerefsiz küstah gibi sıfatlar kullanırım ancak Brendan için diyeceğim tek şey odundur.
Bunlara rağmen okunmaya değer bence.
Serinin son kitabı da çıktı umarım onu da kısa sürede alıp bitiririm son kitap için beklentim baya yüksek ve umarım tahmin ettiğim gelişmeler yaşanır.
Güzel akıcı kafa dağıtmalık bir historical romance...Sophie Brendan'ın elinden az çekmedi.Hele Lilliana tam boğmalık bir karakter. Sophie'nin anne ve babasının ise bu kadar kör olmaları aklım almıyor...Tamam yeğeniniz de kardeşim hiç mi kızınızın ne durumlar yaşadığının farkına varmaz bir insan. Neyse saydım sövdüm okudum..Güzel zaman geçirdim....
https://illekitap.blogspot.com/2020/02/rita-hunter-ruhun-atesi-ates-dizisi-2.html
Rita Hunter'ın okuduğum ikinci kitabından sonra kalemini kesinlikle sevdiğimi düşünüyorum ve yazarın diğer kitaplarını da ivedilikle toplayacağım. Şuanda elimde okunmamış 2 kitabı daha var ki biri zaten bu serinin 3. kitabı ona hemen başlıyorum diğerini de bu ayki okuma listemin arasına almaya çalışacağım.
Historical romans severlerin denemesi gereken bir yazar kesinlikle. Kendisi Türk olmasına rağmen oldukça iyi bir şekilde bu türü kaleme alıyor. Hiçbir yabancı yazardan farkı yok ki Türk olduğunu bilmesem kesinlikle yabancı yazar olduğunu düşünürdüm.
Akıcı, merak uyandıcı, olaylı, aşk dolu bir kalemi var. Her şey o kadar dozundaki okurken bu olmamış demiyorsunuz. Tamam karakterlere kızıyorsunuz ediyorsunuz falan ama kitabı kapattığınızda her şey olması gerektiği gibi diyorsunuz. Hem zaten hangi kitapta karakterlere kızmıyoruz ki :)
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Sophie daha küçük yaşlarda yanlarına gelen ve tüm ailesini kaybettiği için kendileriyle kalan ve onun her şeyine sahip olmayı hedefleyen Lilliana'dan intikam almanın yolunu sonunda bulmuştur. Her ne kadar onu hep affetse de Lilliana'nın, içindeki son bir fitili ateşleyen hamlesinden sonra ondan intikam almaya karar verir. Onun göz koyduğu adamı yani Brendan'ı baştan çıkarıp evlenmelerine mani olmaktır amacı. Ancak ne Lilliana kadar göz alıcı bir güzelliğe sahip olduğunu düşünür ne de onun kadar cüretkar olduğunu. Ama işler o noktaya gelir ki birden en büyük yandaşının Brendan'ın annesi olduğunu fark ettiğinde kendini bir skandalın içinde hem de Brendan ile beraber bulur. Mecburi olarak evlenmek zorunda kalmalarının ardından hayat asıl acımasız yüzünü Sophie'ye gösterir. Çünkü Brendan, çıkan skandalın Sophie'nin ve annesinin bir oyunu olduğunu düşünmektedir. Her ne kadar ona karşı bir çekim hissetse de bütün öfkesini Sophie'ye yöneltmiş onun canını acıtırcasına umursamaz, kayıtsız davranmaktadır. Bütün bunların yanında Sophie, Brendan'a aşık olduğunu inkar edemez ve bütün tavırları canını acıtırken genç adamın kalbini çalmanın peşindedir. Ama bu hiç de kolay olmayacaktır çünkü tam her şeyin yolunda gittiğini düşündüğü anda Lilliana tekrar boy gösterir ve her şeyi allak bullak eder. Ama tahmin etmediği şey ise, yaptığı son kötülük artık bardağı taşırmış ve Brendan ile Sophie'nin hayatını tehlikeye atmıştır. Bu durum her kitapta olduğu gibi Brendan'ın aşkını itirafı ve Sophie'nin de artık mutlu olma zamanının geldiğini gösterir.
Mutlu sonu olan kitaplara bayılıyorum :) İçimdeki romantik kız bunu çok fena seviyor. Bu kitapta bana tam olarak istediğimi verdi. :)
Öncelikle Lilliana'dan başlamak istiyorum çünkü bütün nefretimi kusup öyle yorumuma devam edeceğim. Allah, Sophie'ye peygamber sabrı vermiş ben olsaydım kafasına kürekle vurmuş, üstünde atımla tepinmiş, bütün parçalarını Archilis ve Hector'un önüne atmış onlara yem etmiştim. Arkadaş sen nasıl bir şeytan çıktın. İnsan bir minnet duyar dimi, bu insanlar beni yanlarına aldılar, bu kız benimle her şeyimi paylaştı diye. Ama yok kız nefret, kıskançlık, fesatlık için yaratılmış resmen, başka duygu verilmemiş... Öyle nefret edilesi bir karakter! Hatta dükü öğrenince - kitabı okuyunca öğreneceksiniz - işte hak ettiğini buldu dedim.
Stephen, Adrian ve Isabel'i hatta küçük Kate'i bile görmek süperdi. Bu kitapta isimlerinin hatta birkaç sahnelerinin olmalarını bekliyordum ama bu kadar olaya dahil olacaklarını beklemiyordum. Çok hoşuma gitti. Özellikle aşık Adrian ve Isabel süperdi :) Kate'i de atlayamam ama... erkek aşığı özellikle yakışıklı erkek aşığı Kate :D Kadınların canına okuyan ama Adrian, Stephen ve Brendan'da pamuk şeker olan Kate :D
Brendan güzel aşık oldu falan filan ama yenimle okurken ağzının orasına tava geçiresim geldi. Yani tamam haklısın, oyuna geldin, suçlu değildi ama hadi suçlu dedin kurban ettin Sophie'yi ona da tamam... ama arkadaş bu ne kayıtsızlıktır. Bir de kızın elinden en sevdiği şeyleri alması... Hem seni istemiyorum diyor hem de kıskançlıktan ölüyor! Yeminle o kudurmaları hak ettin adamım. Ama yine de seni seviyorum :) İçten içe kıskanmaların, endişelenmelerin, ona çekilmene direnmen... her şeyin çok güzeldi adam... ama en çok da o acemi, toy flörtöz tavırların :) Ahhh Brendan ahh… diye iç geçirmeme neden oldun.
Ama senin de Sophie'nin canını acıtmak için yaptığın hamleler siniz bozucuydu. Onunla evlenmene ve Lilliana'nın amacını bilmene rağmen, o sürtükle takılman, Sophie'nin atını ona vermen, fazlasıyla yüz vermen… oralarda yanımda olaydın canına okumuştum. Ama dua edelim de Sophie'nin yanında daha güçlü müttefikler vardı ;)
Sophie… kızım senin gerçekten çok saf olduğunu düşündüm. Hayır bu kadar gözü kara Lilliana'ya nasıl inanırsın. Onu nasıl her seferinde affedersin. Azıcık uyanık ol diyeceğim ama en uyanık olduğu zamanda bile işi beceremedi. Bakınız, çalışma odasında Brendan'ı öperken yakalanmaları... kime yakalandılar... Adrian ve Isabel'e…
Aslında Adrian değil de Isabel çok isabetli bir karar oldu. Evlenmelerinde Isabel'in de payı büyük :D
Sophie'nin kaçırılması, Brendan'ın olaya müdahale etmesi falan çok güzeldi. O sahneleri resmen nefesim kesilerek okudum. Bir de son bölüm... Kamelya kokulu kadın... Brendan'ın korkup da korkmamış davranması... gülerek okudum :D süperdi :D
Genel olarak kitabı çok sevdim. Her bir kelimesini severek okudum, her bir satırından keyif aldım. Sizlere de tavsiye ederim mutlaka deneyin bu seriyi.