Zengin, yakışıklı ve kendini beğenmiş Drew Evans ile güzel, zeki ve hırslı Katherine Brooks buluştuğunda işlerin karmakarışık hale gelmesi şaşılacak bir şey değildir.
Drew Evans'ın işi, milyon dolarlık anlaşmalar yapmak ve New York'un en güzel kadınlarını tek bir gülümsemeyle baştan çıkartmaktır. Peki, öyleyse neden yedi gündür evden dışarı çıkmıyor? Neden mahvolmuş, sefil bir halde ve depresyonda? Ona sorduğunuzda size sebebinin grip olduğunu söyleyecektir fakat hepimiz bunun doğru olmadığını biliyoruz.
Katherine Brooks, Drew'un babasının yatırım bankacılığı firmasında işe başladığı anda gösterişli playboyun hayatındaki her alanın bir karmaşaya sürüklenmesine sebep olmuştur. Profesyonel alandaki yarışları Drew'un cesaretini kırıyor, Katherine'e karşı hissettiği çekim dikkatini dağıtıyor ve onu yatağa atma girişimlerindeki başarısızlığı ise tamamen sinirlerini bozuyordur.
Nasıl oluyordu da kadının biri çıkıyor ve ağzı iyi laf yapan çapkın bir adamı mahvolmuş, umutsuz biri haline getirebiliyordu? Hayatta asla sahip olmak istemediği tek şeyi gerçekleştirerek.
'Karmakarışık' dünyada en çok kullanılan kitap sitesi Goodreads'de yapılan oylamalar sonucu 2014'ün en iyi çıkış yapan kitabı seçilmiştir.
Zengin, yakışıklı ve kendini beğenmiş Drew Evans ile güzel, zeki ve hırslı Katherine Brooks buluştuğunda işlerin karmakarışık hale gelmesi şaşılacak bir şey değildir.
Drew Evans'ın işi, milyon dolarlık anlaşmalar yapmak ve New York'un ... tümünü göster
İnsanoğlunun hayatı ne kadar güzel ve muhteşem görünse dahi kendi hayatından sıkılabileceğine ve yalnızlık hissedebileceğine dair yazılmış bir kitap.
İnsanın hiçbir zaman sahip oldukları ile yetinmeyeceği; sahip olduklarından da sıkılabileceği, depresyona girebileceği, tekdüze yaşantıların bir yerden sonra insanı macera arama isteğine itebileceğini, yanlışlar yapmamızı sağlayabileceğini anlatıyor.
Ve ne kadar kaçarsak saçmalarsak da yine bizi sevenin yoluna geri döneceğimizi.
Şu dünyada ne kadar kendimizi övsek de, egodan kudursak da aslında bize verilen değer bizi seven insanlar ile baki. Onların sevgisi sayesinde değerli hissederiz, bir şeylere değdiğimizi, iyi olduğumuzu hissederiz. Ara sıra hepimiz yoldan sapsak da bizleri geri döndüren yine hayatımızdaki kişilerin sevgisi ve bizlerden umudunu kaybetmemesidir.
Sanırım bu sebeple aldatan insanlar çoğunlukla eşlerine geri döner ve bazı aldatılan eşler bu durumu görmezden gelip beklerler.
Okurken sıkılmadım desem yalan olur. Ama akıcılığı yerli yerinde olduğu için çabuk bitti. Romandan çok psikolojik bir değer taşımaya çalışmış ama olmamış sanki. Açıkçası kitaba dair ne düşündüğümden emin değilim. Okumayı bitirdiğimde bende bir his bırakmadı çünkü. Bu sebeple uzun uzadıya yorum da yapamıyorum.
İnsanoğlunun hayatı ne kadar güzel ve muhteşem görünse dahi kendi hayatından sıkılabileceğine ve yalnızlık hissedebileceğine dair yazılmış bir kitap.
İnsanın hiçbir zaman sahip oldukları ile yetinmeyeceği; sahip olduklarından da sıkılabileceği, d... tümünü göster
... yaşadığım sokak, sokak lambaları, şu an içinde bulunduğum ev, salondaki mobilyalar, bir gün hepsi ortadan kaybolacak... tıpkı bedenim gibi. Ama bir şey var ki kâinatın ruhunda iz bırakacak: sevgim. Linda ayrıcalıklı bir yaşama sahip olduğunun bilincinde. Yine de her sabah yeni bir güne açtığı gözlerini hemen kapayası geliyor. Arkadaşları ilaç kullanmasını öneriyor. Oysa Lindanın istediği hissizleşmek değil, yaşadığını hissetmek...
Çünkü yaşamak sevmektir. Paulo Coelho Aldatmakta diğer kitaplarından farklı olarak kışkırtıcı, tene dokunan ve tutku dolu bir hikâyeyle çıkıyor okurun karşısına. Her şeyin mümkünmüş gibi sunulduğu bir dünyada, imkânsız aşkın izini sürüyor. Ruhun kuytularında kaybolmaya çekinmeden... Ne de olsa bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir.
(Tanıtım Bülteninden)
... yaşadığım sokak, sokak lambaları, şu an içinde bulunduğum ev, salondaki mobilyalar, bir gün hepsi ortadan kaybolacak... tıpkı bedenim gibi. Ama bir şey var ki kâinatın ruhunda iz bırakacak: sevgim. Linda ayrıcalıklı bir yaşama sahip olduğunun bil... tümünü göster
Şöyle yan döndüm, popoma baktım. Ben spor salonuna gitsem, kendisi arkamdan bir saat sonra gelecek gibiydi. Soluk soluğa içeri girecek, "Merhaba ben hanımefendinin poposuyum. Kendisi geldiler mi acaba? Burada buluşacaktık." diyecekti.
Siz hiç terkedildiniz mi?
Ya terkedildiğiniz için depresyona girdiniz mi?
Depresyona girince yemeğe mi yüklendiniz?
Peki yemeğe yüklenince iyice depresyona girdiniz mi?
Tebrikler! Şişman insanın sonsuz döngüsüne hoşgeldiniz.
Okan'ın eşyalarının hepsini toplayıp koliye koymalı ve o koliyi de atmalıydım. Sonra kıyamam ki diye düşündüm. Onların her biri Okan'ın bir parçası. Salonun ortasına şöyle bir büst yaptırsam, üstüne koliyi koysam, etrafını da camla kapattırıp, tepeden spot ışıklarıyla aydınlatsam? Bence bu da iyi fikirdi.
Esprili dili ve kendine gaddar mizahıyla kısa sürede Twitter'da fenomen haline gelen Şişman Kız, aşkı, ayrılığı ve acısıyla tatlısıyla her türlü yemeği masaya yatırdığı Popom Olmadan Asla romanı ile Dizüstü Edebiyat serisine de olanca ağırlığını koymaya geliyor!
Şöyle yan döndüm, popoma baktım. Ben spor salonuna gitsem, kendisi arkamdan bir saat sonra gelecek gibiydi. Soluk soluğa içeri girecek, "Merhaba ben hanımefendinin poposuyum. Kendisi geldiler mi acaba? Burada buluşacaktık." diyecekti.
... tümünü göster
2,5 yıldız.
Kitabı sabah bitirdiğimden beri ne yazsam diye düşünüyorum.
Çünkü sevmemekle takdir etmek arasında bir yerdeyim şu an.
Öncelikle yazarın twitter hesabında yazdığı orjinal ve eğlendirici şeylerden sonra kitabın da daha güldürücü olmasını beklemiştim. Bu sebeple de okumaya başladım zaten. Bir kitaptan diğerine zıp zıp atlayan biri olarak araya böyle çok düşündürmeyen, kafa rahatlatan kitaplar koyarım ki biraz beynim açılsın, rahatlasın. Ama kitabı açtığımda bulduğum şey "size tek kelime etmeden terkeden sevgiliyi geri döner diye umutla nasıl beklersiniz" saçmalığıydı.
Bu gibi durumları kişisel olarak anlayamadığım için -çünkü senden gidenin ardından onca zaman beklemenin saçma olduğuna inanıyorum- gerçekten kafasını falan kırmak istedim, gidip iki sarsmak istedim. Gerçi işe yaramazdı. Ayşegül bir şey yapamamış ben ne yapayım. Bazen olayların gerçekliğini cidden kişinin kendisinin anlaması gerekiyor.
Bir ara yapmayı hiç sevmememe rağmen kitabı yarıda bırakacaktım ama kısa olduğu için devam ettim.
Neyse ki sonunda mantığı ve olayları görme şekli değişti ki "ohh be" dedim. Bazılarımız deneyimlemeden ders alabilselerde bazılarımızın ders alması veya olgunlaşması için olayları baş kahraman olarak yaşaması gerekiyor; bunu bir kez daha anladım sadece.
Bir de kendimde kilolu bir insan olduğum için açıkçası eskiden yaşadıklarımı ti'ye alan bir anlatımla da olsa okumak pek hoşuma gitmedi. Kendimle bir sorunum yok çok şükür ama her kilolu insanın başına gelen ya da duyduğu şeylerdir yazarın anlattıkları. Yazarında böyle bir kitap yazması demek zaten kendini kabullendiği anlamına geliyor. Ya da bunları yazıya aktarmasının kendini kabullenme yollarından biri olduğunu.
Bu sebeple kitabı sevsem mi sevmesem mi diye düşünürken arada bir yerde yazarı takdir ederek kitabı bitirdim.
Sizlerde kısa olsun, beynim rahatlasın derseniz okunur tabii. Ama aksi halde özellikle tavsiye edemeyeceğim.
2,5 yıldız.
Kitabı sabah bitirdiğimden beri ne yazsam diye düşünüyorum.
Çünkü sevmemekle takdir etmek arasında bir yerdeyim şu an.
Öncelikle yazarın twitter hesabında yazdığı orjinal ve eğlendirici şeylerden sonra kitabın da daha güldürücü ... tümünü göster
Şöyle yan döndüm, popoma baktım. Ben spor salonuna gitsem, kendisi arkamdan bir saat sonra gelecek gibiydi. Soluk soluğa içeri girecek, "Merhaba ben hanımefendinin poposuyum. Kendisi geldiler mi acaba? Burada buluşacaktık." diyecekti.
Siz hiç terkedildiniz mi?
Ya terkedildiğiniz için depresyona girdiniz mi?
Depresyona girince yemeğe mi yüklendiniz?
Peki yemeğe yüklenince iyice depresyona girdiniz mi?
Tebrikler! Şişman insanın sonsuz döngüsüne hoşgeldiniz.
Okan'ın eşyalarının hepsini toplayıp koliye koymalı ve o koliyi de atmalıydım. Sonra kıyamam ki diye düşündüm. Onların her biri Okan'ın bir parçası. Salonun ortasına şöyle bir büst yaptırsam, üstüne koliyi koysam, etrafını da camla kapattırıp, tepeden spot ışıklarıyla aydınlatsam? Bence bu da iyi fikirdi.
Esprili dili ve kendine gaddar mizahıyla kısa sürede Twitter'da fenomen haline gelen Şişman Kız, aşkı, ayrılığı ve acısıyla tatlısıyla her türlü yemeği masaya yatırdığı Popom Olmadan Asla romanı ile Dizüstü Edebiyat serisine de olanca ağırlığını koymaya geliyor!
Şöyle yan döndüm, popoma baktım. Ben spor salonuna gitsem, kendisi arkamdan bir saat sonra gelecek gibiydi. Soluk soluğa içeri girecek, "Merhaba ben hanımefendinin poposuyum. Kendisi geldiler mi acaba? Burada buluşacaktık." diyecekti.
... tümünü göster