Cogu kisi kitabi begenmemis ama ben begendim. .Boyle bir kaybin ardindan hayata devam edebilme surecini okumak hostu. Misafirin de Lou'ya ait olacagini dusunmustum niyeyse ama baska turlu bisi cikti. Sasirdim biraz. Sonlara dogru biraz sıkıldım ama lou'yu tekrar okumak guzeldi.
Açıkçası ilk kitaba göre beklentimi hemen hemen hiç karşılamadı diyebilirim. Sanki yazar , Lou için mutlu son yazmış olmak adına kaleme almış bu kitabı. O da mutlu son denilebilir mi pek emin değilim. Keşke Will ölmeseymiş, bana göre çok daha güzel olabilirdi. Tabi ki o kadar da kötü değil , Will'in bilmediği on altı yaşındaki kızın Lou'nin hayatına dahil olması, Lou'nin Will'in ölümünden dolayı çektiği yoksunluk sıkıntısını Lily'ye sahip çıkarak bastırmaya çalışmasını anlatıyor kitabımız. Yer yer gülümseten bölümler oldu , mesela Lou'nin ailesinin komiklikleri gibi. Belki çok fazla spoi verdim gibi gözükebilir ama bana göre bu kitap sadece ilk kitabın hatırına okunabilecek bir kitap olmuş.
Beklentisiz başladığım ve bei hiç de şaşırtmayan bir kitaptı. Berbattı. Daha detaylı yorumum için lütfen blogumu ziyaret ediniz
https://missoykununguncesi.blogspot.com.tr/2016/07/senden-sonra-ben-me-before-you-2-kitap.html
Değerlendirme konusunda çok kararsız kaldığım bir kitap oldu. 2. kitap olmasaydı tek başına bir kitap olsaydı daha çok sevebilirdim ancak sürekli bu kitaba gerek var mı diye düşündüm durdum. Yine de sonu ilk kitaba göre daha çok havada kaldı devamı gelecek gibi görünüyor doğrusu daha fazlasına pek de gerek yokmuş. Çok sevdiğim bir kitapti ilk kitap keşke öyle de kalsaydı filmi de kesimleriyle de olsa çok beğendim ve 2. kitapla film arasında uyuşmayan şeyler aklıma takıldı yazar Lou için mutlu son istemiş bolca acı çektirip mutlu son vermiş.
Yine ağlayacağım diye tırsa tırsa okudum yeminle =D
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2016/09/jojo-moyes-senden-sonra-senden-once-ben.html#more
#sendenönceben i(sonunu bildiğim halde) herkes gibi çok etkilenerek okumuştum. #jojomoyes keşke #Lou 'yu cafede elinde mektupla filmdeki gibi o tatlı gülümsemesiyle bıraksaydı. Fazlaca zorlama yazılmış hele o ortaya çıkan sürpriz konuk yok artık dedirtti. Elbette yer yer gülümseten bölümler vardı özellikle ailesinin diyalogları çok sevimliydi. Özetle çok etkilenmedim
-Özellikle İlk Kitabı Okumayanlar İçin Spoiler Tehlikesi-
Yazılması gereken bir kitap mıydı hala emin değilim.
Yazarların buruk sonlar yazmalarının en önemli nedenlerinden biri de okuyuculara bir tür travma yaşatıp, belki biraz da sinir edip, akılda kalıcı bir şeyler bırakmak istemeleri değil midir? Bu kitapla ilk kitabın o etkisi yıkılıyor bence. Ama hep yıkıcı olarak düşünemeyeceğim, geride kalanlar için yapıcı bir şeyler barındırdığını kabul ediyorum.
“Bununla, onlarla yaşamayı öğreniyorsun. Çünkü artık yaşayan, nefes alan insanlar olmasalar da seninle kalıyorlar. Başta hissettiğin ezici keder değil. Dibe vurduğun, yanlış yerlerde ağlamana sebep olan ve sevdiğin insan ölmüşken hâlâ hayatta olan bütün aptallara mantıksız bir öfke duymanı sağlayan o duygu değil. Sadece alışmayı öğrendiğin bir şey. Bir deliğinin olmasına alışmak gibi. Bilmiyorum. Sanki çörek yerine... donut olmuşsun gibi."
Evet, bu kitapla Lou'nun donut olarak yaşamayı öğrenmesine tanık oluyoruz. Will'le bağlantısı olan bir misafirimiz (?) var ve bir de illa ki konu hayata tutunmaya gelince beliren türden bir karakterimiz var - aşk her türde kitabı tatlandıran bir unsur bence. :)
“Bazen hepimiz kederin içinde bata çıka ilerlemeye çalışıyormuşuz gibi hissediyordum, diğerlerine ne kadar dalgalandığımızı ya da boğulduğumuzu söylemeye çekiniyorduk."
“John Lennon bir defasında hayatın, sen başka planlar yapmakla meşgulken gerçekleşen şeyler olduğunu söylemiş. O kesinlikle harika biriydi ve ben ne demek istediğini şimdi anlıyorum."
16 yaşındaki bir insan bazı ülkelerde ehliyet bile alabiliyorsa; bu kişiden hayatının direksiyonunun başında olmasını eğrili olsa da hayatına bir şekilde yön vermesini beklersiniz değil mi? Bir noktada bu kişinin işlediği her şuç ebeveynlere yüklendi - ajitasyona değin gitti olay. Sinir olduğum noktalardan birisi de bu oldu. Bu noktada kitap hatta yapmacıklaştı benim için.
Her neyse, tahmin ediyorum ki çoğunluk ilk kitaptaki o son yüzünden bu kitabı okuyup okumamakla ilgili ikilem yaşıyor. Ben dayanamayanlardanım, eğer dayanırsanız sizi tebrik ediyorum :) Ve bu alıntılardaki havaya ihtiyacınız varsa da daha fazla ertelemeyip okuyun bence...
Keyifli okumalar :)
Sevmedim diyemem, fakat ilk kitap tadında bırakılsaydı daha güzel olurdu. Satması açısından yazılmış olduğunu düşünüyorum. Olmasa da olurdu :)
Lily'nin ortaya çıkışı, Lou'nun kazası ve sonradan gelişenler. Her ne kadar Lou Will'in ardından devam etmeye çalışsa da ben edemiyorum. Ah Will, ne yaptın bize?
Yardım grubundaki ve aile içindeki dialoglar çok hoştu. Lou'nun karmaşasını ta derinlerde hissettim. Birinci kitapla karşılaştırmak istemiyorum çünkü biri Will'i, diğeri hayaletini içeriyor. Sam de çok tatlıydı ama Will...
Kısacası güzel ve buruktu ama zaten olayın özü de bu, burukluklara rağmen yaşamanın bir yolunu bulmalıyız.
Senden Önce Ben’in devam kitabı olduğunu duyduğumda çok sevinmiş ama bir yandan da korkmuştum. Senden Önce Ben çok güzel ve özeldi. Lou ve Will kalbime dokunabilmeyi başarmışlardı. Bu yüzden ikinci kitabın vasat olabileceği ve bunu bozabileceğinden korktum ama düşündüğüm gibi olmadı. Bu kitap bana çok doğru geldi. Kitap ilerledikçe ve olaylar geliştikçe, “Evet,” dedim. “Lou’nun hissettikleri aynen böyle olmalıydı.”
Yazar kitabın ilk sayfalarında öyle noktalara değinmiş ki yarım sayfa gülerken, yarım sayfa gözlerim doldu. Kitap boyunca çok eğlendim, çok düşündüm ve evet çok ağladım ama her 10-15 sayfada da, “Evet böyle olmalıydı,” dedim. Lou’nun Will’den sonra hayatının neden bu şekilde olduğu, neden bu şekilde hissettiğini ve düşündüğünü, kendim hissediyormuşçasına anladım. Kendi kendini sorgulaması, hissettiklerinden şüpheye düşmesi, içindeki boşluğu anladım. Buna hak verdim.
Bu hayatta iyi kötü bir şeyler yaşamış olan her insan bu kitaptaki gelgitleri anlayıp Lou’ya hak verecektir.
Lou zaten sevdiğim bir karakterdi ve bu kitapla birlikte sevgimi pekiştirdi. Ben üçüncü bir kitabın gelebileceğini hissettim. Kitabın sonu biraz ucu açık gibi kalmış. Kesinlikle devamı yazılabilir.
Ayrıca, ‘Senden Önce Ben’ filmini izlemiş biri olarak diyebilirim ki Emilia ve Sam’i bu kitabı okurken hayal etmek kitabı daha zevkli kıldı. Emilia’nın mimiklerini ve el kol hareketlerini, Sam’in gülüşünü ve bakışlarını gözümün önüne getirmek çok kolay oldu ve ben bunu sevdim. Kısacası tavsiyemdir, okuyun.
Çoğunluğun aksine ben bu kitabı sevdim. Belki de bunun nedeni Louisa Clark'ın sevdiğim karakterlerden biri olması ve bu kitapta onun nasıl Will'den sonra kendi yolunu bulmaya çalıştığını okuduğumuzdur. Kitap hem hüzünlü hem de neşeliydi. Ama Will'in ardında bıraktığı o izin burukluğu sanki kitaba tamamıyla yayılmıştı ve her sayfasında kendisini hissettiriyordu. Lou'nun yaşadığı her sıkıntı yada güzel olayda verdiği tepkiler, düşünceleri ve hisleri o kadar içten ve gerçekçiydi ki... Ve hayatın sadece mutlu anlardan ibaret olmadığını, hayal kırıklıklarının, acıların ve bunların yarattığı üzüntünün aslında çok doğal olduğunu, insanın her şeye rağmen yoluna devam etmesi gerektiğini ve hayatın ancak bu şekilde tam anlamıyla yaşanabileceğini aşk, aile ilişkileri ve insanların kişisel sorunları.üzerinden anlatan yazar çok iyi ve etkileyici bir iş çıkarmış demekten başka bir şey düşmüyor bana.