Hiç beğenmedim,ıkına sıkına okudum diyebilirim.Konu çok dağınık,yazar ,flash back'ler yapmaya çalışmış ama becerememiş.Sakın kitabın arka yüzünde denilenlere kanıp ikitabı satın almayın.
Hiç beğenmedim,ıkına sıkına okudum diyebilirim.Konu çok dağınık,yazar ,flash back'ler yapmaya çalışmış ama becerememiş.Sakın kitabın arka yüzünde denilenlere kanıp ikitabı satın almayın.
2007 yılında İngiltere’de en iyi yüz kitap arasına giren ''Ölü Ruhlar'', insanın yalnızlık duygusunun altında yatanları oldukça sert bir şekilde bize gösteriyor.
İran’da bembeyaz karlar altında bir şehir… Sert bir iklimin, çetin doğasında, buz tutmuş öfkelerine hapsolmuş, yalnızlıklarında kaybolmuş, kendi kendini tüketen bir aile… Ve bu aileyi oluşturan bireylerin, okuyanların yüreğini titreten buruk hikâyeleri.
Ödüllü İranlı yazar Abbas Maroufi, okurlarına büyülü bir senfoninin eşliğinde her karesini gözlerinizde canlandırabileceğiniz görsel bir anlatımla tam bir edebiyat şöleni yaşatıyor.
Evet, itiraf etmeliyiz ki ''Ölü Ruhlar'' bir şaheserdir.
2007 yılında İngiltere’de en iyi yüz kitap arasına giren ''Ölü Ruhlar'', insanın yalnızlık duygusunun altında yatanları oldukça sert bir şekilde bize gösteriyor.
İran’da bembeyaz karlar altında bir şehir… Sert bir iklimin, çetin... tümünü göster
Güzel bir biyografi kitabı.Akıcı ve yalın bir dili var.
Güzel bir biyografi kitabı.Akıcı ve yalın bir dili var.
Birden çocuklardan biri bağırdı Şuraya bakın, iki kuş öpüşüyorlar!Füreya iskelenin üzerindeydi. Güçlükle arkasını dönerek, aşağıda cıvıldayıp duran çocuklara baktı. Hanginiz söyledi bunu? diye seslendi. Sıska bir oğlan öne çıktı. Ben! dedi.Kuş mu gördün orada?Evet.Füreya üşenmedi, indi iskeleden. Çocuğu yanına çağırdı. Kuşu nerede gördüğünü göster bakayım.Çocuk birkaç adım geriledi. Füreya takip etti çocuğu. Eliyle işaret etti oğlan.Nah orada. İşte kuşlar gaga gagaya vermiş öpüşüyorlar.Dondu kaldı Füreya. Hiç tasarlamadığı halde, çocuğun işaret ettiği yerde masalsı iki kuş kafası beliriyordu. Tıpkı öpüşür gibiydiler. Haklıydı çocuk. Cumhuriyet Türkiyesinin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koralın hayat hikâyesi Füreya, aynı zamanda bir dönem romanı.
Birden çocuklardan biri bağırdı Şuraya bakın, iki kuş öpüşüyorlar!Füreya iskelenin üzerindeydi. Güçlükle arkasını dönerek, aşağıda cıvıldayıp duran çocuklara baktı. Hanginiz söyledi bunu? diye seslendi. Sıska bir oğlan öne çıktı. Ben! dedi.Kuş mu gör... tümünü göster
Ahmet Ümit'in bütün kitaplarını severek okumuş biri olarak,bu kitabını hiç beğenmedim.Muhteşem yüzyıl dizisi çok tutuldu diye popüler bir konu seçtiğini sanarak yazılmış,son derece sıkıcı bir kitap.Paranıza yazık.
Ahmet Ümit'in bütün kitaplarını severek okumuş biri olarak,bu kitabını hiç beğenmedim.Muhteşem yüzyıl dizisi çok tutuldu diye popüler bir konu seçtiğini sanarak yazılmış,son derece sıkıcı bir kitap.Paranıza yazık.
''Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?''
Ahmet Ümit'in Sultanı Öldürmek romanı bu satırlarla başlıyor. Yıllardır aynı kadını bekleyen bir tarihçinin hikâyesi bu. Şahane bir aşk için harcanmış bir ömrün hikâyesi... Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin'in başından geçen dört günlük tuhaf bir serüven. Sapında Fatih Sultan Mehmed'in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri 'Ulu Hakan'ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günlere yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklardan eksik olmayan o kadim soru: Tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?
''...Ve Sultan Mehmed Han. Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Fatih Sultan Mehmed Han. İki karanın ve iki denizin hâkimi. Allah'ın yeryüzündeki gölgesi. Kostantiniyye'yi zapt eden padişah. Roma İmparatorluğu'nun doğal varisi, farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih Sultan Mehmed'in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han'ın cansız bedeni...''
Ahmet Ümit, kusursuz bir kurguyla ele aldığı bu cinayet-aşk-tarih örgüsünde edebiyat okurlarının gözündeki ayrıcalıklı yerini bir kez daha sağlamlaştırıyor.
''Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?''
Ahmet Ümit'in Sultanı Öldür... tümünü göster
izmir1975 şu anda kitap okumuyor.