fazla cinsellik içeren 18 yaş üstü için yazılmış vasat ve kötü bit çeviri göğüs geçirmek ne demek ya oldukça vasat
Kitap az önce bitti.Ben yine dayanamadım hepsini bitirmeden gözüme uyku girmedi.Kitap çok hoştu.Erkek kahraman Tarquin bir lord hemde siyah saçlı yeşil gözlü en önemlisi kısa saçlı bir lordÜç gündür okuduğum kitaplarda bir uzun saç furyası vardı sonunda kısa saçlı bir lord buldum kendimeKadın kahraman Diana ünvanı yok sekiz sene önce eşini kaybetmiş ve dul kalmış.Hikayemiz Diana'nın Tarquin'in metresi olmasını istemesi ile başlıyor.Tabi bu metres hikayesinin bir amacı var.Eh o amacı okuyunca görürsünüz artık.Şunu da belirteyim kitabın % 75i cinsellik.Anna kendini aşmış bu kitapta.Diğerlerinde de vardı cinsellik ama bunda tavan yapmış vaziyette
Sonlara doğru spoiler vardır, kitabı okumayan yorumu okumasın.
Daha önce bu kitap hakkındaki olumsuz yorumlar yüzünden okumak hiç istememiştim ancak yazarı sevdiğimden bir şans vereyim dedim ve iyi ki vermişim. Şu ana kadar 3 kitabını okumuştum. En sevdiğim Mahrem isimli romanıydı. Bu romanı okuyunca Mahrem'den aldığım zevkin daha fazlasını aldım.
Diana isimli genç bayan sekiz yıldır dul bir bayandır,on senedir Cranston Abbey ismindeki bir malikaneyi yönetmektedir. Ancak kendisi burayı yönetse de buranın asıl sahibi Lord Burney'dir. Lord Burney'in ailesi ve yakın akrabaları kısa süre önce bir yangında can vermişlerdir. Miras başkasına kalmasın diye Diana'ya bir teklif sunar. Onla evlenmesini ister böylece Cranston Abbey Diana'ya ait olacaktır. Ancak kendisi artık iktidarsız olduğundan Ashcroft Kontu'nu baştan çıkararak ondan çocuk yapmasını ister. Diana da malikaneyi kazanacağını bildiğinden hiç düşünmeden bu teklifi kabul eder.
Ashcroft Kontu, 32 senelik hayatı boyunca ailesinden sevgi görmemiş - zaten ailesi sünepe olduğundan o da onları normalde sevmez-, sürekli çapkınlık peşinde koşan, zamanla bu hayattan sıkılmış bir hovardadır. .Bir gün evine bir kadın gelerek onun metresi olmak istediğini söyler. Başta kabul etmez ama kadın bu cüretkarlığı ve masumiyetiyle büyülemiştir tabi bu kişi de Diana'nın ta kendisidir,kısa sürede bu teklifi kabul eder .
Kitabın genel anlamda beğenilmemesinin nedeni yoğun cinselliğin olmasından kaynaklanıyor. Yazar genelde cinselliği ortalara doğru koyar fakat bu kitapta cinsellik daha ilk sayfalardan başlıyor ve sonlara doğru azalıyor. Ancak bu beni kitaptan hiç soğutmadı.
Tarquin -yani Ashcroft- on numara çapkın ama cömertliği, her daim iyimserliği,sevdiği kadına olan tam inancı, onurlu bir adam olması, o kadar mutsuzluğa rağmen saf bir yüreği olması... Böyle bir adama nasıl aşık olunmaz a be dostlar.
Diana'nın cesareti ve adama olan aşkı beni çok etkiledi ancak Tarquin'e o kadar yalan söylemeseydi keşke.
Bu yazarı iki yönünden çok seviyorum. Kadın kadar erkeğin düşüncelerine de fazlaca yer veriyor ve mutlu sonlar olsa da her şey tam anlamıyla güllük gülistanlık değil.
Örneğin kitabın sonunda Diana, Cranston Abbey'e kavuşamıyor ve babasıyla tam anlamıyla eskisi gibi olmuyorlar aynı şekilde Diana'nın babası Tarquin'e de tam anlamıyla sıcak değil. Yeminle bunu yazan başkası olsa ne yapar eder bu durumların tam tersini yazardı.
Yazarın okumam gereken bir kitabı kaldı sonra bekle yaklaşık 1.5 yıl ama beklemeye değer benim için.
http://kralicekitap.blogspot.com.tr/2015/03/kitap-yorumu-sana-teslim-oldum-anna.html
Belki bu sefer historical okumayı severim diye başladım, yine olmadı. Zavallı kitap kaç gündür elimde sürünüp duruyor. Bu tarz kitaplarda anlatılan yerleri, yaşanılan çevreyi, giyim ve konuşma tarzlarını çok seviyorum ama bunların dışında beni çeken hiçbir şey yok. Belki de genel olarak işlenen konuların aşk olmasından dolayı sevemiyorumdur çünkü günümüz aşk romanlarını okumayı da çok tercih etmiyorum.
Sana Teslim Oldum, Diana Carrick isimli bir dulun Lord Burnley ile kendi çıkarları doğrultusunda bir anlaşma yapmasıyla başlıyor. Diana'nın yapması gereken şey gayet açık: Ashcroft Kontu Tarquin Vale'nin sevgilisi olup, ondan hamile kalmak. Karşılığında ise doğduğu günden beri adeta taptığı Cranston Abbey malikanesine sahip olacak. Tabii ki hiçbir şey anlattığım kadar kolay olmuyor. Çünkü sevgili Diana'mızın hesaba katmadığı bir şey var: duyguları...
Güçlü bir kadındı Diana, onu pek fazla düşünmüyordu.
Sadece günbatımında.
Sonra bir de gündoğumunda ve sabah, öğle, ikindi ve akşam vakitlerinde...
Açıkçası ben kadın karakterimizi çok sevdim. Böyle pısırık, kendine güveni olmayan karakterlerden değildi. Zaten öyle olsaydı böyle bir anlaşmaya cesaret edemezdi. Ashcroft'u da sevdim ama bir o kadar da sinir oldum. Kız seni kullanmış, kandırmış sen hemen "Ben Diana'sız yapamam." moduna giriyorsun. Tamam aşk pek çok şeyi affeder ama bu kadar da çabuk değil.
Kendini konuşmaya zorladı. "Şehre... şey... görüp geçirmek için geldim."
"Ne güzel. Peki ama size göre ben bu şehrin gezilip görülecek yerlerinden biri miyim, Londra Kulesi gibi mesela?"
İkilinin arasında geçen konuşmaları okumak oldukça zevkliydi. Bu konuşmalar da olmasa muhtemelen sıkılır ve kitabı yarım bırakırdım. Aslında historical geçmişim üç ya da dört kitap olduğundan benim için değerlendirme yapmak çok zor. Çünkü kafamda karşılaştırabileceğim bir şey yok. O yüzden sadece sevdiğim ve sevmediğim yerlere göre puan vereceğim.
Diana kısa süren evliliğinin ardından sekiz yıldır duldur. Cranston Abbey malikanesini yönetmektedir. Evi çok sever ve sahip olmak ister. Bir anda eve sahip olabileceği bir fırsat karşına çıkınca hemen kabul eder çünkü daha fazla istediği bir şey yoktur.
Malikanenin sahibi Lord Burney ailesi ve yakın akrabaları ölünce varissiz kalmıştır. Diana ile bir anlaşma yaparlar Diana Ashcroft Kontu ile sevgili olacak ve ondan hamile kalacaktır sonra da lord ile evlenecek ve malikane böylece Diana'nın olacaktır. Zalim Burney markisi ile reform yanlısı Ashcroft kontu arasında ezeli bir düşmanlık vardır. Sık sık çarpışırlar ve kazanan genelde marki olur. Çünkü markinin gaddarlığı, kısasa kısas prensipleri üst sınıftan destek görür. Marki on yıldır Ashcroft ile parlamentoda mücadele ettiğinden zaaflarını bilir bu yüzden Diana'ya baştan çıkarma görevini verir. Şans eseri karşılaşmalarını ister ama Diana daha çok ilgisini çekeceğini düşünerek Ashcrıft'un evine gidip sevgilisi olmak istediğini söyler. Diana için zor olsa da kendini kötü hissetse de yapmaya kararlıdır. Bir anne gibi kendisini Cranston Abbey'ye adamıştır ayrıca babası da ilerleyen yaşını rahat bir şekilde geçirebilecektir. Bu yüzden taşralı bir dul olduğunu şehre görüp geçirmek için geldiğini ve sevgilisi için onu seçtiğini söyleyerek dillere destan efsanelere konu olan, doymak bilmez çapkının karşısına çıkar.
Ashcroft Kontu adı çıkmış çapkın erkeklerimizdendir. Sevgi görmediği bir ortamda büyümüş ve kötü bir namı vardır. Evine bir misafir gelir ve sevgilisi olmak istediğini söyleyerek kendisini şaşırtır. Yıllardır hiçbir kadın üzerinde böyle bir etki bırakmamıştır. Önce kabul etmez ama iki taraf arasında büyük bir çekim olunca ne kadar karşı koyabilir ki?
Tarquin harikaydı bayıldım ona her şeye tüm aldatmacaya rağmen o sevgisi, affedici oluşu harikaydı. Bu çapkın adamın sonunda gerçekten aşık olduğunu hissettim. Diana onu da sevdim söylediği yalanlar yüzünden ona kızamadım duygularını öyle güzel anlatmış ki yazar nasıl kızılır ona. İkiliye bayıldım daha ilk andan aralarında ki çekim, kitap boyunca süren duygu yoğunluğu harikaydı. Kitaplarda genelde ilk andan itibaren seni seviyorum olayı çok olur ama çok hissedilmez bu kitapta hissetim bunu.
Neden bu kadar bekletmişim ki bu kitabı üzüldüm.