Klasikleri okumalıyım artık diyerek elime aldığım kitap lakin zor bitirdim, birinci sebebi aşk ve dramdan boğuldum (bana göre değil) ikinci sebebi de ağdalı dil, geçişleri de pek anlamadım hep beraberken ortam bir anda nasıl boşalıyor bu kadar rahat konuşuyorlar onu da anlamadım, kitapları yarım bırakmayı sevmediğim için bitirdim...
VADİDEKİ Zambak yazarın, insanlık Komedyası’nın “Taşra Yaşamından Sahneler” bölümünün bir romanıdır. İlk olarak 1835’teRevue Paris gazetesinde tefrika edilmiş, 1836 yılında da tamamlanmıştır.
Vadideki Zambak’taki olaylar 1809-1836 yılları Fransa’sının taşrasında ve Paris’inde geçer.
Romanın kahramanları sıradan insanlar değil, soylulardır.
Romanın konusu aşktır.
Kitabı sıkıcı, durağan bulabilirsiniz. Fakat kitaptaki "kontes" öyle tasvir edilmiş ki "al çiz" deseler, 100 kişiden 80'i aynı şekilde çizer.
Okumakta zorlandığım kitaplardan biriydi diyebilirim.Ama sonunda bitirmeyi başardım.Toplamda 3-4 günü buldu.Klasikleşmiş bir eser ama bende beklediğim etkiyi yaratmadı.Karmaşık derin ve oldukça zorlayıcı bir kitap.İnsanların bazen ulaşamayacağı şeylere,körü körüne bağlanmasını anlatıyor.Acı verici aşk öyküleri sevenler için ideal bir kitap.
Çok uzun betimlemeler olması sebebiyle aşırı sıkıcı bir kitap. fazla uzun bir roman olmamasına rağmen okuması çok zamanımı almıştı.
Harika betimlemeler... Mutlaka okuyun.. Özellikle lise de zorla okuyup beğenmeyen arkadaşlar daha sonra ağız tadıyla mutlaka okusun derim.
realizmin öncüsü olarak kabul edilen bu yönüyle de tasviri abartılmış olsa da kitabın okuma akustiğine alışınca sürükleyici değil diyenlere sabredilmesi gerektiğinin hatırlatılması gerektiği roman.
Edebi ağdalı uzun uzun betimlemeler tatmak isteyenler için vazgeçilmez bir klasik olabilir.. Başlarda biraz sıkıcı ilerliyor, ancak bunda çevirinin etkisinin de olduğunu düşünüyorum. Başka bir baskıda daha kolay ilerlediğine şahit oldum :) Roman yarıdan sonra daha katlanılır bir hal alıyor ve sonlara doğru iyi ki okumuşum dedirtmeye başlıyor. Ağır bir anlatım ancak klasik okumayı sevenler için elbette ki es geçilmemeli :)
İlk okuduğumda 18 yaşındaydım oflaya puflaya tam kafama oturmayan bir kitaptı.Yıllar sonra okuduğumda beni öyle bir etkiledi ki inanamadım.Kitap şarap gibiydi sanki yıllandıkça güzeleşmişti ama yıllanan sadece benim yaşım olmuştu ve bazı duyguları hissetmeden hayatta bazı şeyleri görmeden vadideki zambakı anlayamazsınız .edebiyat hocam klasikleri hayatta en az 3 defa okumamız gerektiğini söylerdi.1. gençlik yıllarında.2. orta yaşlarda 3. ise yaşlılıkta neden böyle söylediğini ancak kitabı tekrar okuyunca anladım.
Hikaye, dar bir çerçevede ilerliyor ve öyle devam ediyor. Bir çok kısmı, oldukça fazla sıkıcı..