"Ben yanmaya hazırım sevgilim, peki ya sen? Sen de benimle yanacak mısın?"
~
Çerezlik diye tabir edebileceğimiz hem konusu hem de diliyle sizi yormayacak aksine akıp gidecek bir kitapla geldim size. Konu itibariyle okumaya alışık olduğumuz bir tarza sahip aslında kitap.
Ayaz kendini bildi bileli amcasının kızı Kader'e aşıktır. Ama ne Kader ne de ailesi bu ilişkiye pozitif yaklaşır. Kader'in tek bir derdi vardır o da okumak. Bu yüzden de Ayaz'dan elinden geldiğince kaçar. Bir gün evlerinde çıkan bir yangın sonrasında Beyzadelerin yani Ayaz ve ailesinin yaşadığı eve yerleşmek zorunda kalırlar. Tabi buna en çok Ayaz sevinir ve Kader'i elde etmek için uğraşmaya başlar.
Ayaz'ı anlatmam gerekirse eğer tam bir "Mardinli Mr. Grey" diyebilirim. Hatta Grey'den bir tık daha kıskanç ve sahiplenici olabilir. Yer yer aşırıya kaçan tavırları beni ufaktan rahatsız etti açıkçası. Ama beni kitapta en çok rahatsız eden şey Kader'in yaşının küçük olmasıydı. Normalde takılmam böyle şeylere ama bunda liseyi bile bitirmesine izin vermeyip hemen evlenme telaşına girmeleri rahatsız etti beni. Gerçi Ayaz sonradan telafi etti bu hatasını ama neyse... Kitabın son bölümlerinde ciddi anlamda sıkıldım hikaye akmadı o kısımlarda. Konunun o kadar uzatılmasına gerek yoktu bence. Tabi bu benim fikrim.
Bir de kitaptaki yazım hataları beni ciddi anlamda sinir etti. Sonuçta bu bir kitap insan basmadan önce oturup bir kontrol eder. Bir sayfada 3-4 hatadan bahsediyorum. Her sayfada en az bir hata da mutlaka vardı yani. Yayınevinin bu konuda biraz daha dikkatli olmasını isterdim ben.
Dediğim gibi eğer çerezlik olarak okuyabileceğiniz bir kitap arıyorsanız Sen Benimsin'i önerebilirim size.
Kitabımızda, Mardin'in öfkesiyle dillere destan, Ayaz ağasının, amca kızı Kader'e neredeyse saplantı derecesine varan aşkını okuyoruz, aralarında altı yaş var ve Ayaz, Kader'in doğduğu gün, onu gördüğü anda kıza vurulmuş, yıllarca, Kaderin büyümesini ve reşit olmasını beklemiş, kitaba başladığımızda Kader bir lise öğrencisi , bir olay sonucu evleri yandığı için, bir süreliğine amcasının konağında yaşamak zorunda kalıyorlar ki bu aynı zamanda Ayaz'ın yaşadığı konak oluyor, ayrıca bu yangının arkasında Ayaz var mı yok mu oda bir süre kafalarda soru işareti olarak kalıyor...
Ayaz, kız kendisine bu kadar yakın olunca, ona olan aşkını derin sevgi sözcükleriyle,dokunuşlarıyla anlatmaya çalışıyor, adam ağaların romeo'su neredeyse :) ama kızımız çok narin, kafası yerden kalkmayan, beni deli eden saflığın dağ başını aşmış hali, ne bileyim insan biraz sıcaklık duyar, bir iki güzel bakar, ama yok, Ayaz bağırdıkça bu tırsıyor, tamam Ayaz biraz deli hatta bayağı deli, kız da zaten adamın hort zort bağırmalarından tırsıyor, ama adamı kışkırtmaktan da geri kalmıyor, bir Hakan olayı vardı ki orada ortalığı yatıştıracağım diye Ayaz'dan gizli yaptığı şey çok saçmaydı, bende Ayaz'ın yerinde olsam farklı davranmazdım , ille Ayaz'ı haklı çıkaracağım :))
Bizim kız ,yıllarca adamın yüzüne bakmamış, bir bellemiş ben seni abi gibi görüyorum, hay görmez olaydın adamı yedin bitirdin :) gerçi sonradan aklı başına geldi ama şu utangaçlığı suyunu çıkardı..
Aslında güzel bir kitaptı, ama kurguya bakacak olursak kitabın bu kadar kalın olmasına hiç gerek yoktu, hele sonlara eklenen yıllar yıllar sonrası kısmında biraz sıkıldım açıkçası..
Özellikle bu kitap için söylemiyorum ama okuduğum bir çok kitapta şöyle bir sorun var, özellikle konusu doğuda geçen kitaplarda, kadın karakterleri saf ve masum göstereceğim diye aptallık sınırına doğru itekliyorlar, aradaki ince çizgi çoğu zaman geçiliyor maalesef :(
http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/