10* veriyorum çünkü;
- Gayet akıcı bir şekilde yazılmıştı ve okuması çok kolaydı.
- Karakterler hikaye gibi değilde gerçek gibi hissettiriyordu; yaşadıkları, gördükleri, hissettikleri. Çünkü kitapta abartı yoktu.
- Evet, kitabın tam olarak tahmin edilemez olaylardan oluştuğunu söyleyemeyiz. Buna rağmen, ortaya attığı sürpriz bilgiler ile size adeta "oku beni" diye bağırıyordu.
Çocukken dahi bana gerçek dışı görünen masal kitaplarını sevmediğimi düşünecek olursanız, masal uyarlaması bir kitabı sevmem çok zordu. Ancak hikayelerin birbirine geçişi ve karakterlerin yaşamına eklenen daha gerçekçi olabilecek yaşam şekilleri, olaylar ve hisler sanırım kitabı bu denli sevmemi sağladı.
Kitap bir kez daha sizlere hayal gücünün sınır tanımadığını gösterecek olanlardan. Kitabı okurken oldukça güzel vakit geçirdim. Bu sebeple yazarın hayal gücüne teşekkürler.
Bugün kitabı okurken farkettim ki; kitabın ana karakterleri güçlü ve tuttuğunu koparan kızlar. Elbette uyarlanan kitapların ana karakterleri de Cinderella gibi kızlar. Ama kitap özellikle sanki "kızların gücü adına" der gibi. Bu kitaptaki büyükannemiz Michelle Benoit, mesela. Ne kadar da cool biri değil miydi? Ayrıca Levana kötü olmasına rağmen bir çok insana hükmediyor. Burada bir parantez açmak istiyorum ki; nedendir bilmem, Levana'yı da Cinder ve Scarlet gibi iyi bir şekilde görüp bağrımıza basabileceğimizi düşünüyorum bazen. Bazı davranışların ve sanırım yalnızlığı bende bu gibi hisler uyandırıyor olsa gerek. Aksi halde kendisinin bir şeytandan meleğe dönüşmesini beklemiyorum.
Iko için ne denebilir ki... Çok sevimli değil mi? Saf, temiz <3
Kitabımızın erkek karakterleri ise kızlarımız için tam bir koruma kalkanı oldular;
İlk kitapta tüm becilliğim ve saflığımla Kai'nin de bir hayatı olmasını ve Levana ile evlenmemesini dilemiştim... Bu kitapta o kadar bencil ve saf davranamıyorum sanırım ve bende olsam bende Levana ile bu şekilde bir ateşkes yapardım. Evet, bu kesin çözüm değil ama en azından katliamı durdurdu. Umarım Cinder da çok geç kalmaz ve Kai de kurtulur.
Kurt kesinlikle yeni favorim. Nasıl kibar, nasıl düşünceli, kocaman, kızgın ama sevgi dolu bir kişilik.
Thorne ise normalde irite olabileceğim bir karakter iken tamamen sempatik bir hale getirilmiş. Onu da bağrıma bastım gitti.
Bu serinin bir üçlemeden oluşacağını düşünmüştüm ama bugün öğrendim ki Kasımda 4. kitap yayınlanacak. Bu açıkçası benim için mutlu bir haber.
İyi okumalar
http://gamzeninkitapdunyasi.blogspot.com.tr/2015/01/scarlet-marissa-meyer-yorum-alntlar.html#more
Bir zamanlar küçük bir kız çocuğu varmış... Babası ayyaşın tekiymiş, annesi ise onları bir başlarına terk edip gitmiş. Paris sokaklarında yalnızlığına sarılır bir halde, sevgi beklerken birgün babaannesi onu yanına, çiftliğe getirmiş. Babaanne ve torun, yol arkadaşı olmuşlar birbirlerine. Birlikte çiftlikle uğraşmışlar, huzurlu bir şekilde hayatlarına devam ediyorlarmış. Sonra Doğu'da patlak veren olaylar Paris'e de sıçramış.. Ve birgün hayatta en sevdiği kişi, babaannesi her şeyi geride bırakarak ortadan kaybolmuş. Derken...
http://fairytaleess.blogspot.com.tr/2015/09/scarlet-kitap-yorumu.html
Tam da tahmin ettiğim gibi Scarlet'ta Cinder gibi bir solukta bitti. Scarlet'ı Cinder'den daha çok sevdim ama şunu da belirtmemde fayda var ki Cinder'e bayılmıştım. Yani artık gerisini siz düşünün. İsminden de anlaşılacağı üzere kitabımız Kırmızı Başlıklı Kız masalının uyarlamasıydı ve ana karakterimiz Scarlet'tı. Kitapta Cinder'in hikayesi devam ederken Scarlet seriye yeni bir kahraman olarak geliyordu. Yani Cinder ve Scarlet birbirleriyle bağlantılı. Belki de seriye yeni katılan karakterlerden ötürü bu kitabı ilkinden bir tık daha fazla sevmiş olabilirim. Özellikle Kaptan Thorne bu yeni karakterler arasında favorim oldu. Kitabın arka kapak yazısındaysa Kaptan Thorne'den hiç bahsedilmiyordu. Pardon ama Thorne bu. O arsızlık , o alaycılık , o bayat espriler , o karizma.. Yahu bunlar boru mu? -,-
Sizi baştan uyarayım da bundan sonrası büyük ihtimalle ilk kitap hakkında SPOİLER içerecektir. Sonra bana söylemedi demeyin hiç valla. İlk kitabı okumayanlar için söylebileceğim tek şeyse 'Bu kadar durduğunuz yeter. Saldırın kitaplara ' olacaktır.
Bildiğiniz üzere ilk kitabın sonunda şok üstüne şok geçirmiştik. (En azından ben geçirmiştim ama konumuz bu değil. -,-) Cinder Ay ülkesinin gerçek varisi Prenses Selene olduğunu falan öğrenmişti. Sonrasındaysa hapse tıkılmıştı ama Dr Erland'ın direktifleriyle ve Thorne'nun yardımıyla hapisten kaçmıştır. (Bu spoiler değil. Yani koca kitap hapiste geçecek değildi ya canım. -,-) Cinder bunlarla uğraşırken diğer taraftaysa Scarlet'in babaannesi ortadan kaybolur. Polisse bunu önemsemez. Bir de bunun üstüne babası Scarlet'a ilginç haberler verir ve Scarlet, bir sokak dövüşçüsü olan Wolf'un ona yardım teklifi etmesiyle yollara düşer. Sonrasındaysa Cinder'le yolları kesişir. Ah bir de yakışıklı imparatorumuz Kai cephesinde olanlar var değil mi? Onu da siz okuyunca öğreneceksiniz artık.
Wolf ve Scarlet'ı gerçekten sevdim ama favorim tabiki de Kaptan Thorne. (Ah pardon Kaptan adayı Thorne. ^,^) Zaten oldum olası böyle alaycı erkek karakterlere benim aşırı bir zaafım vardır. Ah ah işte yine birisi kalbimi fethetti. -,- Cinder'ıysa Scarlet'tan daha fazla seviyorum. Yani sonuçta o benim ilk göz ağrım. Seri boyunca da öyle kalacak gibi ya bakalım.
Favori ikilimse Thorne ve Cinder. Bunu söylüyorum diye sakın yanlış anlamayın. Onları shiplediğim falan yok sadece arkadaş olarak atışmaları , kavgaları , aralarındaki espriler falan çok hoşuma gitti. Yoksa tabiki de Team Kaİnder. (Kai ve Cinder'ın birleşimi. Evet çok acınası ama şimdi uydurdum yani lütfen ama. -,-)
İlk kitaptan daha iyi ve heyecanlı bir kitaptı. Hemen devam kitabına başlamayı düşünüyorum.
Bazı yerlerde akıl karıştırmasına rağmen, yine sonlara doğru akıcı olmaya başlayan bir seri kitabı.
Scarlet (The Lunar Chronicles, #2) Marissa Meyer
Serinin 2.ci kitabı da an itibariyle bitmiş bulunmaktaa İlk kitaba göre gerçekten daha iyiydi. Ama neden Kai’yi bu kadar ezik bir karakter yaptı yazar hala anlayamıyorum. Sözde imparator. Ben okurken ise karşımda ergen bir çocuk gördüm. Neyse Cinder bu kitapta daha kendine güvenen biri olarak karşımdaydı. Belli bir olgunluğa gelmişti. Scarlet ve Cinder’in karşılaşmaları onlar karşılaşana kadar gerçekleşen olaylar çok akıcıydı. Thorne beni çok güldürdü. Cinder ile aralarındaki diyaloglar komikti. Şu kötü kraliçeye değinmek bile istemiyorum!
Scarlet klasik hikâyedeki gibi babaannesini arıyor ve ona Wolf yardım teklifinde bulunuyor. Peki bu sefer olaylar masaldaki gibi mi gerçekleşiyor? Orasını okuyunca anlarsınız Kai ve Cinder’e göre Wolf ve Scarlet’in arasındaki çekimi hissettim. Özellikle Wolf’un utangaç ama yeri geldiğinde deliren hallerine bayıldım. İlk kitabı okuyup beğenmeyenler bence yazara ikinci şansı versinler ve devam kitabını okusunlar. Ben öyle yaptım pişmanda değilim.
Thorne’un az önce duyduğu kadınsı ses, aracın hoparlörlerinden tekrar yükseldi.
“Kalkışı elle kendin yapmalısın thorne.”
Thorne ağzı açık bir şekilde kontrol paneline bakakaldı. “sen nasıl oluyor da konuşa biliyorsun sevgili aracım?”
“Konuşan benim sersem!”
“Cinder?” :D