Sonlara doğru spoiler vardır, kitabı okumayan yorumu okumasın.
Daha önce bu kitap hakkındaki olumsuz yorumlar yüzünden okumak hiç istememiştim ancak yazarı sevdiğimden bir şans vereyim dedim ve iyi ki vermişim. Şu ana kadar 3 kitabını okumuştum. En sevdiğim Mahrem isimli romanıydı. Bu romanı okuyunca Mahrem'den aldığım zevkin daha fazlasını aldım.
Diana isimli genç bayan sekiz yıldır dul bir bayandır,on senedir Cranston Abbey ismindeki bir malikaneyi yönetmektedir. Ancak kendisi burayı yönetse de buranın asıl sahibi Lord Burney'dir. Lord Burney'in ailesi ve yakın akrabaları kısa süre önce bir yangında can vermişlerdir. Miras başkasına kalmasın diye Diana'ya bir teklif sunar. Onla evlenmesini ister böylece Cranston Abbey Diana'ya ait olacaktır. Ancak kendisi artık iktidarsız olduğundan Ashcroft Kontu'nu baştan çıkararak ondan çocuk yapmasını ister. Diana da malikaneyi kazanacağını bildiğinden hiç düşünmeden bu teklifi kabul eder.
Ashcroft Kontu, 32 senelik hayatı boyunca ailesinden sevgi görmemiş - zaten ailesi sünepe olduğundan o da onları normalde sevmez-, sürekli çapkınlık peşinde koşan, zamanla bu hayattan sıkılmış bir hovardadır. .Bir gün evine bir kadın gelerek onun metresi olmak istediğini söyler. Başta kabul etmez ama kadın bu cüretkarlığı ve masumiyetiyle büyülemiştir tabi bu kişi de Diana'nın ta kendisidir,kısa sürede bu teklifi kabul eder .
Kitabın genel anlamda beğenilmemesinin nedeni yoğun cinselliğin olmasından kaynaklanıyor. Yazar genelde cinselliği ortalara doğru koyar fakat bu kitapta cinsellik daha ilk sayfalardan başlıyor ve sonlara doğru azalıyor. Ancak bu beni kitaptan hiç soğutmadı.
Tarquin -yani Ashcroft- on numara çapkın ama cömertliği, her daim iyimserliği,sevdiği kadına olan tam inancı, onurlu bir adam olması, o kadar mutsuzluğa rağmen saf bir yüreği olması... Böyle bir adama nasıl aşık olunmaz a be dostlar.
Diana'nın cesareti ve adama olan aşkı beni çok etkiledi ancak Tarquin'e o kadar yalan söylemeseydi keşke.
Bu yazarı iki yönünden çok seviyorum. Kadın kadar erkeğin düşüncelerine de fazlaca yer veriyor ve mutlu sonlar olsa da her şey tam anlamıyla güllük gülistanlık değil.
Örneğin kitabın sonunda Diana, Cranston Abbey'e kavuşamıyor ve babasıyla tam anlamıyla eskisi gibi olmuyorlar aynı şekilde Diana'nın babası Tarquin'e de tam anlamıyla sıcak değil. Yeminle bunu yazan başkası olsa ne yapar eder bu durumların tam tersini yazardı.
Yazarın okumam gereken bir kitabı kaldı sonra bekle yaklaşık 1.5 yıl ama beklemeye değer benim için.