korkunun toplum üzerindeki etkisi yıllar öncesinde bile aynı. kitabı çok doğru bir zamanda okudum kendi açımdan. Yaşar Kemal'in anlatış biçimini de sevdim.
Bir kasabaya yeni atanan Posta memuru..
Ama kasabada in cin top oynamakta,
Ustelik kasabaya da gidememektedir,
Giden de yoktur.
Yaşar Kemal bu kisa romaninda merak duygusunu on plana cikarmis, ikilemler uzerinden , esrarengiz bir durum uzerinden okuyucuyu romana bagli tutuyor.
#tekkanatlibirkus/Yaşar Kemal #kitap i için yol yakınken dönmek mi kalmak mı başlıklı kendimce yorumum http://tayfunsurucu.wordpress.com/201...
Baştaki giriş kısımlarını, puntosunun büyüklüğünü falan düşersek 70 sayfalık roman oluyor sana 50 sayfa. Ve adam kalkmış bu 50 sayfa metinde 10 kadar karakteri kusursuz şekilde betimlemiş. Melek Hanımın kişiliği, inancı, ahlak yapısı, siyasi duruşu vs gibi örneğin. Gerçek ile düşsel anca bu kadar güzel olabilirdi. Hele ki bu kısalıkta. Alınız, okuyunuz.
Geçen sene Tüyap'ta, Türk edebiyatının en başarılı isimlerinden biri olan Yaşar Kemal'in aldığım 3 kitabından biridir Tek Kanatlı Bir Kuş. Kitabı almamda 2 sebep var:
1) Türk edebiyatına fazlasıyla katkı sağlayan yazarı tanımak.
2) İlk kez okuyacağım için yazarı, kısa kitaplarından başlamanın iyi bir başlangıç olduğunu düşünmem.
Ne yazık ki ben bu kitabı sevemedim. Sebeplerine gelecek olursam:
Öncelikle karakterlerden başlamak istiyorum. Aslında yazar 76 sayfa boyunca karakterleri başarılı bir şekilde yansıtmış. Gel gör ki hepsi çok dengesiz. Örneğin Melek Hanım karakterini ele alayım. Yokuşlu'ya tam olarak giremeyen Melek Hanım, başta kocasına biri mutlaka götürecek bizi oraya diyor. 2-3 paragraf sonra da biz niye geldik buraya diye söyleniyor. Sonra yine en başa dönüyor. Veya Remzi Bey'i örnek vereyim. İstasyondan inince Sadrettin isimli bir istasyon görevlisiyle tanışır. Sadrettin bizimkilere çay ikram edip, "O köye gitmeyin, kimseler yok, ayrıca sizi kmse götürmez." diye defalarca uyarıyor. Tabi Remzi Bey dinlemeyip bir yere kadar gidiyor eşiyle. Sonra Remzi başlıyor: "Bu adam beni kandırdı, bildiği halde bizi yolladı buralara." Melek Hanım da "Adamın çayını içtik, ve arkasından konuşuyoruz ne kadar kötü insanlarız, Allah belamı versin!" diye bir tepki veriyor??? Bilemeyeceğim ama böyle bir tepki bana çok tuhaf geldi.
Kitap korkunun insanlar üzerindeki etkisini anlatıyor ama aktarım başarısız geldi bana. Karakterler boş boş dolaşınca kitap boyunca o korku duygusunu hissetmedim.
Hayal-gerçeklik kısımları çok karışık. Yani ben ne gerçekte yaşandı anlamadım açıkçası. Hayal olan kısımlar hangisi?
Sanırım yazar da yazdığı şeyi beğenmemiş olacak ki çocuk kitabı yazarmış gibi kitap yazmış. Aşırı kelime tekrarı, aynı anlama gelen cümleler farklı kelimelerle anlatılmış.
Üzgünüm, ben bu kitabı beğenmedim açıkçası. Ama yine de kendisini okumaya devam edeceğim. Okuduğum ilk kitaba göre yargılarsam kendisini çok büyük hata yapmış olurum.
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/02/tek-kanatl-bir-kus-yorum.html
yazarı ada serisiyle keşfettim.. serinin iki kitabını okdukça yazarın diline bayıldım.. tasvirleri muhteşemdi.. ama bu kitap tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu benim için... sanki aceleye gelmiş gibi :(
Yasar Kemal"in son cikan bu kitabini buyuk bir merakla aldim, zaten topu topu 72 sayfa...Okuyunca Allah Allah ne demek istedi ki simdi diyebilirsiniz, cunku ben oyle dedim...Korku daha belirgin islenecek ve belki de bir sonuca baglanacak sandim kitabin sonunda...sonra dusundum biraz, karakterlein her biri ayri bir hikaye, ayri bir hayat...Her biri tek bir olayi farkli sekillerde korkarak yasiyorlar. Iste bunu fark edince , bu kisa kitap uzun bir roman haline donusuyor...
Hem fantastik hem gerçekçi... Büyük ustanın şiirsel diliyle, betimlemeleriyle su gibi akan bir kısa roman. Kasaba metaforuyla korkuyu ne de güzel anlatmış. Kitabın sonunu beğenmeyen yorumlar olmuş, böyle bir romanın somut bir sonu olamaz ki oysa bana göre...
Betimlemeler gerçekten harika. Özellikle anadolu insanının o dönemlerde konuşma kalıplarını düşündüğümüzde eser kusursuzlaşıyor dil bakımından.Yine o dönemlerde almanyaya işçi gönderilmesi ve gidenlerin kendilerini nasıl gördüklerine de inceden değiniyor. Gel gör ki bu güzelim kitap bir yere bağlanamıyor. Belki de okurun toplumsallaştırdığımız korkulardan sıyrılıp oraya gitmesi gerekiyordur. Kim bilir belki bazılarımızı çerçevenin dışından bakmaya yönlendirmiştir bile Yaşar Kemal.
Remzi Bey karısı Melek Hanım ile tayin gereği posta müdürü olarak atandığı kasabaya bir türlü varamayışlarını anlatan kısa ama keyifli okuması olan bir kitap.
Oldukça kısa bir metin, her zamanki gibi bol betimlemelerle süslü. Yokuşlu'nun girişinde Remzi Bey ve karısı Melek Hanım'la oturakaldım gibi hissettim. Yokuşlu neden terk edildi merak içindeyim. Herkesin kendince tamamlaması için yazılmış bir kitap sanki...