Bu kitap için söylenebilecek o kadar çok şey var ki. Ama ben lafı uzatmayıp yalnızca bir şey söyleyeceğim.
Çekirdek çitlemek...
Evet, bu kitabı okumak tıpkı çekirdek çitlemeye benziyor. Okudukça okuyor, tıpkı çekirdek gibi, birirmeden rahat edemiyorsunuz. Çekirdeğin lezzeti ağzınızda hoş bir tat bırakırken tuzu dudaklarınızı yakar ya hani, aynı öyle bir şey. Çekilen acıların içinde yakalanan küçük mutluluklar okuyanda bu hissi uyandırıyor. Kendimi fazla kaptırdığımdan mıdır bilemedim, karakterleri kendi çocukluğumda yaşadıklarımla karşılaştırıp, özellikle hasan'ın sapanlı sahnesinde, çocukluğumda yaşadığım benzer bir olay aklıma geldi. Tamam, çocukken belki Hasan kadar isabetli sapan atışı yapamıyordum ve onunki kadar kötü bir çocukluk yaşamadım ama bir defasında sapan ile mahallenin belalı gençlerine kafa tutmuşluğum, hatta çocuğun kulağını yarmışlığım var.
Assef'in tarifi, teyzemin benden bir yaş büyük oğluna o kadar benziyor ki onun yerine teyzemin oğlunu koydum, Amir'in babasını kendi babamın yerine. bizim için yaptığı fedakarlıkları, Allah uzun ömür versin kendi babamın öleceğini düşündüm. Sonradan açığa çıkan gerçeklere rağmen ne kadar da güzel tarif edilmiş bir baba tasfiri. Herhalde hemen herkesin babası kendi gözünde bu tasfirlerdeki gibidir.
Sanırım hikayenin kötü yanı, Amir'in, Hasan ile yaşadıklarının hemen hemen aynısını Sohrab ile de yaşaması. Sohrab'ın tekrar yetimhaneye bırakılma ihtimali doğduğunda yaptıkları sayılabilir. Bu kadar tesadüf biraz fazla gibi. Ayrıca o yaştaki bir çocuğun kendine ettiği son kötülük de öyle. O yaşta bir çocuk, psikolojisi ne kadar bozuk olursa olsun bunu aklına getiremez diye tahmin ediyorum.
Çok gerçekçi, çok sürükleyici, gözyaşartıcı bir kitap. Bu kitabı okumak biber gazı solumak, çekirdek çitlemek gibi.
Acı var, hüzün var, arkadaşlık var en çok da samimiyet var. İz bırakan bir kitap. Ödünç verilen arkadaşlardan ısrarla geri istenir. İkinci kez okunmak üzere kitaplıkta kalır.
İçimi cayır cayır yakan bir kitaptı, hiç bir çocuk bunları yaşamasın çocuklar acı çekmesin istiyorum.Kitap boyunca emire ve babaya sövdüm açıkcası , emir omurgasız korkağın tekiydi ama asıl cesur görünen korkak babaydı ,evet iki oğlunu da sevdi ama hasana yaşattığı hayatla emire yaşattığı hayat denk miydi ?adil miydi böylesi ? Bir evladını diğerinin hizmetçisi yapmak, hayatı boyunca ezdirmek ,nasıl bir babalıktı bu ! Hasan ve sohrab içimi yaktınız çektikleriniz hele sen sohrab kıyamam sana , kısacası beni acıdan acıya sokan bir kitaptı, İki arkadaşın ve bir ülkenin batışını okuduk ,kitabı okuduğum zaman zarfında tek duam Rabbim bunları hiç bir çocuk yaşatmasın oldu.
Başlarda çok ağır ilerlemesinden dolayı kitap sıkıyor olsa da bir yerden sonra kendinizi kaptırıyorsunuz kesinlikle.
boş bir roman değil. taliban zalimliğini gözler önüne seriyor. sevgi, pişmanlık, öfke, heyecan ne ararsanız var kitapta. kitabın bir de 2007 yılında aynı isimle beyaz perdeye uyarlanmış filmi de vardır. kitap vs film kapışmasında kitap galip geldi elbette.
bizi bir ortadoğu gerçeğiyle başbaşa bırakan, gerçekten güzel ve akıcı kaleme alınmış bir kitap.
Senin için bin tane olsa yakalarım... Uçurtma avcısı, kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir noktada..
Muhteşemdi.
Dostluk bu kadar mı güzel anlatılır.
Gözyaşlarımı tutamadım bazı yerlerde.
Dramatikti ama daha iyisi olabilirdi.Sohrab ın kabuklarını kırmasıyla bitse çok daha iyi bir kitap olurdu.
Oldukça etkileyici bir romandır, aynen okuyucu yorumlarında denildiği gibi... zaman zaman hikayede yaşananlardan etkilenip, okumaya birkaç gün ara verdim, tebessüm ettirecek başka bir romanla beraber okumaya başladım. Duygularınızı derinden etkileyecek bir hikayesi ve dönemle ilgili öğrenecekleriniz var...
Yorumlarım için: http://hasibecengiz.blogspot.com/2013/08/kitap-elestirisi-ucurtma-avcskhaled.html