Şeytanın tanıtım broşürü gibi bir şey olmuş. Ama gerçekten sayfalarin arasinda kaybolunabilecek bir kitap. En azından benim için.
_dr.coffee
Polisiye-gerilim türünün önde gelen isimlerinden plan Fransız yazar Jean-Christophe Grange'den 5 Bölüm 122 Kısım 520 Sayfalık harika bir roman.
Roman birlikte dini eğitim gören, sonra polis yüzbaşısı olan iki arkadaş Mathieu Durey ve Luc Soubeyras üzerine kurulu. Luc'un intihar edip komaya girmesi üzerinde çalıştığı dosyayı Durey'in takip etmesi. Ülkenin ve Avrupanı çeşitli yerlerinde işlenen cinayetler aradaki bağlantılar derken kitap çok boyutlu, katmanlı ve heyecanlı bir hale gelmiş. Fransa İsviçre İtalya ve Polonya'da geçen roman elinizden düşüremiyeceksiniz klişe tanımı sonuna jadar hakkediyor.
Çok beğenerek okudum. Grange zaten favori yazarlarımdandır. Kitabı bitirdikten sonra yazarın her kitabını bitirdiğimde bu okuduğum en iyisiydi diye düşündüğümü fark ettim. Tavsiye ederim bu türü severler ( ki sanırım bir çoğu okumuştur ) çok memnun kalacaklardır....
olay kurgusu bakımından çok mükemmel biraz fazla uzatıldıgını düşünüyorum şiddetle tavsiye ederim
Grange kitaplarının en güzeli diyebilirim. Diğerlerine göre kurgusu daha çok hoşuma gitti.
Bu yazarın en beğendiğim 2. kitabı. Kitap sürükleyici. Okurken yaşıyormuş olduğumu düşündüm çok fazla.
Her ne kadar son dönemdeki Hristiyanlık propagandasından etkilenmiş izlenimini verse de özellikle kullandığı bilgi ve ayrıntılarla okuması kolay ve bitirdiğiniz de uzun zaman kafanızı kurcalayacak bir kitap
harika bir kitap daha teşekkurler Grange :) kitabı 13 günde bitirmemde tesadüf mü acaba :)
Kitabın sonu beni resmen hayal kırıklığına uğrattı. Daha güzel bir son bekliyordum.
Okurken bazı yerlerinde ürperdiğim oldu açıkcası ama daha güzel polisye gerilim romanları okudum.
Grange'ın en beğendiğim ikinci kitabı oldu. 500. sayfaya kadar "katil kim" oyununu merakla okutuyor. Üstelik "alabros" ve "cangıl"ı es geçmemiş :)
J.C.Grange –“Sisle Gelen Yolcu" ile gönlümde taht kurmuştu. Gerilimi onun kadar iyi anlatan bir yazar, onun kadar hiss ettiren birini daha düşünemiyordum. Bu düşüncelerle yazarın ikinci kitabını okumaya karar verdim. Zaten bir süreydi kitap okuyamıyordum ve kendime eylencelik bir kitap arıyordum. Bir anda karar verdim ve seçtim bu kitabı.
“Şeytan Yemini”.
Kitabı okudukça hem yazarı takdir ediyor, hem de kaptırmış gidiyordum. >>>>>>>> Devami Linkte
http://www.qazi.az/2012/11/gerilimi-hissetmeye-hazr-olun.html
Okuduğum ilk Grange romanı.Kitap , gayet sürükleyici bir şekide akan konusu sayesinde sizi kendi içine çekmeyi başarıyor.
İlk kez okurken sıkıldığım tek Grange kitabıdır herhalde.Yani gereksiz yere çok uzundu kitap diye düşünüyorum;ama yine de en kötü Grange kitabı böyle olsun:)
Kitabın sonunda hade ya ordan dediğim bir kitap sonunu çok kötü bağlandığı kanaatindeyim.
benim için çok özel bir kitap.arka kapağındaki yazı hala aklımda.
Seni bekliyorum,
Işıksızları koruyorum,
Yalnız sen ve ben.
Orada, her şeyin başladığı yerde . . .
Garange her kitabında olduğu gibi yeteneğini konuşturmuş. Gerçekle metafiziğin arasında mekik dokurken bir yandan da bir çok bilimsel detaya ulaşmak çok keyifli. Gerilimin eksik olmadığı hikayede tabiki Garange geleneği olan süprizler her köşenin ardında.
Bu kitabı okumak için sabırsızlanıyordum ancak sanırım kafamda çok büyütmüşüm..Bana göre konular fazlası ile uzatılmış her nedense kitaptaki karakterin her an şansı açık bu nedenle biraz düz geldi bana.Kitap için kötü demiyorum ama ben okurken gereksiz uzatışmış olan bölümlerde çok sıkıldım.Tabi bu kitabın tamamının sıkıcı olduğu anlamına gelmiyor bazı bölümlerdede heycanla devamının ne olduğunu merak etmeye başlıyor insan.. Özellikle kitabın ortasından sonrası için iyiydi.
bir '' leyleklerin uçuşu'' değil ama yine de büyüleyici..şeytanı bu kadar yakından tanımak, bu kadar içine girebilmek çok etkileyici....şiddetle tavsiye edilir.
-Etkileyici bir konu seçimi,
-Klasik olarak parlak zeka ürünü bir Grange kurgusu,
-Korkudan ziyade gerilim,
-Satanizm ve hristiyanlık argümanları kullanılarak yapılan bir iyilik-kötülük karşılaştırması,
-Klasik bir Grange usulü olarak yine yerinde durmayan, ülke ülke, şehir şehir dolaşan bir ana karakter...
Kitabı 3 kısıma ayırırsak;
Başlangıcı iyi,
Olayların gelişimi muazzam,
Final tatmin edici değil.
Zaten kurgu ustası yazarların genel problemi finallerdir. O kadar iyi kurgularlar ki, kitabın sonuna geldiğinizde beklentiniz büyür son bir öldürücü darbe beklersiniz. Grange bu konuda maalesef başarısız, Kızıl Nehirler dışında tatmin edici bir son okutmadı bizlere.
Önceden polisiye romanları çok severdim, ancak artık bu kitaplardan tamamen sıkıldığımı farkediyorum. Kitap sadece sürükleyici ama bitirdiğinizde okuduklarınızın hiç bir anlam ifade etmediğini düşünüyorsunuz. Bence zaman kaybı olarak düşünülmesi gereken bir kitap.
Kitap için, kökü yıllar öncesine dayanan bir arkadaşlığın hikayesi olduğu söylenebilir. İlahiyat eğitimi almış 2 erkeğin, kötülükle mücadele için sırasıyla polisliği seçmeleri ve bu uğurda verdikleri mücadele, okuyuculara bu iki ismin geçmişini özetleyebilecek nitelikte. Asıl hikaye ise, arkadaşlardan birisinin gizemli bir olay sonucunda komaya girmesiyle başlıyor. Kitabın esas karakteri, arkadaşının başına gelen bu olayı aydınlatmak için kitap boyunca mücadele veriyor. Bu mücadelesinde oldukça cesur ve inatçı olması gerekiyor. Zira olaylar, güçlü bağlarla birbirine bağlı ve düğümü çözmek hiç de kolay değil.
Kitap boyunca Fransa, İsviçre ve İtalya'da ölümle yaşam arasına yolculuk yapmış insanların peşinde buluyoruz kendimizi. Bu gizem yetmezmiş gibi, karakterlerin yalanlarla gerçekler arasında kurduğu dünya, kitabı son sayfasına kadar heyecanla okumamızı sağlıyor.