Konuyu anlatmak istemiyorum zaten anlatabileceğim her cümle kitabın arka kapağında mevcut.Güzel bir maceraydı ama yinede eksikliğini hissettiğim bir şeyler oldu...Belki ana karakterimiz Jessica'nın ilk tanımlanışı -kendi iç sesi ile - aklımda bir şablon oluşturdu... Bir türlü - ilerleyen sayfalarda oldukça meziyetli ve sağlam bir yapısı olduğunun altı çizilmesine rağmen- dengeleyemedim :/
Çeviri fena değildi çok sorun yoktu, fakat yazardan kaynaklı hemen hemen her sayfada ''yakışıklı ajan'' tanımlamasını okumaktan rahatsız oldum...Artık isimlerin kullanılmaya başlanabileceği samimiyetin ilerlediği yerlerde bile bu tanımlama çok sırıtıyordu ;)
Ör;Arabada bomba patlıyor ve şöyle bi cümle okuyoruz; ''Lanet olsun.'' Ryan,onun bakışlarını takip etti.Yakışılı ajan tam eğimden aşağı inmek üzereyken,Jess hala yol seviyesinde yangına (B.E.S notu;yangının olması gerekirdi) ısısını sırtında hissedecek kadar yakın bir yerde duruyordu.
Yani ne diyebilirim, o kadar çok örnek var ki konsantrasyonumu bozdu iş maceradan çıktı Jess'in etkilendiği ajan formundan kurtulamadı :/ Tamam severim duygusal yakınlaşmaları ama burada resmen aptal aşık moduna taşınmış gibi hissettirdi ve beni çok rahatsız etti...
Çeviriyi oldukça beğendim. Çevirmen "... muhallebiye yapışan fıstık ezmesi.." , "... haziranböceğinin peşinden koşan ördek ..." gibi tabirleriyle beni çok güldürdü. Bunların haricindeyse, üçyüz sayfası merak uyandırıcı ve akıcıyken geriye kalan son yüz sayfası da bir o kadar sıkıcı ve bunaltıcıydı...
Tam olarak film tadında bir kitap. Kaçma kovalamacanın olduğu içine az biraz da aşk öğelerinin karıştırıldığı politik çıkarlar için herşeyin yapılabileceğinin göze sokulduğu, entrikalarla dolu Amerikan polisiyesi....