Kitap hakkında görüşüm;
http://gokichik.blogspot.com/2015/07/zulfu-livaneli-son-ada-ve-son-adann.html
"Son Ada"yı okuyun; bürokrasiden nefret edeceksiniz, tanıdık insanlarla karşılaşacaksınız. Martılara başka bir gözle bakacaksınız.
Yaşar Kemal'e göre Zülfü Livaneli'nin büyük bir romancı olarak kendisini kabul ettirdiği romanıdır. Gerçekten de okurken bir dünya klasiği okuyormuş gibi hissettim. Yaşar Kemal'in de referansı ile son derece beğendiğim bir kitap oldu kendileri.
Son Ada, konu olarak bir ütopyanın distopyaya dönüşme hikayesini anlatıyor. Yazarın kitaptaki tabiri ile Son Ada, son sığınak, son insani köşedir ve sakinlerinin tek istediği bu dinginliğin bozulmamasıdır. Fakat bir gün adalarına "başkan" isminde eski bir albayın gelmesiyle işler hiç de istedikleri gibi gitmemeye başlar. Bu "başkan" önce adanın huzurunu ve sessizliğini bozar ve daha sonra yönetimi ele geçirerek ada sakinlerine diktatör bir şekilde hükmetmeye başlar. Konuya ilişkin bu kadar bilgi vermek yeterli diye düşünüyorum.
Bu kısımdan sonraki anlatacaklarım ise bir kısım "spoiler" özelliği gösterebilir. Bu sebeple dikkatli okunmalıdır.
Zülfü Livaneli kitap boyunca ada sakinlerinin başkana karşı direnç gösterememesini eleştiriyor. Ada sakinleri birçok yerde haksız olduklarını bildikleri başkana karşı gelip baş kaldıramıyorlar. Protesto dahi etmiyorlar. Yavaş yavaş da başkanın diktatörlüğü perçinlenmiş oluyor, halkın bu kabullenişi karşısında. Kitabın 52. sayfasında yer alan şu alıntı aslında bu bahsettiğim konuyu özetliyor:
"Şimdi geriye dönüp baktığım zaman, bu tavrımızın aşırı bir tembellikten, uyuşmuşluktan kaynaklandığını açıkça görebiliyorum. Hiçbir şeyi protesto etmiyorduk, karşı çıkmıyorduk. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!" diyor ama yılanın bize de dokunacağını hesap edemiyorduk."
Bir haksızlığa karşı çıkmak veya zulme karşı gelmek için illa yılanın bize dokunması gerekmiyor. Montesquieu'nun dediği gibi " Bir tek kişiye yapılan bir haksızlık, bütün topluma yönelmiş bir tehdittir."
Kitapta bazı karakterler veya imgeler dikkatimi çekti. Onlardan ikisine değinmeden geçmek istemiyorum. Bu karakterlerden ilki ada sakinlerinden olan "yazar" lakaplı kişi. Yazar ilk günden beri başkana karşı gelebilen ve başkanın adayı felakete sürükleyeceğini görebilen entelektüel bir kişiliktir. Her zaman doğruları söylese de "yazar" bir süreden sonra halk bu karaktere bir "vatan haini" edasıyla yaklaşıyor. Ancak her şeye rağmen "yazar" doğru bildiklerini söylemekten vazgeçmiyor.
İkinci dikkatimi çeken simge ise, martılar oldu. Martılar adanın en eski sahipleridir ve başkan martıları adadan göndermeyi geldiği ilk günden aklına koyuyor. Modern hayatta martılar ile aynı adada insanların yaşamasını bir utançmış gibi anlatıyor ve halkı ikna ediyor. Bu kısımları okurken İstanbul'da eskiden ne kadar çok martı olduğunu hatırladım. Yaklaşık 15 sene öncesinde İstanbul'da çokça martı görüyorduk; fakat şimdilerde sayıları bir hayli azaldı. Çünkü maalesef "modernleştik."
Martılarla ilgili ikinci değinmek istediğim konu ise, adadan sürgün edildikten sonra insanların başına taş yağdırmaları oldu. Bu kısımda dini bir hikaye olan "ebabil kuşu hikayesi" geldi aklıma. Livaneli romanın bu kısmında ebabil kuşu hikayesine bir atıfta bulunarak insanlığa ders verme amacı gütmüş veya aba altından sopa göstermek istemiş olabilir...
Yine kitapta mevcut siyasi iktidara ilişkin sıkça eleştiriler ve inceden inceye laf sokmalar mevcuttu. Fakat hiçbiri rahatsız edici bir nitelikte değildi. Zaten Livaneli de bu kitap için en siyasi kitabım demekten çekinmiyor... Netice itibarıyla kurgusunu ve mesajlarını çok beğendim. Hem güncel hem de evrensel nitelikte bir kitap. Herkese tavsiye ederim.
okuduğum 4. kitabı üstat Livanelinin ... Yine aynı tat aynı zevk , muhteşem. Israrla okumanızı tavsiye ederim.
Icim burkularak, yüregim daralarak okudum bu hüzünlü kitabi. Baskan gibiler cok degiller aslinda, pek azlar bu dünyada. Ama o insanlar yok mu? Derinligi olmayan, ikiyüzlü, cikarci, yikici ve yok edici insanlar! Iste onlar oldugu icin palazlaniyor Baskan gibiler. Güclerini bu kolayca aldanan, galeyana gelen belki de böyle olmak islerine gelen güruhlardan aliyor zorbalar, katiller.
Tek kelimeyle harika! Okurken dairelerden birinin sahibiymişim gibi hissettim ve başkana karşı inanılmaz bir nefret duydum. Martılara daha başka bir gözle bakıyorum artık.. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Lİvaneli iyi ki var...
ütopya görmedim romanda okurken o ada yı hep Ülkemiz olarak düşündüm. Özellikle umutsuzluk içinde inanmadığın en ufak birşeye bile umutlanmak...... Burası Türkiye dedim
Zülfü Livaneli, kendi yaşadıklarımızdan da yola çıkarak, sadece bu zamana ve sadece buraya ait olmayan bir roman yazmış. Dünya’nın neresinde yaşarsa yaşasın bir okur bu kitapta; geçmişinden, ülkesinden, komşusundan ve kendisinden gerçekleri görebilecektir.
183 sayfa biraz kısa gelebilir fakat konu, faşist düzenin getirdiği bozukluk o kadar güzel yansıtılmışki kitapta, insan bir dakika okuyorsa 1 saat düşünüyor kitap hakkında. Kitap akıcı bir üslubu sahip, okunmaya değer. Okurken hiç sıkılmadım, özellikle sonunda oldukça şaşırmıştım.
Yazar kitabı çok yalın bir dilde, çok sadece bir şekilde aktarmış okuyuculara. Kitabı okurken müdahale etmek istediğim noktalar, bu kadar da olmaz dediğim olaylar vardı. Genel olarak iyi bir kitaptı. Okuyucuyu avuç içine alan bir kitap.
Diyeceğim o ki hissederek okudum her bir cümlesini,
etkilendim her bir satırda, bekledim bir umut.
Üzüldüm sayfa sayfa.
Her ne kadar Zülfü Livaneli büyüleyici sözcüklerim yok desede Son Ada akıcı konusu ve tarzı ile enfes bir roman
Her siyasi kendini ve çevresini mahveder, nasıl ? sorusunu soruyorsanız bu kitabı okumalısınız.
bana george orwell'in hayvan çiftliği romanını hatırlattı, fakat onun biraz daha hafif bir versiyonu. dili fena değildi. bir çırpıda okunabilecek bir kısa öykü diyelim
Livaneli'nin ilk kitaplarındandı yanılmıyorsam, hoş, basit ve sıcak bi yalınlığı var, geçmişte yazılmasına karşın halen günümüzde yaşanan konulara değiniyor ve "doğru be abi" dedirtiyor, okunması gerekli diye düşünüyorum.
Anlatılmak istenen mesajlar gayet güzel anlatılmış.
Çok güzel bir kitap günümüz oyaları ile örtüşüyor.
Bizler diktatörlere tepki vermediğimiz sürece hep kaybederiz.
Kitap da anlatıldığı üzere kazanan martılar olmuştur.
Gerçekleri bir kez daha görmek için okunması gereken bir kitap. Yaşadıklarımı çok kolay unutan insanlarız bu kitap çok güzel bir ders.
Yapılan haksızlıklara karşı okurken sinir krizleri geçirdim... Oysa ki hepimiz o adanın birer sakiniyiz... Lara'yız, Yazar'ız, 1 numarayız....
Kesinlikle okunmasi gereken, 2009 yapimi olmasina ragmen metaforlarla bugunu anlatan nefis bir kitap.
Zülfü Livaneli, gözümü kırpmadan her kitabını alacağım tek Türk yazar. Kullandığı basit dil benim edebiyat anlayışımla paralel durumda. Son ada ise fazla basit olmuş gibi geldi bana. Tabii akıcılığından ve tadından çok fazla bir şey kaybettirmedi. Konu da daha sağlam olabilirdi.