Bu sıralar gündemimizde olan salgından ülkemizin de etkilendiği ve hızla artan sonuçlar sonucunda #evdekaldığımız süreçte kitap okumaya devam.
Yazarın farklı bir hikayesine tesadüfen wattpad adlı sosyal platformda rastlamış ve okudukça keyif almıştım. Ve yazarın basılı kitabı olduğunu görünce de vakit kaybetmeden alıp okudum.
Kamer, acı dolu bir geçmişin gölgesinde intikam umuduna sarılarak yaşayan ve önündeki beyaz sayfayı bile intikamı uğruna harcamak üzere olan bir genç adam.
Aymira, geçmişi acı dolu sevgisizlik içinde güven duygusundan yoksun yaşayan ve bir gecede karşısın çıkan sırlarla dolu genç adamın akışına kapılmak üzere..
Kamer ve Aymira’nın hikayesi nasıl bitecek?
Geçmişin gölgesinde mi?
Geleceğin ışığında mı?
Kitabın devam kitabı da yeni çıktı ve ben bu ikilinin hikayesinin sonunu görmek için en kısa sürede devam kitabını alıp okuyacağım.
------------------
#alıntı
“Ne sevmesi, sevmek ne?
“Niye ki? Sevgi güzel bir şey. Seni ayakta tutar.”
Öyleydi zaten. İnsan kalbi attığı sürece yaşardı. Bu bir insanı sevmekten ibaret değildi yalnız. Kuşu, köpeği hatta aynaya baktığında karşında gördüğün kişiyi bile sevmekti.
Tekrar bana döndü, bu sefer sırtını duvara yaslayıp parmakları arasındaki sigarayı bana gösterdi. “Beni ayakta tutan şey bu,” deyip yüzünü ekşitti. “Ben bilmem sevmeyi, bir içtiğim sigara bir de soluduğum hava.”
#alıntı2
Ben artık Kamer’in Diana’sı ya da bukalemunu değildim. Bunlar benim hayatımda hep bir iz, hep bir hatıra olarak kalmaya devam edecekti çünkü o olmadan bunları duymamın da, yaşamanın da bir anlamı yoktu. O varken Diana vardı, o varken bukalemun vardı. O yokken ben sadece Aymira’ydım. O yokken ben yine kalkanları altına sığınan güçlü olmaya çalışan savaşçı kızdım.
https://illekitap.blogspot.com/2020/01/sumeyye-demirkan-veda-caddesi-cevf.html
Yıla Türk yazarlarla başladım öyle devam ediyorum hedefim bu yıl elimdeki bütün Türk yazarları okumak. Bu yüzden ağırlığı onlara vermeyi düşünüyorum.
İkinci olarak okuduğum Türk yazar kitabım Sümeyye Demirkan'ın Veda Caddesi Cevf kitabıydı.
Yanılmıyorsam yazarın yayınlanan ilk kitabı, hafif acemiliği hissedilse de güzeldi kitabı, yazdıkça daha iyi olacağını düşünüyorum.
Kitaba dair detaylı yorumuma girmeden önce kapak tasarımı çok beğendiğimi söylemeliyim. Esrarengiz bir tasarımı ve oldukça ilgi çekici, hazırlayan arkadaşın emeğine sağlık.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Aymira kardeşinin eğitimine ve babasının içkisine ve evin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için elinden geleni yapan henüz on dokuz yaşında bir kızdır. Bir akşam taksiye çıktığı bir an aniden taksiye binen ve başına silah dayayan adamın hayatını tepetaklak edeceğinden habersiz hayatın acımasız fırtasında ayakta durmaya çalışırken tanışıyor Kamer ile. Kamer başına silah dayadığı şoförün ne bir genç kız olduğunu ne de buz tutmuş kalbini ıstacağını düşünmemiştir. O anın üzerinden geçen zamanın ardından tesadüfen ya da Kamer'in hayatının kuralları yüzünden karşılaşan Aymira ile Kamer büyük bir tehlikenin odak noktası haline gelmiştir. Kamer'in acımasız hayatı ve anlaşmaları Aymira'nın hayatını ve ailesinin hayatını tehlikeye atmaması için bir anlaşma yaparlar. Aymira tamamen tehlike geçmene kadar Kamer ile kalacaktır. Bu da Aymira'nın her şeyi olan kardeşinden ve idare etmek zorunda olduğu babasından uzaklaşması anlamına gelmektedir. Mecburen kabul eden Aymira, kazara girdiği Veda Caddesi'nin tehlikeli yüzüyle karşılaşır.
Kamer'in tehlikeli ve acımasız hayatının yanında yanında kalan Aytaç, Zeynep, Çetin ve Andaç ile aslında onun tehlikeli yanındaki korumacı kişiliği de görür. Bütün sert tavırlarıyla maskelemiş olduğu yaralı yanını görerek kalbi genç adama doğru uçmaya başlar.
Aymira ise Kamer'in o kirli hayatında belki de ona iyi gelen tek şey olur. İçindeki sevilmeye muhtaç adamı severken kendisinin de sevmeyi öğrenmesini sağlar.
Karakterlerin, özellikle Andaç, Zeynep ve Çetin üçlemesinin birbirleriyle olan iletişimini çok sevdim. Andaç ve Zeynep'in arasındaki aşkı her şeye rağmen gizli bir şekilde yaşamaları çok tatlıydı.
Kamer ver Aymira'nın arasındaki ilişkisi de güzeldi ama yan karakterlerin tatlılığı onları bastırdı bence. Aytaç ise... bence bu kitaptaki en merak ettiğim gizemli kişilerden oldu. Keşke o da mutlu olabilseydi ama suskunluğunun ardındaki acı... insanın içini acıtıyor.
Kamer'in ağzının pisliğini hiç sevmedim. Ben kitaplarda argo tabirleri sevmiyorum bir kez daha anladım bunu. Üzülerek söylüyorum ki o kısımlar olmasa daha memnun olurdum.
Zaman zaman fazla mı dramatize diye düşünmedim değil, ama konunun gidişatı da göz önüne alındığında böyle olması da gerekiyor gibi geldi. Kitaba biraz daha hareket gerekiyordu bence, zaman zaman durgun gittiğini düşündüm. Mesela kitabın başlangıcı şahaneydi, arada da öyle hareketler vardı o kısımlarda çok güzeldi.
Kitabın sonu ise, devamının geleceğini gösteriyor. Açıkçası Aymira'nın babasının onca şeyden sonra nasıl kızım diyebiliyor anlamıyorum. Ben olsam bir tane de ben vururdum diye düşündüm. Alper'e ... kızsam mı bilemiyorum. Kardeşimin o yaşlardaki halini hatırlıyorum da ne kadar delifişek olduğunu kesinlikle o durumda asla donup kalmazdı. Her ne kadar Aymira çoğa şeye kardeşi için katlansa da Alper son anda bence bir duruş sergilemeliydi.
Kitabın devamı gelecektir, son iki kelime devam edecek oldu. Bu yüzden Aymira ve Kamer'in hikayesi henüz sonlanmadı ikinci kitapta neler olacağını veya kendi mutlu sonlarına ulaşıp ulaşamayacaklarını göreceğiz.
Genç yetişkin okur kitlesine hitap ediyor diyebilirim ama çoğunlukla genç okurları sevebileceği bir kitap bence.
Bir kez daha diyorum, kapak tasarımı süper :D