Bezirgân Sait oğluna ticaretle uğraşması için 1000 altınlık bir sermaye verir. Günlerden bir gün Said çarşıda dolaşırken, çok zeki ve bir o kadar da bilgili olduğu söylenen tûtî’yi görür ve elindeki bütün altınlarla kuşu satın alır. Tûtî kısa zamanda, nasihatleriyle tacir Said'in harcamış olduğu altınları beşe katlamasını sağlar. Said babasına olan borcunu öder ve akıllı kuşuna da yoldaş olsun diye bir dişi tûtî satın alır.
Bir gün, âdeti olduğu üzere akıllı tûtî’nin öğütleriyle deniz ticaretine atılmaya karar verir. Sefere çıkmadan önce karısına herhangi bir karar almadan önce mutlaka akıllı ve bilgili tûtî’ye danışmasını öğütler. Papağanına da, o yokken güzeller güzeli karısı Mâhışeker’e göz kulak olmasını tembihler.
Bir zaman sonra, kocasının yokluğunda, Mâhışeker, genç bir beyzadeye âşık olur. Mâhışeker gece âşık olduğu adamın yanına gitmeye karar verir. Süslenir püslenir de eşine söz verdiği gibi tûtî’ye danışmaya karar verir.
Papağan, tıpkı Binbir Gece Masallarındaki gibi, Mâhışeker’e geceler boyunca hikâyeler anlatarak kadının âşığıyla buluşmasını önler. Tacir Said evine dönene kadar bu böyle sürüp gider.
Böylece, Tûtî’nin Mâhışeker’e anlattığı bu hikâyeler kitabın özünü oluşturur.
Tûtî-nâme iç içe geçmiş, kat kat örülmüş masallar şeklindedir. İçindeki hikâyeler çok çeşitlilik gösterse de birçoğu “kıssadan hisse” çıkarmaya sebep, nasihat verici niteliğe sahip, ahlaki ve ananevi değerlere işaret eder.
Şemsettin Kutlu’nun sadeleştirmesiyle hazırlanan bu eseri okumakta epey zorlandım, eski kelimelerin çokluğu okumayı epey güçleştiriyor. O yüzden kitabı bir de Behçet Necatigil’in sadeleştirerek günümüz Türkçesiyle hazırladığı (Can Yayınları, 2009) şekli ile de okumak istiyorum.
Thomas Mann’ın Değişen Kafalar romanına, Tûtî’nin “Değişen Kafalar” hikâyesinin esin oluşturduğunu belirten Necatigil’in dediği gibi: “Tûtînâme’yi ister önemli, isterse önemsiz kabul edin, benim için de bu kitap geçmişin bir hâtırasıdır.”